GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN'ÜN, HOCALI KATLİAMININ 20'NCİ YIL DÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE GÜNDEM DIŞI AÇIKLAMASI VE CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ALİ ÖZGÜNDÜZ, BDP MERSİN MİLLETVEKİLİ ERTUĞRUL KÜRKCÜ, MHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ATİLA KAYA VE AK PARTİ ANKARA MİLLETVEKİLİ SEYİT SERTÇELİK'İN GRUPLARI ADINA, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ABDULLAH LEVENT TÜZEL'İN, ŞAHSI ADINA AYNI KONUDA KONUŞMALARI
Yasama Yılı:2
Birleşim:71
Tarih:28.02.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA SEYİT SERTÇELİK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hocalı katliamı ile ilgili AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yirmi yıl önce 26 Şubat 1992 tarihinde Dağlık Karabağ'da o dönem Ermenistan'da konuşlu etnik Ermeni güçleri Hocalı kasabasında 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı olmak üzere 613 masum Azerbaycan Türk'ünü, sivili canavarca katletmişlerdir. Bu sayılar bilinen ve kayıtlara geçmiş sayılardır, oysa katliamın boyutu aslında çok daha büyüktür. Ermeniler tarafından rehin alınarak kaçırılan 1.275 Azerbaycan ve Ahıska Türk'ünün bir kısmının akıbeti hâlâ belli değildir. Yapılan saldırılar nedeniyle yaklaşık 500 kişi sakat kalmıştır. Öte yandan, o gün katliama tanık olanlar ya da yakınlarını kaybedenler, bugün hâlâ akla ve insanlığa sığmayan bu katliamın ruhsal travmalarını yaşamakta ve her gün katliamın acısını hissetmektedirler.

Ayrıca Karabağ'dan ölümden kaçan 100 binlerce Azerbaycan Türk'ü bugün Azerbaycan'da kaçkın olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar; keza Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si hâlen Ermeni işgali altındadır. Katliamdan birkaç gün sonra bölgeye girebilen gazetecilerin ve olayı araştıranların ifade ettikleri gibi, katliamın yapıldığı yerlerde gördükleri manzara dehşet vericidir, parçalanmış bedenler karla kaplı araziye yayılmıştır. The Times muhabiri Anatol Lieven'ın ifadesiyle bazı bedenler çok ağır işkencelere, hasarlara maruz bırakılmış, küçük bir kızın bedeninden geriye sadece yüzü kalmıştır. Yapılan incelemelerde birçok cansız beden üzerindeki mermi giriş delikleri etrafında barut kalıntıları tespit edilmiştir. Bu çaresiz insanların yaşamlarına kasten ve vücutlarına silah dayanarak son verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Ermeniler, Hocalı'yı daha önce 1905-1907 döneminde de yakmışlardır. Dağlık Karabağ'ın merkezî şehrinin kontrol altında tutulmasını kolaylaştıran Hocalı, stratejik özelliği nedeniyle defalarca Ermenilerin saldırılarına maruz kalmış, 1992 yılında ise kasabayı terk etmeyenler ve katledilenler ile birlikte tarihe karışmıştır.

Bilindiği üzere, Dağlık Karabağ sorununun kökenleri neredeyse iki yüz yıl öncesine gitmektedir. 1826-1828 Rusya ile İran arasında devam eden savaşın Rus ordusu tarafından kazanılması için Ermeniler Rusların yanında savaşmışlar, onlara casusluk hizmeti sunmuşlar, velhasıl maddi manevi ellerinden ne geliyorsa yapmışlardır. Sonuçta, Rusya'nın savaşı kazanmasıyla güney İran'da yaşayan 40 bin Ermeni, ilk kez o bölgeden günümüzdeki Dağlık Karabağ bölgesine göç etmişlerdir.

1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı'nda da Ermeniler, savaşı Rusya'nın kazanması için Rus ordusuna her türlü desteği vermişlerdir. Bu savaş sırasında Doğubeyazıt işgal edildiğinde, bölgede yaşayan Ermeniler, binin üzerinde sivil Müslüman'ı katletmişlerdir. Bu, tarihte, Osmanlı devletinde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen ilk sivil Müslüman katliamı olmuştur. Böylece, bu tarihe kadar "milleti sadıka" olarak tanınan Ermenilerin bu vasıfları sona ermiştir. Savaştan sonra kendilerinden öç alınacağını düşünen 90 bin Ermeni, Rusya'nın elinde bulunan topraklara göç ederek Erivan ve Yukarı Karabağ bölgelerine yerleşmişlerdir.

Bu savaşlardan önce, günümüzdeki Ermenistan'ın başkenti Erivan vilayetinde Türklerin nüfusu yüzde 76 oranındadır. Savaştan sonra bölgeye yapılan Ermeni göçleriyle bölgenin nüfusu bilinçli olarak değiştirilmeye ve Türkiye'nin, Azerbaycan'dan başlayarak Orta Asya'ya kadar uzanan coğrafyada yaşayan kardeşleriyle olan doğal iletişim yollarının kesilmesi amaçlanmıştır. Böylelikle, bugünkü Karabağ sorununun temelleri 1828 yılında atılmıştı.

Sayın milletvekilleri, Karabağ'daki Ermeniler Hocalı katliamını yaparken kendilerinden olmayan bir milletin bireylerini yok etme iradesiyle hareket etmişler ve çocuk, kadın, yaşlı demeden katletmişlerdir. Hocalı katliamının bıraktığı acı anılar hâlâ çok tazedir.

