| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2012 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün kesin hesap kanununu tasarısıyla ilgili Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Balıkesir Ayvalık ilçesinde 20'nci Engelliler Şenliği yine binlerce kişinin katılımıyla bu sene de gerçekleşecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, kamu mali yönetiminden sorumlu AKP İktidarı, hesap verme sorumluluğunun gereklerini yerine getirmediğinden ve dış denetimi yapan Sayıştayın genel değerlendirme raporları Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulmadığından dolayı, hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkelerine uygunluk olmadığından 2010 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap ve Bütçe Kanunu Tasarısı'nın onaylanması yanlıştır.
Uyulması gereken yasal prosedür takip edilmeden sonuca gitmeye çalışmakla Türkiye Büyük Millet Meclisi denetim görevini gerektiği şekilde yapamamaktadır. Kusursuz bir anayasa ve kurumlar oluştursak, uluslararası ve ulusal bütün yasalar kadın ve çocuğun korunması ve güçlenmesi için mükemmel bir şekilde düzenlense dahi demokrasiye uygun bir siyasal kültür ortamı olmadan ve kadını aşağılayan, eve kapatıp en az 3 çocuk doğurmakla yükümlü kılan, güçsüzleştiren, kocanın yanında sesini çıkarmadan oturmasını nasihat eden toplumsal zihniyette değişim olmadan kadın ve çocuklarımız hususunda var olan sorunlar giderek ağırlaşıp devam edecektir.
Sayın Bakan Fatma Şahin özverili ve gayretli olabilir ancak kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun onaylanmakla birlikte uygulamaya yönelik yasaların da bir an önce çıkartılması gerekmektedir ve yine Hükûmetinizce bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanmış ve Anayasa'mızın 90'ıncı maddesine göre iç hukukumuzun bir parçası hâline gelmiş uluslararası sözleşmelerin bugüne kadar hangisi uygulanmaktadır? AİHM ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri ortada iken hangileri, nerede, nasıl uygulanmaktadır.
Polisin tekmeleriyle gencecik bir kızımız bebeğini kaybedince kadın ve çocuğa yönelik uygulanan şiddetin hesabı sorulacağına görmezden gelinmesi, demokratik hakkını kullanmak isteyen gencecik bir kızımızın yine polis şiddetiyle kalçasının kırılmasına rağmen "Kadın mıydı kız mıydı" denilip yine şiddetin sorgulanmaması; bir bakanımızın "Kriz bitti, kadınlarımız artık evine dönebilir" demesi; bir diğer bakanımızın işsizlik rakamlarının artmasının sebebini kadınların iş aramasına bağlaması; İzmir'de karakolda kadına atılan dayağın kamera görüntüleri ortaya çıkmasa örtbas edilmeye çalışılması zihniyeti açıkça ortaya çıkmaktadır.
Zihniyetler değişmeden kadın ve çocuk yine şiddet görecektir. İş arama süreçleri kısıtlanıp, güçsüzleştirme politikası devam edecektir. Her ne kadar yasal zeminde kadın ve çocuğumuzun hakları korunup, insanca yaşamak için gerekli düzenlemeler yapılsa da, uygulamada bunlar hayata geçmeden yine biz bu sorunları konuşup duracağız.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, toplumumuzun en zorlu yaşam koşullarına sahip kesimlerinin sorumluluğunu üstlenmektedir. Yaşlımızın, çocuğumuzun, kadınımızın, engellimizin, şehit yakınımızın, gazimizin, yoksulumuzun, madde bağımlımızın bu bakanlığın bütçesine göre hayat standartlarında iyileşme sağlanacaktır. Devlet yönetiminde en önemli politika aracı bütçedir, ancak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesi ne yazık ki bu vatandaşlarımızın sorunlarını çözüm için yeterli değildir.
Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız, kendi adı olmasa da, kendisinden sorumlu bakanlık olarak bu bakanlığı görmektedir. Ancak, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün bakanlık payı içerisinde bütçe payı yüzde 0,06'dır. Yüzde 0,06'lık bütçe payıyla kadının, eşitlik içinde, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal alanlarda hak ettikleri statüsünün iyileştirilmesi imkânsızdır. Zaten birey olan kadın aile kavramının içine hapsedilmiştir. Aile ön plana çıkarken, ailesi olmayan kadın muhafazakâr anlayış içinde yok olmaya mahkûmdur.
Bakanlığın bütçesinde aslan payı yüzde 97'yle Aile ve Sosyal Politikalar il müdürlükleri ve Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü içerisinde sınıflamaya tabi tutulan sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerine aittir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu kömür bütçesidir, kuru gıda bütçesidir; bu, gerçekte iktidarın sadaka bütçesidir. Sosyal yardımlarda eş güdüm yoktur, denetleme yoktur, mükerrer yardımlar vardır, yoksulluk teşhir edilmektedir, sosyal transfer sisteminin etkinliği ve verimliliği yüksek değildir. Sosyal transferlerin dünyada yoksulluk oranlarını azaltma üzerinde etkisi yüksek iken, ülkemizde zayıftır. Yoksullukla mücadele yöntemleri hem yetersizdir hem de yoksulluğu azaltmamaktadır. Sosyal yardım paralarını görevleri gereği kullanacağına faize yatıran vakıflar mevcuttur. Yoksullara yardımın tek elden izleneceği bir veri tabanı yoktur. Sosyal hizmet ve yardım harcamalarının toplumun en mağdur kesimine ulaştırılması, dağınık kurumsal yapı ile etkin ve verimli bir şekilde yapılamamaktadır. Sosyal koruma ve yardım politikası için farklı araçlar geliştirilmemiştir. Sosyal koruma ve yardımlar için ayrılan pay OECD ortalamasının altındadır. İktidarın sosyal yardım politikası bireyi üretim ve istihdama yöneltecek, toplumla entegre olmasını sağlayacak nitelikten çok uzaktadır. CHP'nin önerdiği gibi aile sigortası uygulamasına geçilse vatandaşımız anayasal hakkı olan sosyal devletin gereği olan insanca yaşaması için gerekli geliri hakkı olduğu için alacaktır. Bu, yoksulların dışlanma sorununu çözecek, yoksullukla savaşı başaracak bir politikadır. Yardımlar, vatandaşın anayasal hakkının sigortası olarak ifade edilmeli, lütuf olarak da gösterilmemelidir.
Bütçede en az pay hiçbir sosyal güvencesi bulunmayan kesime aittir. Örneğin, tarım sektöründe, ev içi hizmet sektöründe ağır işçilik yapan kadının gelecek sigortası yoktur, sağlık sigortası yoktur, üstelik devlet de bu durumu görmezlikten gelmektedir. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan kadın nasıl güçlendirilecektir, buna bütçede cevap yoktur.
Önemli problemlerden birisi de Bakanlığın eğitim ve iş gücüne olan ihtiyacıdır. Bu, kısa dönemli verilecek seminerlerle çözülecek bir problem değildir. Kadın, çocuk ve engelli vatandaşımızın düzenli olarak istatistiklerde görünür olmaması da diğer bir problemdir. Sosyal araştırmalara yeteri kadar önem mi verilmiyor yoksa sorunun büyüklüğü ortaya çıkmasın diye mi düzenli istatistiki bilgiler, incelemeler yapılmıyor? Kadınlarımız ve çocuklarımız, şiddet, taciz, istismar gibi her türlü sağlıklı yaşam hakkı ihlal edilerek hayatta kalma mücadelesine devam ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE NEDRET AKOVA (Devamla) - Hem yasaların çıkmasını hem de uygulanabilirliğini eğer ömürleri yeterse hâlâ bekliyorlar.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akova.