GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:14.12.2011

MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; 2012 yılı bütçe görüşmelerinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, içinde yaşadığımız yüzyılda hızlı nüfus artışı, yoğun sanayileşme hamleleri, küresel ısınma ve iklim değişikliği, çevresel endişeleri had safhaya ulaştırmıştır. Bu gelişmelerle, ormanlarımıza ve ormancılığımıza önemli bir misyon yüklenmiştir.

Türk ormancısı, yüz yetmiş iki yıllık geleneğin getirdiği tecrübeyle, ormanların korunması, geliştirilmesi ve varlığının arttırılması noktasında hayati önemi haiz birçok projeye imza atmıştır. Bunlardan sadece birkaçını sizlerle paylaşacağım:

İstanbul'un su ihtiyacının yüzde 50'sini karşılayan Terkos kumul ağaçlandırması, Ankara'yı çepeçevre sarmalayan yeşil kuşak ağaçlandırması, Adana Akyatan, Antalya Belek kumul ağaçlandırmaları, Aydın Menderes havzası erozyon kontrol projeleri, Trakya Kurudağ ağaçlandırmaları yalnız bunlardan birkaç tanesidir ama ne yazık ki Sayın Bakan, bu geleneği, birikimi ve emeği görmezden gelip, neredeyse ormancıları yok saymaktadır.

Bakanlığın görev konularının yaklaşık üçte 2'si ormancılık konuları olmasına rağmen, ormanların yüzde 16'sı münhasıran su üretimi yani hidrolojik fonksiyonlu ormanlar olarak ayrılmasına rağmen, üst düzey atamalarda ormancılar hiç dikkate alınmamış, müsteşar, 3 müsteşar yardımcısı ile 5 müstakil daire başkanlığına çevre ve su kökenli bürokratlar atanmıştır. Bakanın da su ve çevre kökenli olduğu dikkate alındığında, Bakanlık, âdeta su işleri bakanlığı hâline getirilmiştir.

Bu atamalar ve görevlendirmeler yetmiyormuş gibi, 5531 sayılı Kanun'da açıkça belirtildiği üzere, görevlerinin tamamına yakını orman mühendisliğine ait olan Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğüne sosyal bilimler mezunu bir bürokrat görevlendirilmiştir.

Sayın Bakan, bu görevi yapacak hiç orman mühendisi bulamadınız mı? Biraz sonra çıkacaksınız, ormancıların yaptığı fedakârca çalışmalardan bahsedeceksiniz ama bu fedakârca çalışmaları yapan orman mühendislerini, orman çalışanlarını yok sayacaksınız. Biz bunları uygulamalarda da istiyoruz.

Yine, ülkemizde 35.148 köyün 21.216'sı ormanla ilişkilidir. Ormanlarımızı tehdit eden en önemli faktörlerden birisi de kırsal fakirliktir. Kırsal kesim millî gelirden en az payı almaktadır. Siz, yaklaşık yarım asırlık deneyime sahip, kırsal kalkınmada ve ormanların korunmasında çok önemli yeri olan ORKÖY Genel Müdürlüğünü Bakanlığınız döneminde kapattınız.

Sayın Bakan, Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde büyük çoğunluğu ormanlık alanlarda yer alan millî parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar gibi korunan alanların tescil yetkisini Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verdiniz. Herhâlde kendi Bakanlığınızı yeterli görmediniz. Yetki alanlarında çift başlılık yarattınız.

657 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle, Bakanlığın kuruluşunun üzerinden iki ay geçmeden birçok değişiklik yapıldı. O kadar rahat birimler açılıp kapatıldı ki 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kurulan Orman Harita ve Uzaktan Algılama Daire Başkanlığı bir ay sonra kapatılarak başka bir daire başkanlığı açıldı.

Yine, İktidarınız döneminde kapattığınız 24 işletme müdürlüğü var. Bunları kapatırken şu ifadede bulunmuştunuz: "Geçmişte uygulanan popülist politikalar nedeniyle bölge müdürlüğü sayısını 27, işletme müdürlüğü sayısını 241'e yükseltmişler. Biz hantal yapıdan kurtulmak ve kaynak israfını önlemek amacıyla 24 işletme müdürlüğünü kapatıyoruz." demiştiniz ve bunun savunmasını mahkemelerde ve her ortamda yapmıştınız. Bugün ne oldu da, 24 işletme müdürlüğünü kapatıyorsunuz, 28 işletme müdürlüğü açıyorsunuz? 241'e "Popülist politikalar neticesinde geçmiş dönemlerde yapılmış." dediğiniz yerde, 244'e çıkardınız işletme müdürlüğü sayısını. Şimdi, 2003 yılında söylediğiniz mi doğru, bugün mü söylediğiniz doğru? 241 mi büyük, 244 mü büyük?

