GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:17.12.2011

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Dikkatinize çok önemli bir raporu sunmak istiyorum. Dünyanın sayılı saygın kuruluşlarından biri olan Özgürlük Evi'nin 2011 yılı Dünya Özgürlük Raporu. Bu raporda Türkiye'yle ilgili ilginç, her birimizin üzerinde mutlaka konuşması, tartışması gereken saptamalar var.

2002'den sonra, yani AK PARTİ iktidara geldikten sonraki süreçlerde Türkiye'nin politik haklar ve sivil özgürlükler alanında çok önemli mesafeler katettiğini bu rapor tespit ediyor ama hemen sonrasında yine özgürlüklerin statüsü konusunda Türkiye'yi kısmen özgür ülkeler kategorisine yerleştiriyor. Bu, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak aslında hepimizi üzmesi gereken bir konu. Elbette, demokrasi alanında geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde ileri bir noktadayız ama henüz istenen bir noktada mıyız? Hiç kuşkusuz, hayır. O yüzden, Türkiye'nin demokrasi çıtasını yükseltmemiz gerekiyor. Yeni bir anayasa talebi, Türkiye toplumunun yeni anayasa talebi tam da bu noktada büyük bir önem arz ediyor değerli arkadaşlar. Herkes için özgürlük isteyen bir anlayışla yeni bir anayasa yaparsak yeni Türkiye'nin temellerini de hep birlikte atmış oluruz.

Özgürlüklerin sınırı nedir diye soracak olursanız bir tek cümleyle ifade edeyim: Kendimiz için nereye kadar ve ne kadar özgürlük istiyorsak değerli arkadaşlar, herkes için o kadar ve oraya kadar özgürlük istemeliyiz. Hiç kimsenin dininden, ırkından, mezhebinden, yaşam tarzından dolayı dışlanmadığı ve herkesin sonuna kadar, hiçbir "ama"nın arkasına yaslanmadan sonuna kadar özgür olabildiği bir anlayışla hazırlanacak olan bir anayasa, ancak o zaman Türkiye'nin demokrasi çıtasını en üst seviyeye tırmandırır.

Değerli arkadaşlar, bizim özgürlük anlayışımız şudur, çok açık ve net bir biçimde söylüyorum: Kendimiz için ne istiyorsak başkaları için de onu istiyoruz. Bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir şeyin başkalarına da yapılmaması gerektiğine inanıyoruz.

Bu cümleden olarak, dikkatinizi bir konuya daha çekmek istiyorum. Amaç-araçsallık ilişkisini doğru okumalıyız arkadaşlar. Neyin amaç olduğunu, neyin de araç olduğunu eğer doğru bir biçimde saptayamazsak demokrasiye doğru olan yürüyüşümüzde sekteye uğrayabiliriz.

Siyasal sistemler, adı ne olursa olsun, birer araçtırlar arkadaşlar, hatta dinin bizatihi kendisi de bir araçtır. Peki, amaç nedir? Amaç; bireyin, toplumun özgürlüğüdür ve mutluluğudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bireyin her anlamda özgürlüğünü, toplumun her anlamda koşulsuz özgürlüğünü sağlamayan hiçbir araç amaca hizmet etmiyor demektir arkadaşlar.

Demokrasinin bir siyasal sistem olarak önemi hepimiz tarafından biliniyor ama demokrasi, bir ideoloji değildir. Demokrasi, tapınmamız gereken bir siyasal sistem değildir tıpkı laiklik gibi. Laiklik, bir amaç değildir tıpkı din gibi. Din de bir amaç değildir. Amaç; bireyin, insanın, toplumun en geniş anlamda özgürlüğü ve mutluluğudur. Dolayısıyla, amaç-araç ilişkisi konusunda yanlış çıkarımlarda bulunursak özgürlük anlayışımızda giderek kapanması mümkün olmayan uçurumlar açılabilir.

Bu cümleden olarak, herkes için özgürlük isteyen, hiç kimseyi yaşam tarzından, giyim kuşamından, etnik aidiyetinden dolayı dışlamayan, demokratik cumhuriyetin hür ve eşit vatandaşlık anlayışı üzerine kurgulanmış bir yeni anayasanın Türkiye'nin özgürlük çıtasını en ileri noktaya taşıyabileceğine inanıyorum. Bu yüzden "Yeni anayasaya, lütfen yeni anayasaya dikkat." diyorum.

Hepinizi, yüce heyetinizi, televizyonlarının başında bizi izleyen aziz vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Metiner.