| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 15.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı çok önemli bir bakanlık, çok önemli bir işlevi var, devletin egemenliğini temsil eden bakanlık. Devletler resmen kurulmadan önce çalışmaya başlayan bir bakanlıktır Maliye Bakanlığı, bu kadar önemlidir. Benim Mülkiyeden Hocam rahmetli Bedri Gürsoy -ki kendisi bir süre de Maliye Bakanlığı yapmıştı- şöyle derdi, hiç unutmuyorum: "Maliye Bakanları az konuşur, bütün Bakanlar Kurulu üyeleri, diğer bakanlar onun ağzının içine bakarlar ama konuştuğu zaman her tarafı titretir, çok önemlidir, çok önemli mesajlar verir ve tabii ki Maliye Bakanlığı kadroları da aynı şekilde öyle önemlidir ve Maliye Bakanlığı hem bütün dünyayı hem Türkiye devlet sisteminin nasıl işlediğini, kamuoyunu, ekonomik sistemi çok iyi bilmek zorundadır." Hakikaten öyledir. Bu, bütün dünya için geçerlidir, Türkiye için de geçerlidir ama son zamanlarda Türkiye'ye baktığımız zaman, Maliye Bakanlığında bu insicamın kaybolduğunu görüyorum maalesef çünkü Maliye Bakanlığında bazı yanlışlıklar söz konusu oldu. Maliye Bakanlığı değişmesi gereken bir bakanlık mıydı? Evet, birçok konunun değişmesi gerekiyordu ama Maliye Bakanlığında değişmesi gerekenler değil, maalesef gelenekler, geleneksel kadrolar değişti, değişmesi gereken yerlerde, noktalarda değişiklikler söz konusu olmadı. Ben bunun sorumlusu olarak da Sayın Bakan ve kadrosunu görmüyorum. Ben bunun sorumlusu olarak da İktidarın anlayışını görüyorum, Sayın Başbakanın devleti çok iyi tanımamasını görüyorum. Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşurken devletle ilgili de ve genel ekonomiyle ilgili de bir değerlendirme yapmak lazım.
Değerli arkadaşlarım, son on-on beş yıldır dünya en çok dövizin olduğu, likidin olduğu, nakdin olduğu dönemini yaşamıştır, dünya tarihinde böyle bir dönem söz konusu değildir. Böyle bir dönemde tabii, Türkiye de bundan nasibini almıştır, çok fazla döviz imkânları söz konusu olmuştur, Türkiye de bol bol borçlanmıştır. Cumhuriyet tarihinde en fazla borç aldığımız dönem bu dönem olmuştur, en fazla miktar olarak borç aldığımız dönem bu dönemdir.
Diyeceksiniz ki millî gelire göre kamu borcu oran olarak azaldı. Evet, azaldı ama miktar olarak çok fazla borçlandık bu dönemde. Ayrıca, bu dönemde özel sektör çok fazla borçlandı, bu dönemde ilave olarak hane halkı çok fazla borçlandı. Vatandaşın, hane halkının her harcadığı 100 lira içerisinde 2002'ye göre 9 kat daha fazla borç söz konusudur, borçla harcama söz konusudur. Bunları unutmamamız lazım ve şöyle bir durum söz konusu: 2002 yılında Türkiye'nin sorunları neydi? Bakıyorsunuz, neydi en önemli sorun, kayıt dışılık mı? Bugün kayıt dışılık çok daha fazladır. Gelir dağılımı mı? Evet, gelir dağılımı yine aynı şekilde sorun olmaya devam etmektedir. Enerjide dışa bağımlılık mı? Evet, aynı şekilde dışa bağımlılığımız artmıştır. Ne var başka? Sosyal güvenlik ve vergi reformları. Sosyal güvenlikteki sorun devam ediyor, vergi reformunu yapamadık. İşsizlik, artarak devam ediyor. Dış ticaret açığı sorunu büyüyor ve bütün bunlara ilave olarak da bu dönemde ilave bir sorun türettik, o da cari açıktır.
Şimdi bunları ne için söylüyorum? Bunları özellikle ekonomimizin kötü olduğunu değil ama bazı sorunları çözemediğimizi, çözmemiz gerektiğini anlatmak için söylüyorum değerli arkadaşlar. Bunları -hep beraber sorumluluğumuz var iktidarı ve muhalefetiyle, tabii ki iktidara çok daha fazla düşüyor- birlikte çözmemiz gerekiyor. Bunları tespit etmemiz gerekir ki birlikte de çözebilelim. Onun için özellikle söylüyorum.
Türkiye'nin borçlanmasının, bakın, bu kadar dövizin bol olduğu bir dönemde borçlanmasının bir mahzuru yok, borçlansın ama bu borcun, borçlanmanın tüketime değil yatırıma gitmesi gerekirdi. Çok büyük bir fırsat kaçırılmıştır, bu tespiti yapmak için söylüyorum. Bu kadar borçlanmayla, bu kadar nakit imkânlarının olduğu bir dönemde, Türkiye'nin yapısal sorunlarını, biraz önce saydığım yapısal sorunlarını giderebilmesi gerekirdi. Bunu özellikle bunun için söylüyorum. Bunu bilmemiz lazım, bu tespiti yapmamız lazım.