Sayın Bakan, aradan altı aydan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ kuruluşlarla meşgul olunması, sürekli zikzak yapılması, motivasyonun sağlanamaması sizi rahatsız etmiyor mu? Öyle görülüyor ki ektiğinizi biçiyorsunuz. Birikimli ve liyakatli memurlarınızı pasivize ediyorsunuz. Atamaların genel müdürler yerine size yakın sendika tarafından yapıldığı, Personel Daire Başkanlığınca ilgili sendikaya kayıt yaptırmadan atamanın yapılmadığı herkes tarafından biliniyor. Bundan bilginiz varsa durum vahim, eğer bilmiyorsanız durum daha da vahim.(MHP sıralarından alkışlar) Keyfî atamaların yolunu açmak için, ehliyet ve liyakate dayalı mevzuat engeline takılmamak için Orman Genel Müdürlüğü Teknik Personel Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği kaldırıldı. Meslek örgütlerinin açtığı dava sonucu yüksek mahkeme iptal kararı verdi. Yeniden hiçbir objektif kritere dayanmayan Orman Genel Müdürlüğü Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği tekrar çıkarıldı, tekrar dava açıldı. Danıştay 2. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu arada siz keyfî atamalarınıza devam ettiniz. Bugün atadığınız şube müdürlerinin hiçbirisi kadro alamadılar, hepsi geçici görevle görevlerine devam ediyorlar. Allah aşkına Sayın Bakan, çalışanlarınızdan verim alacağınız, çalışma barışını sağlayacağınız, ehliyet ve liyakate dayalı bir personel mevzuatı çıkarmak ve uygulamak bu kadar zor mu?

Şimdi, ormancılığın birikimlerini yok ederken diğer yandan da ormancıların kemiklerini sızlatacak bir uygulamanızdan daha bahsetmek istiyorum: Ormancının kalbi, kimliği olan Gazi Yerleşkesi, Atatürk'ün yadigârı, başkentin merkezinde yer alan Atatürk Orman Çiftliğinin bir parçasıdır. Uygulamalı ormancılık araştırma çalışmaları yapmak üzere 1954 yılında Orman Genel Müdürlüğünce alınmış, cefakâr ormancıların emeği ve bilgisiyle botanik bahçesine dönüştürülmüştür. İçerisinde yüz otuz üç çeşit bitki vardır. Baykuşundan, tilkisine zengin bir yaban hayatı oluşmuştur. Yüz yetmiş iki yıllık geçmişe sahip ormancılık kurumu açısından çok önemli bir merkez olmanın yanı sıra orman ve doğal park niteliğinde kentin akciğerleri olarak başkentlilere hizmet etmektedir. Şimdi, burayı ne yapacakları belli değil. Bunun altyapısını hazırlıyorlar. Şimdi, buradan çok açık ve net soruyorum: Sayın Bakanım, gizleyeceğiniz bir şey mi var? İnsan utanacağı şeyi gizler. Şimdi, genel müdürünüze bir yazı yazdırdınız, dediniz ki: "Buranın ağaçlandırılması 1992 yılında yapılmaya başlamıştır." Ve birinci derece sit alanından çıkarılmak üzere sayın genel müdürünüzün imzasıyla Tabiat Kuruluna bir yazı gönderiyorsunuz ve ne kadar hızlı çalışıyor ki bu kurum bir hafta içerisinde bu yazıya cevap geliyor. Şimdi, bu yazıda diyor ki: "1992 yılından sonra ağaçlandırıldığı için burayı üçüncü sit alanına çevirin."

Şimdi, buradan soruyorum: Şu ağaçlar kaç yaşında? Sayın Bakan, siz de bilirsiniz ve bunun altına imza atan Orman Genel Müdürü kırk beş yıllık orman mühendisi. Sayın Genel Müdür ve Sayın Bakan, bu ağaçların elli altmış yaşında olduğunu çocuğa sorsanız bilir.

Evet, değerli milletvekilleri, size de gösteriyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yazık yahu!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bunlar ormancıların kemiklerini sızlatıyor. (MHP sıralarından alkışlar)

Bakın, aynı yere dönemin -80 ihtilalinin döneminde- Başbakanı olan Bülent Ulusu buraya göz dikiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Aa, 12 Eylül'ün devamı bu!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - O zamanın Orman Genel Müdürü Ömer Özen -buradan tüm ormancılar adına, Türk milleti adına, rahmetle, şükranla, minnetle anıyorum- buna direniyor. Orman Genel Müdürlüğünün kalbi olan, ormancıların kalbi olan burayı dönemin ihtilal hükûmetini ikna ederek ormancıların merkezi olarak bugüne kadar kullanmaya devam ediyoruz.