Başta İnsan Hakları İzleme Örgütü olmak üzere, insan hakları kuruluşları ve uluslararası basın organları tarafından da Hocalı, "Katliam" olarak kabul edilmiştir. Bu nitelemeler, Ermenilerin kendi ifadelerinden de doğrulanmaktadır.

Yaklaşık yüz yıl önce Anadolu'da yaşanan olayları, siyasi, sosyal ve ekonomik çıkarları için planlı bir şekilde "Soykırım" olarak hem dünya kamuoyuna hem de ülkemize kabul ettirmek için her fırsatta elinden gelen tüm gayreti gösteren Ermenistan ve diasporası, büyük manevi ve bedenî acılar verilerek, insanlığa sığmayacak işkenceler yapılarak öldürülmüş 613 insan konu olduğunda dilsizdir.

1915 olaylarını çarpıtıp diline dolayan ve geçmişinde utanılacak hiçbir şeyinin olmadığı Türkiye'yi her zeminde suçlamayı devlet politikası olarak benimseyen Ermenistan ve diasporası, konu, Hocalı'da daha dün işledikleri insanlık suçu olduğunda "Görmedim, duymadım, bilmiyorum." tavrını takınmaktadır.

Ermeniler bu olayı, uluslararası kamuoyuna ve insan hakları örgütlerine "Hocalı Muharebesi" tanımlamasıyla yani Karabağ Savaşı esnasında yaşanmış sıradan, doğal bir çatışma olarak yansıtmaya çalışmışlardır. Geleneksel tutumlarını bu olayda da sergilemekte, suçlarını yaygın propaganda faaliyetleriyle gizlemeye çalışmaktadırlar.

Ermenilerin bu savları çerçevesinden bakılsa bile, işlenmiş olan savaş suçları ortadadır. Zira Cenevre sözleşmeleri ve ek protokolleriyle düzenlenen silahlı çatışma hukuku ve esaslarına göre, savaşan taraflar       -sözleşmelere taraf olsunlar ya da olmasınlar- savaşçı olmayanların yani sivillerin hayatlarının korunmasına azami dikkat göstermek yükümlülüğü altındadırlar.

Değerli milletvekilleri, ne yazık ki dünya kamuoyu Hocalı katliamına duyarsız kalmıştır. Olaydan sonra birkaç insan hakları örgütünün tespitleri, bazı basın yayın organlarının verdikleri katliam haberleri dışında Hocalı katliamı uluslararası seviyede ciddi olarak ele alınmamıştır. İnsanın yaşamını ve onurunu en büyük değer sayan dünya kamuoyu modern çağda yaşanan bu katliamdan bihaberdir. Oysa olayın failleri bile yaptıkları katliamı itiraf etmişler, hatta bu yaptıklarını bir övünç kaynağı olarak değerlendirmişlerdir. Örneğin, İngiliz gazetecisi Thomas de Waal o dönemde Ermeni birliklerine komuta eden Serj Sarkisyan ile yaptığı bir görüşmede Hocalı katliamını sormuştur. Bu İngiliz gazetecinin "Black Garden" adlı kitabında yer verilen görüşmede Sarkisyan'ın cevabı ibret vericidir. Bakın, şöyle diyor Sarkisyan: "Biz bu konuda yüksek sesle konuşmak istemiyoruz. Hocalı'ya kadar Azerbaycan bizim sivillere saldıramayacağımızı düşünüyordu. Fakat Hocalı'da biz bu klişeyi kırdık ve olay işte bu. Ayrıca, Hocalı'ya saldıran birliklerimizin Bakû ve Sumgayıt'tan kaçan Ermenilerden oluştuğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor." Sanırım bu ifadeler Ermenilerin Hocalı'da yaptıkları katliama dair en iyi kanıttır.

Bugün Azerbaycan ve Pakistan dışında sadece Meksika Parlamentosu katliamı kınamış, ayrıca katliam konusu görüşülmek üzere Macaristan Parlamentosuna taşınmıştır. Ancak Human Rights Watch, Memorial İnsan Hakları Örgütü gibi bir-iki insan hakları örgütü hariç genel olarak Hocalı katliamına Batılı ülkeler duyarsız kalmış ve ciddi bir tepki göstermemişlerdir.

2001 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde Azerbaycan tarafından hazırlanan "Ermenistan tüm Hocalılıları öldürdü ve tüm şehri harap etti." ifadesinin yer aldığı 324 sayılı yazılı bildirgeyi Türkiye, İngiltere, Arnavutluk, Lüksemburg, Makedonya, Bulgaristan, Norveç ve Polonya temsilcilerinden oluşan otuz üye imzalamıştır.

Sayın milletvekilleri, Ermenilerin bu tavırlarının bir de trajikomik bir tarafı vardır. Ermeniler yaptıkları katliamı çarpıtmakla kalmamışlar, Hocalı'da vahşice öldürdükleri insanların görüntülerini, fotoğraflarını, sözde Ermeni soykırımının belgeleri olarak kullanmaktan geri kalmamışlardır. Ne yazık ki dünyanın gelişmiş iletişim ortamında bu bilgi çarpıtmalarının olumsuz etkileri ülkemizde vatandaşlarımızın üzerinde de görülmektedir. Ne yazık ki ülkemizdeki bazı art niyetli çevreler de bu ve benzeri kampanyalara alet olmaktadırlar. Oysa Karabağ Ermenilerinin Hocalı'da yaptıkları katliam 20'nci yüzyılın utancı ve modern çağda insanlığa verilmiş çok acı bir derstir. Dünya kamuoyu bu olaydan payına düşen dersi çıkarmalıdır.

"Hocalı için adalet, Hocalı'yı unutma, unutturma." diyerek yirmi yıl önce yaşanan Hocalı katliamında hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sertçelik.