GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:72
Tarih:29.02.2012

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 171 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, tabii, üç saati aşkın zamandan bu yana, bir bakıma emeklilerin, çalışanların, ülkenin kalkınması için alın teri dökenlerin sorunlarını tartışmak, onlarla ilgili bir kanun tasarısını görüşmek yerine, emperyalizme verilen mücadelede önderlik etmiş Mustafa Kemal ve arkadaşlarına ve o döneme ilişkin, varlığını o dönemde verilen kurtuluş mücadelesine borçlu olanların, Atatürk'e borçlu olanların, bugün, burada onu bir diktatörlük olarak suçlaması kabul edilebilir bir davranış değil. Gerçekten zamanı boşa harcadığı için, ben, arkadaşı sadece uyarma değil, buradan tüm emekliler adına, tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları adına kınıyorum.

Değerli arkadaşlar, emeklilerimizin pek çok sorunu var. Yani 10 milyon emekli, ülkemizde, her seçim döneminde emeklilerimizin sırtı sıvazlanır, ülkemizin kalkınmasında, fabrikaların kurulmasında,  tarlaların sürülmesinde, şehirlerin temizlenmesinden imarına, ülkenin aydınlanmasında, kısaca bugün ülkemizde gördüğümüz her türlü güzelliği gerçekleştiren emekliler bizim emeklilerimiz. Hepsini saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, buradan emeklilerimize seslenmek istiyorum, hem de yüksek perdeden seslenmek istiyorum: Yattığınız gaflet uykusundan uyanın diyorum. Çalışırken sömürüldüler, emekli oldular, yeniden çalışmak zorunda kaldılar, tabii iş bulabilirlerse. Emekli maaşlarındaki 10 lira ila 300 liralık bir artış olacak -ki, o da bir yıl sonra gerçekleşecek- diye bugün hepsi televizyonlarının karşısında "Acaba Hükûmet bize ne verecek? AKP ne verecek?" diye bakıyorlar. Hiç meraklanmayın emekliler, AKP Hükûmeti size bugüne kadar ne verdiyse bu tasarıyla da onu verecek. Siz de AKP'ye oy vermeye devam edin! Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak beklediğiniz intibakla AKP'nin ne verdiğini, hem de sizi gaflet uykusundan uyandırmak için Cumhuriyet Halk Partisinin emekliler konusunda yapmak istediklerini anlatacağım.

Konunun özüne girmeden önce, emeklilerimizin beklentileri var. Biliyorsunuz, uzun zamandan bu yana çalışanlar, milletvekillerinin hemen hemen hepsi, hepimiz ücretlerimizi bankalardan alırız, bankalar promosyon verir, daha doğrusu büyük bir bölümünü kurumlar, idareciler, yöneticiler alır ama bize de, çalışanlara da bir şeyler düşer ama promosyonda emeklilerle ilgili konu gündeme geldiğinde bankaların insafına terk edilirler. Bundan önceki dönemde, o dönemin Çalışma Bakanı Dinçer emeklilerle ilgili, promosyonla ilgili bir çalışma başlattığını söylemişti. Yeni dönemde "Bankalar, bankacılar bu işi kabul etmiyor." diyerek emeklilerin beklentileri boşa çıkarıldı. Tabii, burada, bankaların insafına terk edilmiş olmaları kabul edilemez bir davranış.

Yine konumuz emekliler olduğu için, biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir kanun çıkardı 1999'da. Kademeli emeklilik, kademeli geçiş diye yaşlara göre, şimdi Türkiye'de sayıları yüz binleri aşan miktarda insanımızı emekli ettik, işçiyi, memuru. Memurlar emekli ikramiyesini almadı ama ne maaşa erişebildi ne sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor. İşçi emeklileri kıdem tazminatlarını aldı, çoluğunu çocuğunu okutabilmek için kıdem tazminatı paralarını da yedi; bugün yiyecek ekmeğe muhtaç konumdalar.

Yine, geçtiğimiz günlerde burada bir kanun yaptık. Emekli Sandığında geçen hizmet sürelerine ilişkin emeklilerin Anayasa Mahkemesi kararıyla elde ettikleri hakkını kanun denen bir metinle ellerinden geri aldık, Emekli Sandığına tabi hizmetlerine ilişkin emekli ikramiyelerini vermedik.

Yine, emeklilerimiz, hangi kurumdan emekli olursa olsun, yeniden çalışarak yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar, kendilerinden sosyal destek primi alıyoruz. Dün, buraya gelirken bir taksici "620 lira maaş alıyorum. 120 lirasını da sosyal destek primi olarak ödüyorum." diyerek, geçimde ne kadar zorlandığını anlatmaya çalışıyordu.

