GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:01.03.2012

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Tasarı üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.

Çok değerli arkadaşlarım, hepimiz böyle çok içimize sinmeyen, ne olduğunu çok iyi kavrayamadığımız bir sistem içerisinde yaşıyoruz. Genelden bahsediyorum; hem ekonomik sistemi kastediyorum hem de genel olarak dünyadaki sistemden bahsediyorum. Sistemi kuran biz değiliz ama sistemi sorgulamak zorundayız. Sistemin sıkıntıları var. Bunların nasıl giderileceğiyle ilgili bir şeyler yapmak zorundayız. İngiliz toplum bilimci -yaşayan bir toplum bilimci var- Anthony Giddens diyor ki: "Mevcut sistem, özellikle ekonomik sistem dört tür sıkıntı üretiyor, zaaf üretiyor. Bunlardan bir tanesi şiddet üretiyor. Ekonomi zayıfladığı zaman, sıkıntıya girdiği zaman toplumlar, insanlar, bireyler şiddete başvuruyorlar. İkincisi, çevre sorunları doğuruyor, insanların daha fazla kazanma arzusu, yatırım yapmaları çevre sorunları doğuruyor. Üçüncüsü, sistem baskıcı bir rejim doğuruyor zamanla çünkü işsizlik arttığı zaman, ekonomiyle ilgili problemler büyüdüğü zaman baskıcı bir rejim oluşuyor. Dördüncüsü de sosyal riskler oluşturuyor ekonomik sistem." Ben bunlara bir de yolsuzluk ve ahlaksızlığı da ilave etmek istiyorum. Beş tür sosyal risk oluşturuyor ekonomik sistemimiz fakat sistemin bu beş zaafıyla ilgili olarak sosyal güvenlik sistemi denen bir müessesse var. Sosyal güvenlik sistemi iyi çalışırsa bu 5 zaafın en az 3'üyle ilgili olarak çok iyi bir işlev görür, en az 3'ünü önler. Böyle bir görüş de var. Sistem iyi çalışırsa sosyal riskleri önemli ölçüde önler, şiddeti önemli ölçüde önler ve özellikle yolsuzluk ve ahlaksızlıkla ilgili olarak çözümler getirir. Bunu dikkate almak zorundayız.

Bizim sosyal güvenlik sistemimizi tartışıyoruz, sosyal güvenlikle ilgili bir kanunu değerlendiriyoruz. Bizim sosyal güvenlik sistemimiz de emeklilere aylık verme anlayışı üzerine kurulu, bu ekonomik sistemin zaaflarını giderme üzerine kurulu değil, böyle bir anlayış yok maalesef sistem içerisinde. Hâlbuki sistemimizin öncelikle bu anlayışla örgütlenmesi lazımdı, organize edilmesi lazımdı. Böyle bir sıkıntı var. Sadece emeklilere, belli bir yaşa gelince emekli olduklarında toplumun bir kesimine aylık vermek, onların sağlık sorunlarını gidermeye çalışmak üzerine kurulu bir sistem kurduk. Bu tabii çok yanlış. Toplumun, biraz önce konuştuğumuz gibi sistemin sorunlarını gidermesi lazım. Toplumun sosyal güvenlik refahıyla ilgilidir, toplumun huzuruyla ilgilidir, toplum barışıyla ilgilidir, toplumda kalkınmanın sağlanmasıyla ilgili bir husustur. Bu taraflarına özellikle dikkat etmek lazımdı sistemi kurarken.

Bir de bu tasarıyı değerlendirirken dikkatimi çeken bir husus daha oldu bu konuyla ilgili. Demin de söylediğim gibi toplum bilimci Giddens'ın bir teorisi var, diyor ki: "Baskıcı rejimler de üretiyor sistem." Evet, üretiyor çünkü bizde de bu ortaya çıkıyor. Bu verilen kanun tasarısı aslında emeklilerin yıllardır beklediği sorunlara çözüm getirmediği hâlde, yirmi dört yıldır bekledikleri intibak mevzusuyla ilgili olarak çözüm getirmediği hâlde hiçbir emekli derneği, hiçbir sivil toplum kuruluşu bununla ilgili bir eleştiride bulunamadı maalesef yani hem İnternet'e bakın hem derneklerin konuyla ilgili görüşlerine bakın, bu konuyla ilgili sağlam bir eleştiri getiremediler. Hiçbirisi bunun intibak olduğunu söylemiyor "Bu bir intibak kanunu değildir." diyorlar ama yine de, herhâlde, bir baskıcı rejimimiz var ki kimse buna karşı çıkamıyor, açık açık tavır koyamıyor. Bu hususa da işaret etmek istiyorum.