Şimdi, burada Sayın Bakana açıkça soruyorum: Burayı ne yapacağınızı yüce Türk milletinin huzurunda açıkça ifade edin. (MHP sıralarından alkışlar)

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Gökçek'e lazım o, Gökçek'e!

OKTAY VURAL (İzmir) - Belki Sayın Bakana rezidans?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, başka bir resim göstereceğim size. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi, hepiniz biliyorsunuz. Bakın, şu duvarları görüyor musunuz, şu duvarları; içinde AK PARTİ'nin otobüsleri var, arabaları var. Her gün girip araçlarınızı park ediyorsunuz. Burası kimin biliyor musunuz? Orman Genel Müdürlüğünün. 3.600 metrekare yeri işgal ederek Adalet ve Kalkınma merkezi hâline getiriyorsunuz. Şimdi, hazineden trilyonlarca para alıyorsunuz. Orman Genel Müdürlüğünün 3.600 metrekarelik yerine ihtiyacınız var mı?

Buradan Orman Bakanına soruyorum: Orman köylerinde, dağların başında 100 metrekare ormanı işgal etti diye binlerce insanı mahkemeye veriyorsunuz. Hapiste yatan orman köylülerimiz var. Ama şehrin göbeğinde 3.600 metrekare arazinize sahip çıkamıyorsunuz. Ondan sonra, bize şey göndermiş? Nerede o? Biraz önce bir milletvekili gönderdi. "Adınıza bir fidan diktim." diyor. Sayın Bakan, adımıza fidan dikmeyin. Siz, ormanlara sahip çıkın, ormanlara. Biz, kendi fidanımızı kendimiz dikeriz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA BİLİCİ (Van) - Siz kaç fidan diktiniz?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ben binlerce diktim. Sayın Bakan biliyor, biraz sonra söyler. Binlerce, milyonlarca fidan diktim, sedir tohumu attım. Onun için, laf attığınız kişinin geçmişini bilin.

MUSA ÇAM (İzmir) - Biraz da Atatürk Orman Çiftliğinden bahset Sayın Vekilim.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, şimdi, ben bu soruları sorduğumda, "Bunu niye verdiniz?" dediğimde, verdiği cevaba bakın Sayın Bakanın: "Biliyorsunuz, terör hadiseleri olabiliyor. Dolayısıyla güvenliği, AK PARTİ Genel Merkezini orada sıkı tutmamız lazım. Bundan tabii bir şey olmaz. Herhâlde siz de orada güvenlik alınmasını istersiniz." Biz de isteriz ama bu sizin göreviniz değil. Sizin göreviniz ormanları korumak. Orayı korumak İçişleri Bakanlığına düşüyor, Türk polisine düşüyor ve korur, koruyacağından da hiç şüphemiz yok.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yol da geçiyor. Yolu da alır bunlar.

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Otoparka kira veriyorlar mı?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, tabii, Sayın Bakan bunlarla uğraşırken, bakın, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin büyük tehdit olduğu, karbondioksit salınımının azaltılması için ülkelerin milyarlarca dolar yatırım yapması gereken bir dönemden geçiyoruz. Bizim her yıl 1 milyon 200 bin hektar genç ormanlarda bakımları yapmamız gerekiyor. Bunları yapacak ödeneği bütçeye koymamış ve bunları neyle yapacaksınız? Orman mühendisleriyle yapacaksınız.

Şimdi, Sayın Bakana buradan bir çağrıda bulunuyorum. Orman fakültesinden mezun olan binlerce orman mühendisi var, iş bekliyor. Karbondioksit salınımının azaltılması için en önemli karbon yutakları ormanlardır. Başka yerlere milyonlarca dolar yatırım yapana kadar, bu orman mühendislerini işlendirelim. Bu genç ormanların bakımlarında bu orman mühendislerimizden, genç beyinlerimizden, dinamiklerimizden yararlanalım.

Bakın, 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Orman Genel Müdürlüğünde ihdas edilen 900 adet mühendisin derhâl alımının yapılması gerekiyor ama bir sürü umut verdik bu genç ormancılara, yılın sonu geldi almadık. Sizden ricam, bu beklentiye cevap verin Sayın Bakan.

Yine, hepimiz biliyoruz ki -biraz önce söyledim- Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde bir çok geçici işçi çalışıyor Erzurum'undan Adana'sına kadar, Mersin'inden Trakya'sına kadar. Bu geçici işçilerimize kadroların bir an önce verilmesi gerekiyor. Eğer biz Kyoto Protokolü'ne tarafsak, ormanlar da en büyük karbon yutaklarıysa ve Kyoto Protokolü'ndeki şartlarımızı yerine getirmemiz açısından bu işçilerimizden yaz kış yararlanmamız lazım gerektiğini düşünüyorum. Bunların da kadro taleplerine cevap verilmesini istiyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.