Yine değerli arkadaşlar, emeklilerimizin 2002 yılı Temmuz'undan yılbaşına kadar geçen süre içerisindeki TÜFE farkları emeklilere unutturuldu.

Emekliler, yine bugünlerde? Yani yaşamları boyu, devletin çıkarttığı -çalışma yaşamları boyunca- kanunla kendilerinden istenen primleri, sosyal destek primlerini, sosyal güvenlik primlerini tam olarak ödediler ama biz âdeta onlardan "Yanlış yapmışız, yanlış kanun çıkartmışız. Sen emekli olunca da prim vereceksin." dercesine muayenede ve ilaçta katkı payı almaya başladık. Özellikle bu, AKP döneminde daha da gelişti. Yetmedi, yine geçtiğimiz haftalarda çıkarttığımız bir kanunla, emeklilerden reçete parası 3 lira almaya başladık. 3 kalemden fazla eğer reçetede ilaç varsa, her kalem için de 1 lira daha alacağız.

Değerli arkadaşlar, tabii, emeklilerin sıkıntıları çok. Esas konumuza gelecek olursak, kamuoyu ve emekliler uzun yıllardan bu yana  "intibak" adı altında bir düzenleme bekliyor. Baktığımız zaman bu "intibak" diye önümüze getirilen 171 sayılı Kanun Tasarısı'nın içine, Hükûmetin sunduğu tasarıya ya da Plan ve Bütçe Komisyonundan Meclise gelen metine -tüm milletvekillerinin bakmasını rica ediyorum- bir tek "intibak" kelimesi bulabilir misiniz?

Şimdi, bu bir intibak yasası değil, bunun altını çizmek gerekir; bir.

İkincisi, bu basit bir düzenleme. Yani bir kanuna "İntibak Kanunu" diyebilmek için her şeyden önce intibakın ne olduğunu bilmek gerekir. Basit birkaç matematiksel işlem sonunda tespit edilen ve yasayla düzenlenen yeni bir aylık hesaplama sistemine göre belli bir tarihten sonra emekli olacakların aylıklarının bu yönteme göre belirlenmesi, eski emeklilerin aylıklarının da bu sisteme uyarlanmasına intibak denir. Bununla, bir yandan emeklilerin aylıklarında periyodik artışlar dışında iyileşme sağlanarak günün ekonomik şartlarına uyarlanması, diğer yandan eski ve yeni emeklilerle, eski emeklilerin kendileri arasındaki farklılıkların giderilerek adil bir sistem kurulması amaçlanır.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısına, emeklilerimizden 1 milyon 743 bin işçi emeklisi, 12 milyon 186 bin BAĞ-KUR emeklisi kısmen de olsa bir hak alacak diye biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek vereceğiz ama bu desteğimiz kanun tasarının sağlam olduğundan değil, emekliler hiç olmazsa 3 kuruş alabilsinler diye. Tabii, bunu desteklerken bunun bir intibak yasası olmadığının -basit bir düzenleme ama kendi içinde yine adaletsizlikler yaratan- özellikle 2008 sonrası emekli maaşı bağlananlarla 2000-2008 arasında emekli maaşı bağlananlar arasında yeniden yeni farklılıklar oluşturulacağının da hatırlatılmasını bir borç biliyoruz. İntibak kapsamına devlet memuru statüsünde emekli olanlar hiç dâhil edilmemiş.

Değerli arkadaşlar, 5510 sayılı Yasa yürürlüğe girinceye kadar emekliler, emekli memurlar almış oldukları maaşlarının yüzde 75'ini emekli maaşı olarak alırlardı. Özellikle son üç yıldan bu yana memurlar, örneğin bir mühendis çalışırken 3 bin lira maaş alıyorsa devlet dairesinde, kamuda, emekli olduğunda, özellikle tazminatlar ve ek ödemeler dikkate alınmadığı için maaş bağlama oranı neredeyse yüzde 50'ye kadar geriler oldu. İşçi emeklileri için de? Tabii biliyorsunuz, memurlar ve memur emeklileri aynı gösterge tablosu üzerinden maaş almakta idiler. O nedenle, eğer son yıllardaki hak kayıpları olmasa bir intibaktan söz etmek onlar için mümkün değildi.

