GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÇOĞALTILMIŞ FİKİR VE SANAT ESERLERİNİ DERLEME KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:69
Tarih:22.02.2012

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı nedeniyle şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kültür, dünden bugüne bir milletin yaşam biçimi ve toplamıdır. Kültür, dünden bugüne yaşam biçimimizse eğer -bu coğrafyada bin yıldır yaşıyoruz, 1041'den bu yana yaşıyoruz- bu kültürel coğrafyada, bu coğrafyada, tarihî coğrafyada Kürt'ün Türk'ü asimile etmesi, Laz'ın Çerkez'i asimile etmesi mümkün değildir çünkü bin yıldır aynı topraklarda, aynı dinin mensuplarıyız bizler. Aynı dinin mensupları birbirlerini asimile etmezler, farklı kültürler birbirlerini asimile ederler. Almanya'ya giden işçilerimiz, Avrupa'ya giden insanlarımız, orada yaşayan Hristiyan kültürünün tesiri altında kalabilirler ve asimile olabilirler ama birileri kendilerini farklı addediyorlarsa, onlar hâlâ kendilerini asimile ediliyorlar zannediyorlarsa yanılıyorlar ama Türkiye'de Kürt'ün, Çerkez'in, Laz'ın, Gürcü'nün, Ermeni'nin, Yahudi'nin veya Türk'ün birbirini asimile etmesi söz konusu değildir. O nedenle bu uyarıyı yapma lüzumunu hissediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Eğitim, bilim, kültür ve sanat, bir ülkenin kalkınması ve gelişmesinde, nesillerin geleceğe hazırlanmasında hayati önemi haiz olgudur. Milletin her bir ferdinin öğreniminin ilk dönemlerinden başlayarak geniş bilgilerle donatılması ve geleceğe güçlü bir şekilde hazırlanması, öncelikle, söz konusu unsurlar çerçevesinde alacağı temel eğitim ve öğrenim ile gerçekleşebilecektir. Bu kazanımın sadece örgün eğitimle olamayacağı, yaygın eğitim içerisinde de çeşitli ortamlar vasıtasıyla bu yönde zenginleşmenin mümkün olabileceği bilinmektedir. Bu bağlamda, yaşam boyu öğrenme olgusunun giderek ülkemizde de önem kazandığı bilinmektedir.

Gerek örgün gerekse yaygın öğretim çerçevesinde bireylere eğitim, bilim, kültür ve sanat odaklı kazanımların sağlanmasında temel eğitim kurumları ve öğretim kadrosunun yanı sıra özellikle yaşam boyu öğrenme bağlamında her biri birer eğitim kurumu olan kütüphaneler ve bu kütüphanelerin koleksiyonlarında yer alan kitap, dergi ve ansiklopedi, veri tabanı ve benzeri bilgi kaynakları da son derece önemlidir.

Bu çerçevede, bir ülkede yayınlanan bilgi kaynaklarının eksiksiz olarak gereksinim sahibi öğrencilere, araştırmacılara ve bir bütün olarak halka ulaştırılması her şeyden önce bu bilgi kaynaklarının eksiksiz olarak tespit edilebilmesi ve ardından derlenebilmesiyle mümkündür. Sevindirici bir durumdur ki ülkemizde bu yönde, cumhuriyetin ilk yıllarında yasal düzenleme yapılmış ve belirlenen derleme kütüphaneleri eliyle bu işlem bugüne değin yapılagelmiştir.

AK PARTİ hükûmetlerinin göreve başlamasından bir süre sonra, verilen önem doğrultusunda derleme konusu tekrar gündeme alınmış ve nihayet konuyla ilgili yeni yasal düzenleme kanunlaştırılmak üzere Genel Kurula gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, gerçekten de derleme konusu, eğitim, bilim, kültür ve sanat alanları çerçevesinde ülkemizin bugünü ve geleceğini temelden etkileyen önemli konulardan birisidir.

Derlemeyi kısaca "Ülkede yayınlanan her türlü biçim ve içerikteki bilim, eğitim, kültür ve sanat ürünlerinin, kısacası üzerinde bilgi unsuru bulunduran tüm bilgi kaynaklarının yasal mevzuat ve prosedürler çerçevesinde önceden belirlenmiş kütüphanelere belirtilen sayıda teslim edilmesi." şeklinde tanımlamamız mümkündür.

Az önce de ifade ettiğim gibi, konuyla ilgili temel mevzuat olan 2527 sayılı Kanun kabul edildiği 1934 yılından bugüne yıpranmış ve çeşitli bakımlardan yetersiz kalmıştır.

İktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte komisyon çalışmalarının ardından Genel Kurula getirdiğimiz bu tasarının kanunlaşmasıyla, çağın gereklerini de karşılayabilecek verimli bir derleme uygulamasının gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

Bilindiği üzere, tasarının ilk aşamasında, çeşitli değerlendirmeler çerçevesinde mevcut kanunda belirtilen 5 derleme kütüphanesinden 2'si olan İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ile İzmir Millî Kütüphanesi derleme kapsamı dışında bırakılmışken, komisyon aşamasında mutabık kalındığı üzere burada tekrar tasarı kapsamına dâhil edilmiştir. Böylece yapılan bu yerinde düzeltmeyle bu iki güzide kurumumuzdaki koleksiyonun eksiksiz olarak bölge halkına, araştırmacılara ve nihayet tüm Türkiye'ye hizmet vermeye devam etmesinin zemini hazırlanmış olacaktır.

Tasarının 10'uncu maddesiyle her bir derleme nüshası için mükelleflere bin ila 5 bin Türk lirasına kadar idari para cezası öngörülmektedir. Fakat 12'nci maddesiyle de mükelleflere, derlemeye verdikleri eserlerin maliyetlerinin gider olarak yazılması hakkı tanınmaktadır. Bu önemli bir yeniliktir.

Ümit ediyor ve diliyoruz ki, yeni kanun ile derleme konusu bir problem alanı olmaktan çıkar ve konunun temel paydaşlarından olan yayıncıların da sorumluluk bilinciyle verecekleri katkıyla bu konu tekrar ülke gündemine gelmez. Çünkü derleme konusu sadece bugünün eğitim, bilim, kültür ve sanat yaşamıyla değil, aynı bağlamda ülkesi ve milletiyle Türkiye'nin geleceğini de doğrudan ilgilendirmektedir. Bugün nasıl ki çeşitli düzeylerdeki araştırmalar için önceki dönemlerde hazırlanmış yayınların bulgularından yararlanmak son derece önemliyse, günümüzden uzun yıllar sonra yapılacak yeni araştırmalar çerçevesinde de bugünkü bilgi kaynakları önemli olabilecektir. Bugünümüze ve gelecek nesillerimize bu çok değerli imkânı sunabilmenin yegâne yolu ise, ülkemizde yayımlanan kitap, dergi ve tüm bilgi kaynaklarının tasarıda belirtilen kütüphanelerde eksiksiz olarak derlenmesidir. Bu uygulamanın verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi bir lüks değil, Parlamento olarak bugüne ve gelecek nesillerimize karşı önemli bir görevidir.

Bu duygu ve düşüncelerle tasarının ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdağ.