GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA BİLİŞİM SEKTÖRÜNDEKİ GELİŞ-MELER İLE İNTERNET KULLANIMININ BAŞTA ÇOCUKLAR, GENÇLER VE AİLE YAPISI ÜZERİNDE OLMAK ÜZERE SOSYAL ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:68
Tarih:21.02.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA CEVDET ERDÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnternet kullanımı ve çocukların İnternet'in zararlarından korunmasına dair araştırma önergesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Grubum adına, şahsım adına, değerli Divanı ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Konuyla ilgili, gerek Sağlık Komisyonumuz olarak gerek Çocuk Hakları İzleme Komitemiz olarak birkaç zamandan beri üzerinde epeyce çalışmış, kafa yormuş bir arkadaşınız olarak, en son 20 Kasım Çocuk Hakları Günü'nde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Cemil Çiçek'in de önerileriyle böyle bir komisyonun kurulmasının, araştırma komisyonunun kurulmasının faydalı olacağını düşündük. İnşallah bu komisyonumuz kurulduğu takdirde, bizim için önemli yol haritası teşkil edecek şekilde bilgiler oluşturacaktır. Ben, seçilecek olan değerli komisyon üyesi arkadaşlarıma şimdiden başarılar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nüfusumuzun yaklaşık yarısı çocuklar ve gençlerden oluşmaktadır. Dolayısıyla, gençlerimizin önündeki en büyük tehlikenin de eğer bağımlılık olduğunu, çeşitli çeşitli bağımlılıklar olduğunu bilecek olursak tehlikenin ne derece büyük olduğu hakkında da fikir elde ederiz.

Bu konu yeni bir bağımlılık türü ama konu asla siyasi bir konu değil, bilimsel bir konu. Bu yönüyle de değerli grupların anlaşarak bu konuyu gündeme getirmiş olmasından dolayı gruplara, grup başkan vekillerine ve Hükûmetimize teşekkürlerimi arz ediyorum.

Medyada da bu bağımlılık konusu son zamanlarda önemli oranda işlenmektedir. En son iki gün önce Cumhuriyet gazetesinde "Çocukları zehirliyorlar" diye bir başlık atıldı ve on sekiz yaşın altındakilerde madde bağımlılığında ciddi bir artış olduğuna vurgu yapıldı. Buna gönülden katılıyorum. Nitekim Anayasa'mızın 58'inci maddesi "Gençliğin korunması" başlığı altında şöyle yazıyor: "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır." Demek ki bu, devletin yapması gereken, bizlere Anayasa'mızın yüklemiş olduğu önemli görevlerden birisidir.

Somut olarak bağımlılık yapıcı ajanlara baktığımız zaman sigara, alkol, uçucu maddeler, uyuşturucu maddeler, değişik maddeler ve kumar bunlardan bazıları ama e-bağımlılık, siber bağımlılık, sanal bağımlılık, ekran bağımlılığı gibi isimlendirilen sanal âleme baktığımız zaman televizyon, televizyon oyunları, bilgisayar, bilgisayar oyunları, İnternet, İnternet üzerinden oynanan ulusal ve uluslararası oyunlar, sanal kumar, sanal müstehcenlik, pornografi, çocuk istismarı, sanal hırsızlık, sanal şiddet vesair, vesair? Çok önemli tehlikeler ve tehditlerle karşı karşıyayız. "Peki, bağımlılık yapıcı ajanlardan en tehlikelisi hangisidir?" diye sorduğunuz zaman cevabı gayet basit: En kolay ve en ucuz ulaşılan hangisiyse o. Bu belki bir tek sigara, özellikle yasaklamış olmamıza rağmen okul çevrelerinde paket açılarak satılan bir tek sigara veya tek bir kutu bira veya kırtasiyecilerden temin edilen kırtasiye amaçlı -okullarda yasak olmasına rağmen- kullanılabilen bazı maddeler ve nihayet İnternet'e en kolay girilen cep telefonları ve İnternet kafeler vesair.

Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bağımlılıkla mücadele konusunda görevini yaptı diyebilirim. Sigarayla ilgili 2008 yılında, uçucu maddelerle ilgili 2009 yılında çıkarılan kanunlar oldukça önemliydi. Ben, tekrar, milletvekillerimize, emeği geçen herkese ve gruplarımıza teşekkür ediyorum. Bu konuda da, eminim İnternet bağımlılığı konusunda da gruplarımız kendine düşen görevi de yapacaktır.

Yalnız, sigara, alkol, uçucu maddeler gibi maddelere biraz, bir miktar kısıtlama koyabilirsiniz. Uyuşturucu maddeler ve bazı haplar dediğimiz maddeleri tamamen yasaklayabilirsiniz ama sanal âleme bir yasaklama getirmeniz söz konusu olamaz. "Sanal âlem" dediğimiz zaman bir cep telefonu, bir bilgisayar ve bir de buna İnternet bağlı olduğu zaman her yere ulaşabilirsiniz. Bunlar da olmazsa olmazlardır, çağımızın gerekleridir. Bir cep telefonu, bilgisayar ve İnternet bugün A'dan Z'ye tüm toplumda her alanda kullanılır olmuştur. Bunu mutlaka kullanacağız ama en uygun şekliyle kullanmaya gayret edeceğiz. Bir tık mesafesinde dünyadaki bütün kütüphanelere ulaşabilirsiniz. Sanal oyunlara, sanal arkadaşlıklara, sanal spora, sanal gezintilere, sanal ticarete, bilgiye ulaşabileceğiniz her yere anında ulaşabilirsiniz. E-devlet uygulamalarında mutlaka şu anda herkes sağlıkta, sosyal güvenlikte, tapuda, maliyede, bankacılıkta, sinema biletlerinin rezervasyonların yapılmasında vesair. Her yere şu anda elektronik ortamda ulaşmak gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Düşündüğümüzde Türkiye'de cep telefonu, 3G'li telefonların 32 milyon, toplamda 60-65 milyon cep telefon şebekesinin var olduğunu bilmemiz gerekiyor. İnternet abonesi yaklaşık 20 milyon. Yaklaşık 20 bin İnternet kafe var. Bu kadar yaygın bir şekilde elektronik ortamla iç içe toplumumuz. Peki, burada, özellikle İnternet kafelerde dersi kıran çocukları mı ararsınız, buralara çok takılıp dersinin başarı seviyesini düşüren çocukları mı ararsınız veya cebindeki harçlığın büyük kısmını buralarda harcayanları mı ararsınız. Buraların çok ciddi kontrol edilmesi gerekiyor.

Nitekim, bütün bu elektronik sahaya ilave olarak Hükûmetimizin başlatmış olduğu FATİH Projesi'yle her öğrenciye bir bilgisayar verdiğimizde bu kadar yaygın bir şekilde teknolojiden yararlanabileceğimizi, belki de zarar görebileceğimizi de hatırlamamız gerekiyor.

İnternet kullanımıyla gelişmişliğin de ciddi bir paralelliğini görüyoruz. Özellikle İngiltere'de yüzde 85, Güney Kore'de yüzde 83, Almanya'da yüzde 81, Japonya'da yüzde 80 vesair, Türkiye'de ise yüzde 40 civarında. Ama gelişmişliğimiz arttıkça İnternet kullanımı artacak, İnternet kullanımı arttıkça da gelişmişliğimiz artacak. Birbirini tetikleyen unsurlardır. Ama biz burada İnternet'i kullanırken çocuklarımıza ve gençlerimize mutlaka bunu bir yüzmeyi öğretir gibi? Çocuklara boğulmadan yüzmeyi öğretmemiz lazım, ateşe elini sürmeden ateşin yaktığını hissettirmemiz lazım, keskin bir ekmek bıçağıyla ekmeği keserken elini kesmemesini öğretmemiz lazım, denize açılan bir kayıkta kayalıklara vurmadan karaya yaklaşmasını öğretmemiz lazım. Burada da Millî Eğitime ve eğiticilere çok büyük önem ve görev düşmektedir.

İnternet başında uzun süre kalma bakımından Türkiye dünyada 3'üncü sırada.

Bu neye yol açıyor? Vücuttaki postür değişikliklerine yol açıyor, kalça pozisyonlarımız kalçaların değişmesine, omurganın değişmesine yol açıyor, göz hastalıklarının ortaya çıkmasına, elde, omuzda, boyunda çeşitli problemlerin ortaya çıkmasına yol açıyor ve alelacele yemek kültürünün hızla geliştiğini bu ortamlarda görüyoruz. Fast food alışkanlığı ve obeziteye, kalp damar hastalıklarına bir davetiye olmuş oluyor. Bunu da bilmemiz lazım. Bazı durumlarda da oyundan kalkmamak için açlığı tercih edip? Ve bunda o kadar ileri giden vakalar oluyor ki oyunun başında ölen insanlar olabiliyor. Bu kadar ciddi organik bozukluklar?

