| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 18.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Katsayılar, yurt dışı aylıkları, ücret ve sözleşme ücreti" başlıklı 21'inci madde vesilesiyle söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.
Bu madde, bu bölüm -yeni bir bölüme geçtik altıncı bölüme- kamu personeliyle ilgili. Kamu personeli konusu Türkiye'deki en netameli konulardan bir tanesidir, çok sıkıntılı, hassas bir konudur. Bu konuyla ilgili olarak bu bölümde görüşmeler yapacağız. Yıllardan beri hükûmetler maalesef bu konuyla ilgili radikal, reformist bir adım atamadılar, bu konuyu bir türlü çözemediler, bu İktidar zamanında da son on yıldan beri konu biraz daha karmaşık hâle getirildi, maalesef şimdi, işin içinden çıkılmaz bir hâl aldı.
Ben, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim aynı zamanda. Perşembe gününden beri biz, Plan ve Bütçe Komisyonunda çalışmalar yapıyoruz. Burada bütçeyi görüşüyoruz, Genel Kurulda, öbür taraftan yukarıda da Bütçe Komisyonu olarak bir şeyleri düzeltemeye çalışıyoruz. Neleri düzeltmeye çalışıyoruz? Çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili yanlışları, kanunlarla ilgili yanlışları düzeltmeye çalışıyoruz. Yani zannediyorum -daha tecrübeliler vardır ama- hiçbir hükûmet zamanında bu kadar çok yanlışlık yasama organıyla ilgili olarak yapılmamıştır. Sürekli olarak düzeltmeler yapıyoruz. Bazı kanun hükmünde kararnameleri, özellikle bu, Bakanlar Kurulunun, bazı bakanlıkların görev ve yetkilerini düzenleyen kanun hükmünde kararnamelerin 3 kez, birkaç ay içerisinde 3 kez değiştiğini görüyoruz. Bu kadar sık değişiklikler yapılmış, bu kadar acul ve acemice kanun hükmünde kararnameler çıkarılmış. Kanunlar da maalesef o şekilde. Yani bunu bir an önce çıkaralım, bir talimat alınıyor, "Bunu bir an önce çıkaralım." diye, muhalefetin hiçbir şekilde görüşü, önerileri dikkate alınmadan maalesef bir toparlama yapılıyor, ondan sonra da geri dönüşleri oluyor, yük bizim üzerimizde kalıyor. Burada olduğu gibi, bir taraftan gidip komisyonda çalışmalar yapıyoruz, bir taraftan Genel Kurulda çalışmalar yapıyoruz. Tabii bunlar, normal olan konular değil.
Bu, bir taraftan da yasama erkinin güçler ayrılığı prensibi var, çok da önemli, bunun ihlal edildiğini, yeterince kavranamadığını da gösteriyor maalesef. Güçler ayrılığı ilkesine göre, yasama organı olarak bizlerin bu hakkımıza sahip çıkmamız lazım, yürütmeyi biraz daha farklı görmemiz lazım. Özellikle iktidar mensuplarının bunu, bu hassasiyeti çok daha iyi anlamaları, kavramaları gerekir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bizim bir önergemiz de var bu konuyla ilgili, 21'inci maddeyle ilgili bir önergemiz de var. Önergemizde kısaca, her çalışan için, devlet memurları için, kamuda çalışanlar için ve emekliler için biner lira, her iki dönemde, altı aylık dönemde biner lira bir zam yapılmasını öngörüyoruz ki çok büyük bir zam değil. Biliyorsunuz, toplu sözleşme 2010'daki referandumla çıktığı hâlde hâlâ uygulamaya sokulamadı, ilgili kanun çıkmadı, bu döneme kadar da gelmedi, hâlen Meclise de sunulmuş değil. Büyük ihtimalle bu dönemde de toplu sözleşme söz konusu olmayacak, uygulanamayacak, sıkıntılar söz konusu. Ayrıca, bu dönem öngörülenin çok üzerinde bir enflasyon söz konusu, enflasyon çok yüksek çıktı ama yine iktidarın övündüğü bir konu, büyüme de yüksek çıktı. Dolayısıyla, kamu görevlilerine ve emeklilerimize -önergemizde var- en azından büyümeden pay verelim istiyoruz. Sizin de bu konudaki göstereceğiniz teveccühle, emeklilerimize ve çalışanlarımıza büyümeden pay verelim ve onları enflasyon altında ezdirmeyelim. Bunu öngördük. Sizler de desteklerseniz biz de memnun oluruz tabii ki ama kamu çalışanlarımızı ve emeklilerimizi çok mutlu ederiz. Çok büyük bir zam değil bakın, sorunlarını çözecek bir meblağ değil ama en azından toplu sözleşmenin çıkmadığı bugünlerde onların bir parça yüzlerini güldürürüz ama bu verilecek zammın toplu sözleşmeden mahsup edilmemesi lazım. Toplu sözleşmede dikkate alınıp mahsup edilmemesi de gerekir, özellikle onu yapmanız lazım.
