| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 18.12.2011 |
BDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 19'uncu maddesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi bu vesileyle saygıyla selamlarım.
Bütçe maratonunun sonuna yaklaştığımız bugünlerde bir kez daha kaçırdığınız barış ve kardeşlik treninin arkasından el sallamak durumunda kalıyoruz. Bütçe, sadece devletin harcama ve gelir kalemlerinin ifade edildiği tablolara dökülmüş rakam yığınlarından ibaret değildir; aynı zamanda, toplumsal olarak yapılan üretimin kimler tarafından, nasıl bölüşüldüğünün göstergesi olan teknik belgelerdir. Bu yönüyle de Hükûmetin ekonomik ve sosyal politikalarının aynasıdır.
Şu anda görüştüğümüz bütçe dâhil olmak üzere kesintisiz olarak 10'uncu bütçenizi yapıyorsunuz. Aynanızdan yansıyanların başını yandaşlarınız, sayısını çoğaltmakla övündüğünüz dolar milyarderleriniz, rantçı ve girişim dehası çocuklarınız çekerken, emek yığınları, memurları, esnafı, emekliyi, çiftçiyi, üretimi, yatırımı, hakça ve kardeşçe bölüşümü gene ihmal ediyorsunuz.
2002 yılı seçimlerinde oynadığınız mazlum ve mağdur rolüyle tüm zamanların en değme başrol oyuncularına taş çıkartacak iktidara ilk adımınızı attınız. İkinci dönem iktidar olmanın sarhoşluğuna tüm benliğinizi teslim ederek önce vicdanlarınızı öldürdünüz. Sonrasında vesayetinden şikâyet ettiğiniz güçlerle Dolmabahçe'de nikâhınızı kıydırıp aynı yastığa baş koydunuz; ne diyelim, Allah mutlu etsin! Senaryo ve yönetmenliği size ait olan çalıştaylar ve açılımlarla sosladığınız ileri demokrasi martavalları oyunundan siz de yoruldunuz. Yıllardır kullandığınız tüm maskeleri atarak gerçek yüzünüzü orta yere sermekten artık çekinmiyorsunuz. Van'da, Bitlis'te, Urfa'da, Manisa'da ve Dersim'deki valilerinizle, bulduğunuz her fırsatta eleştirdiğiniz tek parti dönemini mumla aratacak gibisiniz. Gömlek değiştirmekten bir hâl olmuş bedeninize yeni giydiğiniz faşizan gömleği ne güzel de yakışmış size. Farkında mısınız, arzı endam ettiğiniz bu yeni gömleğinizle ırkçı ve şoven güruha selam durmaktasınız. Dağıttığınız nefret ve öfke ateşiyle Promete'yi bile kıskançlık krizine soktuğunuzdan emin olabilirsiniz.
Toplu sözleşme ve grev hakkını isteyen memuru gaz bombaları ve coplarla donattığınız memurlarınıza havale ederek, haraç mezat sattığınız kamu işletmelerinde çalışan emekçi yığınlarının taleplerini ise eksi 10 derecede Ankara'da havuzlarda boğdunuz.
Parasız eğitim isteyen öğrencileri iki yıl boyunca cezaevlerinde tutmakla, HES'lere karşı çıkan seksen yaşındaki Şükriye Nine ile on yaşındaki torununa oynattığınız tıp oyunuyla hukuk tarihimizdeki garabetlere yeni katkılar yapmaktasınız.
Bağımlı-bağımsız kuruluşlara, medya ve kimi sivil toplum örgütlerine aba altından sopa göstererek iktidar seviciliğine mahkûm etmeyi "ileri demokrasi" diye yutturduğunuzu sanıyorsunuz. Sevsinler sizin ileri demokrasinizi!
Son seçimlerde halkın size verdiği avansı tam da bir mirasyedi hovardalığıyla sağa sola saçıyorsunuz. "Ya benimsin ya da toprağın!" metaforuyla diktatörlüğünüzü ilan ettiniz. Siyaset bezirgânlığını o kadar ileri götürdünüz ki, iflas etmiş tüccar misali eski defterlerden medet umuyorsunuz.
Orta Doğu halklarının ve Kürtlerin de İslamiyet'ten önce inancı olan Zerdüştlüğü ortaya atmakla, ana muhalefet partisi liderinin mezhebiyle ilgili söylemlerinizle neyin peşindesiniz Allah aşkına? Bu hâliyle siyasette "Zübük" olduğunuzun farkında mısınız?
Değerli milletvekilleri, yürütmenin yargıya "Elim sende." dediği bir oyunun sahneye konulduğu bir süreci yaşıyorsunuz.
Ulusal taleplerini dile getiren Kürtlere karşı geliştirdiği yeni stratejilerle partimizi hedef alan Hükûmet ve AKP'ye muhalif olan tüm kesimleri susturuyor, susmayanları ise cezaevlerinde istiflemeye devam ediyorsunuz.
Başbakan cebinde taşıdığı binlerce kişilik tutuklama listesini kuşatma altına aldığı yargının savcılarına peyderpey vererek partimize karşı imha politikalarını uygulamaya geçirmiştir.
Şimdi sormak istiyorum: Bir dönem savaş tanrılarının Millî Güvenlik Kurulu kanalıyla tetikçilerine verdiği infaz listesinin bugün yürütme ve yargı arasında elden ele dolaşan siyasi soykırım listesinden ne farkı var? Sizin şimdi KCK operasyonlarınızla yaptıklarınızı, geçmişte cana kasteder biçimiyle Koçgiri'de, Ağrı'da, Zilan'da ve Dersim'de en ağır biçimiyle zaten yaşamıştık; yeni senaryolara boş yere tevessül etmeyin.
Şunu hiçbir zaman unutmayınız; Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle kardeşçe, eşitçe ve dostça yaşayacağı demokratik bir Türkiyeli olmanın mutluluğunu ifade etmekten çekinmeyecek olan Kürtlere "Ne mutlu Türk'üm diyene." dedirtmeyi asla ve asla başaramayacaksınız.
Tüm servetimiz bir dilim ekmek dahi olsa, o bir dilim ekmeği kardeşçe, eşitçe ve dostça paylaşacağımız bütçeleri yapmak dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Binici.