Genel olarak bu konuya girmişken toplumumuzdaki artan intiharları, psikolojik rahatsızlıkların, sorunların artmasını özellikle dikkatinize sunmak istiyorum. Eğer bizim sosyal güvenlik sistemimiz iyi çalışıyor olsa bunlarla ilgili çözümler üretmesi lazım yani bu psikolojik sorunların, sıkıntıların, intihar vakalarının, bu tür sorunların azalması lazım ama sistem iyi çalışmadığı için bunlarda önemli bir artış var son yıllarda. Dolayısıyla, sosyal güvenlik sistemini özellikle bu anlayış üzerine çalıştırmamız gerekir.

İktidar, bu yeni dönemde -yılbaşından sonra özellikle- çok önemli kanun tasarı ve tekliflerini gündeme getirdi. Mesela Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu'nu getirdi, mesela MİT Kanunu'nu getirdi, 4+4+4'ü getirdi. Ama bunlarla ilgili olarak, bu önemli kanun tasarılarını ve tekliflerini getirirken bunlarla ilgili olarak gereken ön çalışmayı, analizi gerektiği kadar yapmadığını da görüyoruz. Bu intibak için de geçerli. Bu kanunla ilgili olarak da yeterli bir çalışma yapılmamış; maliyeti tam olarak belli değil, ne getireceği tam olarak belli değil, kimlere ne getireceği tam olarak belli değil.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu tasarı, kabul etmek lazım -Sayın Bakan, tabiî ki böyle bir iddiada bulanacak ama- bir intibak tasarısı değil. "İntibak" demek, aynı süre çalışan ve aynı oranda prim ödeyenlerin emekliliklerinde aynı maaşı almaları demek, aynı aylığı almaları demek. Türkiye'de bu, yıllardan beri söz konusu değildi. Bu durumun düzeltilmesi, biliyorsunuz 2006'da büyük umutlarla çıkan sosyal güvenlik reform kanunuyla giderilecekti, emekliler arasındaki farklılıklar, özellikle kurumlar arasındaki farklılıklar giderilecekti, norm ve standart birliği sağlanacaktı, tek çatı oluşacaktı. Bunlarla ilgili o dönemde bu gerçekleşmedi, o zamandan beri de bu sorunlar devam ediyor. Bu intibak dediğimiz sorun da bunun içerisinde, hâlâ giderilmiş değil, büyük bir sorun olarak devam ediyor.

Şimdi, emeklilere biz, özellikle bu yıl, tahminen 104 milyarın üzerinde bir rakam ödeyeceğiz sadece maaş olarak, 104 milyar. Önemli bir meblağ değil mi? Şimdi, intibak -yıllardan beri, yirmi dört yıldır getirmedik, maliyeti çok yüksek diye getirilmedi bu- getire getire yüzde 2 oranında bir yük getiriyor. Yüzde 2, her yıl yapılan zam kadar bir ilave yük getirir. İntibak yılardan beri bunun için mi bekledi, yıllardan beri vakarla, sabırla bekleyen emekliler bunun için mi beklediler, yüzde 2'lik bir yük için mi beklendi? Bu tasarı, sadece 2000'den önce emekli olanların 2000'den sonra emekli olanlara nazaran aldıkları bazı refah payı gibi hakları vardı, bunların yüzde 75'inin alınmasıdır yoksa hiçbir şekilde, aynı süre çalışıp aynı oranda prim ödeyenlerin emekli maaşlarının eşitlenmesi değildir, katiyen değildir. Bunu bir kere bilmemiz lazım. Fakat, bir toplumda da yıllardan beri vakarla çalışıp? Şimdi, sizin aynı süre çalıştığınız, aynı işi yaptığınız, aynı primi ödediğiniz insandan daha farklı maaş almanızın, hem de öyle yüzde 1-2 oranında değil, yüzde 50'ye varan oranlarda, yüzde 40-50 oranında farklı maaş almanızın içinize sinebileceğini düşünebiliyor musunuz? İnsan devletine, toplumuna buğzeder. Bu büyük bir sıkıntıdır ama emeklilerimiz bunu sabırla beklemişlerdir, vakarla beklemişlerdir bu kanunun çıkmasını. Bugün o gündeme gelmiş. Seçimler sırasında Cumhuriyet Halk Partisinin konuyu gündeme getirmesiyle iktidar partisi de bu yönde söz vermiş ama bugün getirilen kanun tasarısı maalesef bu umutları yok etmektedir, insanlarla alay etmektedir. Bunu bu yüce Meclisin yapmaması lazım. Çok daha büyük bir riski, maliyeti, her neyse göze alıp gerçek anlamda bir intibak kanunu yapmamız gerekir çünkü bu şekliyle gerçekten de topluma hizmet eden önemli bir kesim devletine güvensizlik duyacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, teşekkür ederim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)