Bir de işin şu yönü de var bunlarla birlikte: Bu, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kamu personel rejimi iyice karıştı değerli arkadaşlarım. Hakikaten her gün, sizlere de geliyordur ama bizlere -ben maliye kökenliyim, bir taraftan da Çalışma Bakanlığında da çalıştım, Kamu Personel Başkanlığı şimdi oraya bağlandı- sürekli olarak şikâyetler yağıyor, sıkıntılar var.
Bakın, birkaçını sizinle paylaşayım: Mesela vergi dairesi müdürleri -ki geçen de belirttim- ilk defa eylem yaptılar. Diyorlar ki: "Biz en azından on değişik görev yapıyoruz. Vergi incelemesi de klasik görevlerimizin dışında var, Sayıştaya da hesap veriyoruz, vergi davalarına da giriyoruz ama biz mağdur edildik. Eşit işe eşit ücret değil, unvana göre ücret düzenlemesi yapıldı ve bizler mağdur edildik. Bizim altımızda çalışanlardan daha az ücret alıyoruz." ya da "Onlara yapılan ücret artışı bize sağlanamadı." diyorlar.
Benzeri bir şikâyet Muhasebe Denetmenleri Derneğinden geliyor. Onlarda da aynı şekilde. Muhasebe denetmenleri, hiçbir bakanlıkta denetim elemanlarıyla uzmanların birleştirilmesi gibi bir uygulamaya gidilmediği hâlde Maliye Bakanlığında böyle bir uygulama yapıldığı? "Muhasebe ve millî emlak denetmenleriyle kontrolörlerin ortak bir unvanla aynı çatı altında toplanmasını engelleyen yaklaşım tarzından umulan kamu yararı nedir?" diye de soruyorlar.
Yine, belediye ve il özel idaresinde çalışan sözleşmeli personel, kadro depremiyle sıkıntı altında olduklarını, 4/B statüsünde çalıştıklarını, seçimlerden önce söz verildiği hâlde bu sözlerin kendileri için yerine getirilmediğini söylüyorlar.
Devlet Denetim Elemanları Derneği de aynı şekilde, "666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle `Eşit işe eşit ücret' verilmesi amacıyla yapılan düzenleme kapsamında denetim elemanları bakımından maddi anlamda kısmi iyileştirme yapıldığı ancak bahse konu kararnameyle yapılan düzenleme neticesinde denetim mesleği mensuplarının mali haklar açısından kararname öncesinde emsal alınan unvanlara göre geriye düşürüldüğü dikkate alınarak kendileriyle ilgili yeni bir mali düzenleme yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır." diyorlar. Bakın, hepsi infial hâlinde.
Maliye Bakanlığı taşra çalışanları aynı şekilde mağdur. Gelir Uzmanları Derneğinin yine 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname dolayısıyla sıkıntıları var, "Kariyer uzmanlığı olduğu hâlde çok kötü bir duruma düşürüldük." diyorlar. Kamu İç Denetçileri Derneği? Biliyorsunuz, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'yla çok iddialı bir düzenleme yapılmıştı ve kamu iç denetçileri ihdas edilmişti. Bakın, uygulamada bu sistem çalışmadı, çalıştırılmadı daha doğrusu. Maliye Bakanlığında 2007 yılında 17 kamu iç denetçisi varken 2011'de 9'a düşmüş bu. Yani denetimin aslında yapılmadığını gösteren bir durum.
Değerli arkadaşlar, kamu personel rejimi gerçekten çok sıkıntılı, bu 666'yla da -tekrar ediyorum- daha da sıkıntılı hâle düşmüştür. Bu konuda yapmamız gerekenler var.
Bir de bu mikrofona gelmişken söylemek istediğim bir konu var. Şu anda, benim bildiğim kadarıyla, kamuda 250 bin lojman var, 86.500 de taşıt var. Bu sene, 2012'de ne kadar taşıt aracı alınacak biliyor musunuz, bütçeye koyduğumuz ödenek ne kadar? 6.450 taşıt aracı alınmasını öngörüyoruz. Biliyor musunuz, farkında mısınız, 6.450? Zaten 86.500 araç var. Ve bunun bedeli 273 milyon lira. Bayağı bir rakam.
Şimdi, ben de on yedi yıl kamuda çalıştım. Sürekli olarak, kamuya girdiğim günden ayrıldığım güne kadar biz sürekli olarak "Tasarruf, tasarruf?" dedik, tasarruf peşinde koştuk. Yani çok büyük bir israf var. Bakın, İngiltere'de, Japonya'da 10 bin-12 bin araç sayısı, bizde 86 bin. Bir anormallik var bunda değerli arkadaşlarım. Kamu personeline daha fazla vereceğiz, bunlardan da tasarruf edeceğiz. Bunu yapmamız lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.