Benim çocukluğumda mahallemizde bir iş adamı vardı. Birdenbire çok harcamaya başladı, uçaklara binmeye, yurt dışına seyahat etmeye başladı. Ondan sonra, iki sene sonra da birdenbire iflas etti ve şehri terk etti. Meğer borçlanmış ama bu borcunu yatırıma dönüştürememiş, borcunu ödeyecek bir yatırıma dönüştürememiş. Türkiye'nin de böyle olmaması lazım. Bu tespiti yapmak için söylüyorum.
Şimdi diyeceksiniz ki "Yabancılar bile bizi takdir ediyor."
Değerli arkadaşlarım, yabancılar Türkiye ekonomisinin potansiyelini takdir ediyor. Doğrudur, Türkiye ekonomisinin çok büyük bir potansiyeli var. Türk girişimcisi müthiştir, çok dinamiktir, bunu da anlıyoruz ama Türkiye ekonomisi çarpık vaziyettedir, temel sorunları vardır, yapısal sorunları vardır ve biz bunları gidermek zorundayız. Bu dönemde giderilememiştir. Benim özellikle söylemek istediğim budur.
Değerli arkadaşlarım, bütçeyle ilgili olarak, bu dönemde OVP ve OVPM'yle ilgili gecikmeleri Plan ve Bütçe Komisyonunda yeterince konuştuk ama burada özellikle belirtmek istiyorum. Bakın, onaylayacağımız konulardan bir tanesi de 2010 yılının kesin hesabıdır. 2010 yılında sizin izin vermediğiniz, bakın, bu yüce Meclisin izin vermediği ödenek üstü harcama tutarı nedir biliyor musunuz? 15 milyar lira. Bu çok önemli bir konu. Yasama organı olarak bütçe hakkımıza sahip çıkmamız lazım hep beraber. Bu çok önemlidir. Bakın, tekrar söylüyorum, bütçe hakkımıza sahip çıkmamız lazım, bunun farkında olmamız lazım. Avrupa Birliğinde geçenlerde yapılan Liderler Zirvesinde alınan kararlarda -bu, İngiltere'nin dışlandığı kararlarda- en önemli konu nedir biliyor musunuz? "Bundan sonra, Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin bütçeleri açık vermeyecek. En fazla millî gelirin yüzde yarımı kadar açık verilecektir. Bunu geçmeyecektir ve bunu AB Komisyonu denetleyecektir." diyor. Biz kriz çıktıktan sonra mı bu denetimi yapacağız? Bu yüce Meclisin bu denetimi şimdiden yapması lazım, bütçe hakkına, kendi hakkına, yetkisine sahip çıkması lazım değerli arkadaşlarım. Bunun farkında olmamız, fevkinde olmamız lazım.
Diğer taraftan, bakın, 2011 yılı içerisinde bir af söz konusuydu. En az galiba 5,5 milyar liralık bir gelir söz konusu oldu. Bütçe içerisinde yer alıyor mu? Hazineye finans olarak aktarılıyor, ondan sonra da "Bütçe açığı azaldı." deniyor. Bunları bilmeniz lazım.
Bakın, geçenlerde bedelli askerlik yasası çıkardık. Bütçede yer almıyor, bütçe kalemleri arasında yok. Yine Hazineye irat kaydedilecek, "Bütçe açığı azaldı." denecek. Bunları fark edin. Bilmeniz lazım bütün bunları. Uygulamada bunlar çok önemli konular.
Sayın Bakanın gelir politikaları ve uygulamalarıyla ilgili hedefleri iki temel eksene oturttuğunu görüyorum sunumunda. Şöyle diyor: "Vergi yönetiminde vergi idari yapısında iyileştirmeler, idari kapasitenin artırılması. İki: Vergi mevzuatında iyileştirmeler ve vergi yükünün azaltılması."
Şimdi, bunlar somut değil, soyut ifadeler, güzel hedefler ama ben bunlardan neler anlamam gerektiğini somut olarak şöyle görüyorum:
Bir: İş dünyası üretim yapmaya, yatırımlarını artırmaya, ARGE harcamalarını ve inovasyonu artırmaya yönelik olarak teşvik edilecektir.
İstihdam üzerindeki vergi yükü sıfırlanacaktır. Bakın, bunlar çok somut hedefler.
Otomotivde, akaryakıtta, temel gıda maddeleri üzerinde bulunan vergi yükleri azaltılacaktır.
Vergi daireleri ön plana çıkarılacak. Bakın, ilk defa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde vergi dairesi müdürleri eylem yaptılar, sıkıntıdalar. Vergi dairelerinin ön plana çıkarılması lazım ve çok yetkilendirilmesi ve başında doçent seviyesinde, yabancı dil bilen kişilerin olması lazım. Vergi idaresinde reform şart artık.
İnceleme elemanlarının yaptıkları işlerden sorumlu olması lazım.
Değerli arkadaşlar, 2012 bütçesinde gelir vergisi ve kurumlar vergisi toplam 61 milyar lira, geri kalan 217 milyar lira harcama üzerinden, servet üzerinden alınan vergiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - 2012 bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)