Bunun yanında çok ciddi psikolojik ve ruhsal bozukluklar ortaya çıkıyor. Özellikle chat'leşme ve e-mail neticesinde bozulan yuvalar, dağılan yuvalar, boşanmaların çok büyük miktarlara ulaştığını bilmemiz lazım.

Ciddi sosyal problemlerle karşı karşıyayız. İntiharlar, toplu intiharlar, cinayetler, sanal kumar, sanal hırsızlık gibi bütün bunları üst üste bindirdiğimiz zaman sanal tehditlerin toplumu ne derece etkilediğini görmemiz lazım. Aynı zamanda bunlarda sosyal paylaşım sitelerinin de rolünü unutmamak lazım. Özellikle Türkiye'de mesela Facebook kullanımının 32 milyon olduğunu bilmemiz lazım.

Sanal âlemde, bahsettiğim gibi, bir kılavuz kaptanla yola çıkmış olmamız lazım sanal âlem gemisine; aksi hâlde gemiyi karaya vurmak veya rüzgâra kapılıp çok beklenmedik yerlere gitmek, ulaşmak mümkün.

Şimdi, çocuğun eline bilgisayarını verip odasına kapattığımız zaman çocuğumuz acaba güvende mi? Bunu, bizim kendi kendimize aileler olarak sormamız lazım. Çocuk sanal âlemde ama sanal ortamda bilgi ortamında mı, sanal âlemde yoksa âlemde mi? Bunu, çok ciddi bir şekilde ailelerin tartması ve değerlendirmesi gerekiyor. Anne babalar şunu unutmamalıdır ki bilgisayarlar hiçbir zaman modern dadı değildir. Onun için bilgisayarı ondan en azami faydasını alacak şekilde kullanmamız ama zararlarından çocuklarımızı korumamız lazım. Çocuklarımızı sanal âlemdeki bu tehlikelerden sevgiyle ve bilgiyle ancak kurtarabiliriz. Çocuklarımızı eve alıştırmalıyız. Ondan sonra gerekirse birlikte sokağa çıkmalıyız. Aile içi sevgi bağlarını artırmalıyız. Komşuluk ilişkilerini ve arkadaşlık ilişkilerini sanal âlemden gerçek âleme tekrar çıkarmamız lazım.

Konu, tek bir ülkenin kendi başına alacağı tedbirlerle çözülebilecek bir sorun değildir. Bunu bildiğimiz için biz, Çocuk Hakları İzleme Komitemiz ve Sağlık Komisyonumuz olarak, geçtiğimiz bir yıl içerisinde UNICEF'e ve Dünya Sağlık Örgütüne bir resmî başvuruda bulunduk. Bu konunun mutlaka uluslararası bir sözleşme ile birlikte ele alınması gerektiğini, aynen Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi'nde olduğu gibi mutlaka uluslararası bir çalışma yapılması gerektiğini bildirdik. Bunu da dikkate alacaklarını sözlü olarak bize ilettiler ve bunun sonucunu beklemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, unutulmamalıdır ki, çocukları yasaklarla koruyamayız, yasaklarla çocuklarımızı asla koruyamayız. Çocuklarımızı özgürce davranarak, bilgilendirerek, eğiterek ve sevgi ortamını, özellikle aile içi sevgi bağlarını artırarak ancak koruyabiliriz; bunun mutlaka bilinmesi lazım.

Ben bu konuda gruplarımızın mutabakat içinde olduğunu görmekten büyük mutluluk duymaktayım. Ben gruplarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Bu komisyon, kurulacak olan komisyon mutlaka bizlere bir yol haritası çizerek, çok önemli nirengi noktalarını, çok önemli noktaları bizlere işaret edecektir diye ümit ediyorum.

Yol gösterici olacak olan bu komisyona şimdiden başarılar diliyor, gruplarımıza teşekkür ediyor, Sayın Başkan, sizlere ve değerli milletvekillerimize saygılar sunuyorum efendim.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim Sayın Erdöl.