BAĞ-KUR'lular açısından da 2008 yılına kadar basamak sistemi var olduğu için kendi içinde bir adalet kurulmuştu, ama BAĞ-KUR'lularda da 2008 yılından itibaren basamak sistemi kaldırıldığı için adaletsizlikler derinleşmeye başladı. Sadece 12.186 BAĞ-KUR emeklisine üç aylık bir dönem için yapılan bir yanlışlığın düzeltilmesinden başka bir intibaktan söz etmek mümkün değil.

İşçiler yönünden bakıldığı zaman da biliyorsunuz, esasında intibak yapabilmek için, intibaktan söz edebilmek için, bir gösterge tablosuna dayalı, tüm işçi emeklilerinin o gösterge tablosunda prim ödeme gün sayılarına ve kıdem yıllarına bağlı olarak, yerleştirilerek hiç kimsenin hak kaybına uğramayacağı bir sistemin yaratılmış olması gerekirdi. Tabii bu yapılamadı ve emekliler arasındaki farklılıklar giderilemedi. Tabii konu matematiksel olarak izah edildiği zaman, ne emeklimizin ne de herhangi bir yurttaşımızın anlayabilmesine olanak yok. O nedenle, neden işçi emeklileri "intibak" diye tutturdular? Ona kısaca değinmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, emekli aylıkları, 506 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten 1969 yılına kadar, son on yılın en  iyi yedi yılı baz alınarak emekli maaşı bağlanırdı işçilere. 1/3/1969 ile 31/3/1981 tarihleri arasında beş yılın üç ayı alınmaya başlandı, 1 Nisan 1981-31 Aralık 1981 arasında beş yılın en iyi dört yılı baz alındı, 1982-1993 yılları arasında beş yılın ortalaması alınarak maaş bağlandı, 1994 yılı içerisinde altı yıl ortalaması alındı, giderek yedi, sekiz, dokuz, on yıl baz alınarak maaşlar bağlandı. Ayrıca yine 3395 sayılı Yasa dediğimiz bir yasayla 1987 yılında da "Süper emekli" diye, emekli olacaklardan çok yüklü miktarda para alınarak süper emekli edildiler ve bugün onlar en sefil konuma geldiler.

Şimdi, esas intibaktan söz edebilmek için bu farklı tarihlerde, farklı zamanlarda emekli olan herkes aynı prim gün sayısını ödemiş olsa, aynı hizmet yılında hizmet etmiş olsa bile farklı farklı emekli maaşı almaya devam ediyorlar. Şimdi burada yapılması gereken, 2000 yılında yürürlükte olan fakat farklı aralıklarla artan gösterge ve üst gösterge tablolarının aynı aralıklarla artan bir tek tabloda birleştirilerek emekli aylıklarının hesabına esas göstergelerin yükseltilmesini sağlamaktı, ancak bu şekilde intibak kapsamındaki aylıkların gerçek intibakından söz edilebilir idi, böyle yapılmadı. Ne yapıldı? Bir matematiksel hesapla 2000 yılından önce emekli olanların farklı emekli maaşı almalarına bakılmaksızın, farklılıkların giderilmesine bakılmaksızın onlara uygulanan bir formülle emeklilikleri 2008 yılına taşınmak istendi. Tabii bu yeterli değil. Taşınırken de gayrisafi millî hasıla ve gelişme hızının 2000-2008 yılları arasında yüzde 100'ü dikkate alınırken, 2000'den önce emekli olanlarda gelişme hızının yüzde 75'i baz alınarak bir formül yaratıldı ve o formüle göre emekli maaşı bağlanacak. Tabii, Sayın Bakan da biraz sonra belki "2008'e taşıdık." diyecek ama 2008'e taşındığında durumlarında bir iyileştirme, evet, 10 lirayla 320 lira arasında, 1 milyon 743 bin işçi emeklisinin maaşında artış olacak ama 800 bin işçi emeklisi bundan hiç yararlanamayacak. Ayrıca, 2000-2008 arası ile 2008 sonrası emekli olanlar arasında farklılıklar da giderilemeyecek. 2008'den sonra emekli maaş bağlama oranı yüzde 50'ye indiğinden ve de hesaplamalarda 2008 yılında değişiklik yapıldığından, şu anda, 2008 sonrası emekli olanlar, aynı prim ödeyen 2000-2008 arasında emekli olanlardan daha düşük maaş alır oldular.

Değerli arkadaşlarım, şimdi burada pek çok şeyi söylemek mümkün. Tabii, bu kanun tasarısı BAĞ-KUR'lular için de dikkate alındığında -kısa- 12.186 kişiye küçük artışlar getiriyor. Biliyorsunuz, onlar da 1987 yılı ile 2003 yıllarında basamak satın alarak üst basamaklara çıktılar ama emekli maaşları bağlanırken satın aldıkları basamaklar hiç dikkate alınmadı. O nedenle, bir de bunlarda -demin değindim- 2008 yılından itibaren basamak sistemi kaldırıldığı için giderek maaşları daha da düşmeye başladı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı içerisinde, dediğim gibi, hiç intibak kelimesi geçmiyor. İntibak olmadığına Sayın Bakan da inanıyor, bundan önceki Bakan Ömer Dinçer de inanıyordu. Sayın Bakanımız 2007 yılında da Çalışma Bakanı idi ve o dönemde de seçimlere giderken emeklilere intibak sözü vermişti. Seçimden sonra emekliler kendisinden bu intibakı istediklerinde "6-7 katrilyon tutuyor, karşılayamayız." dedi ve geçiştirildi. Daha sonra Ömer Dinçer Bakan olduğunda inceleme yaptırttık. Dedi ki: "7-8 katrilyon. -aynen söylediği, 6/1/2010'da- O işin içinden teknik olarak çıkmak mümkün değil, maliyeti de 8-9 milyar; altından kalkamayız." Şimdi maliyet 2-2,5 milyar. Demek ki bu bir intibak değil, bir avutma, bir göz boyama. Onun için diyorum işçi emeklilerine: "Uyanın gaflet uykusundan, yine kandırılıyorsunuz, yine aldatılıyorsunuz."

Değerli arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak seçim bildirgemizde ve meydanlarda, işçi emeklilerine yönelik olarak "İntibaklarınızı mutlak bir yıl içerisinde gerçekleştireceğiz." dedik, söz verdik. Diğer taraftan, "Emeklilerin, esnaf emeklilerinin destek primi ödeyerek çalışmalarına son vereceğiz." dedik, "İlaçta katkı payını almayacağız." dedik.

O günlerde Sayın Bakan da Başbakan da bize "Kaynak nerede?" dediler. Tabii, kaynak nerede sorusuna da cevap verdik. Arkasından, bugün AKP sıralarında oturan milletvekillerinden -o zaman aday olan arkadaşlarımızdan- bu olayın önemini kavrayanlar Başbakanı da bakanları da uyardılar ve AKP'nin gündemine intibak öyle girdi.

Bir işlem yapılırken inanırsanız yapabilirsiniz, inanmazsanız o işlemi yarım yamalak yapamazsınız.

Şimdi, sormak gerekir: Bu tasarı gerçekten bir İntibak Tasarısı mı? Bunun maliyeti ne, 8-9 milyar mı, 15-20 milyar mı? Neden bütün işçilerin, işçi emeklilerinin adaletsizliğini giderecek şekilde bir düzenleme içermiyor, neden bütün emeklileri kapsamıyor?

Değerli arkadaşlarım, açıkça söylenmelidir ki yani sadece ağırlıklı olarak işçi emeklilerini ilgilendiren bu düzenleme tatmin edici değil.

Değerli arkadaşlar, diğer taraftan yasanın bütününe bakacak olursak, yine bu tasarı Meclis komisyonlarında görüşülürken gerek alt komisyonlarda gerek tali komisyonlarda gerek Bütçe Plan Komisyonunda bir tek maddesi değiştirilemedi. Sadece değişiklik, farklı konulara, Bütçe Plan Komisyonuna gelen 5510 sayılı Yasa'daki bazı değişikliklere ilişkin. Orada da ilginçlikler var, oralarda da bu işin iyi hazırlanmadığı açıkça gözüküyor. Orada deniliyor ki: "Protez ve ortez gibi ayakta tedavilerde kuruma verilen yüzde 10-20 nispetinde katkı payı almak yüzde 1 ila 20 nispetine indiriliyor." Değişen bir şey yok. Yapılmak istenen, şimdiye kadar alınamayan bazı tedavilerde ve ilaçlarda da katkı payını alabilmek için getirilen bir tuzaktır. O nedenle, oraya, tüm milletvekili arkadaşlarımızın ve tüm yurttaşlarımızın dikkatini çekmek istiyorum. Bu tasarı bir intibak tasarısı değildir, bir göz boyama tasarısıdır; AKP'nin emeklileri avutma, uyutma, kandırma tasarısıdır.

Tabii, diyebilir ki Bakan: "Sayın Çetin, sen oradan konuşuyorsun ama emekliler bize oy vermeye devam edecek." O emeklilerin sorunu. Biraz da doğru bir söylem.

Ben, sözlerimin sonunda tüm emeklileri saygıyla selamlarken uyanmalarını rica ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.