| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 12.12.2011 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET GALİP ENSARİOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elli yılı aşkın süredir devam eden Türkiye'nin Avrupa Birliği serüveni Türkiye'nin en büyük çağdaşlaşma ve modernleşme projesi olarak kabul edilir. Gerçi Türkiye'nin Avrupa Birliğine olan ilgisi, Avrupa'ya olan ilgisi elli yılla da sınırlı değil. Beş yüzyıl boyunca Osmanlı İstanbul'u başkent yaparak Avrupa'dan yönetmiştir bu ülkeyi. Daha sonra, bu cumhuriyetin kurucu kadrosu cumhuriyeti kurarken Avrupa'dan esinlenerek, gerek rejimlerinden gerek o günkü moda akımlarından esinlenerek birçok şeyi ülkemize olduğu gibi taşımıştır. Mevcut, bugünkü yasalarımız da dâhil olmak üzere neredeyse birçok yasamız Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden olduğu gibi kabul edilip bizim yasalarımız olarak hayata geçmiştir. Diğer taraftan, rejimi kurarken ulus devlet gibi, üniter yapı gibi o günün moda akımlarından da faydalanılmıştır ve Atatürk muasır medeniyetler seviyesini işaret ederek bu Batılılaşmanın ve modernleşmenin önemini göstermiştir.
Daha sonra -iki dünya savaşı ve sayısız iç savaş yaşayan, birçok dilin konuşulduğu, birçok dinin, hatta Hıristiyanlığın neredeyse bütün mezheplerinin ve bu mezheplerin farklı yorumlarının çeşitli sorunlar yaşadığı bir kıtadan bahsediyoruz- İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın akil adamları ve cesur siyasetçileri bir araya gelerek Avrupa Birliği projesini hayata geçirdiler.
Şimdi, geçmişte Avrupa Birliğinin sorunlu dönemlerinden devraldığımız sıkıntıları bizler de yaşayıp bugünlere kadar getirdik ama Avrupa bu sıkıntılarını terk ettiği zaman, Avrupa bunun olumsuz sonuçlarını görüp çözdükten sonra, bizlerin Avrupa'dan aldığımız ve hâlâ korumakta ısrar ettiğimiz sakıncalarını, maalesef, kendini o günkü çağdaşlaşma ve kurucu kadroların sahibi görenler, değişimi, dönüşümü, Türkiye'deki bu Avrupa Birliği sürecini istemeyip daima engellemeye çalışmışlardır, statükonun ve mevcudu korumanın peşine düşmüşlerdir.
Şimdi, tabii ki, elli yıllık süresi içindeki çeşitli hükûmetler döneminde, hükûmetlere göre zaman zaman hız kazanılarak bu Avrupa Birliği süreci ilerletilmiş, zaman zaman da bazı hükûmetlerin yapısına göre de bu işten geri durulmuştur. Özellikle AK PARTİ Hükûmeti bir Bakanlık tahsis ederek ve bu Bakanlığın başına da başmüzakerecilik yapmış tecrübeli birini getirerek bu süreci alabildiğine hızlı bir şekilde yürütmeye çalışıyor. Tabii ki, birçok sorunları yaşıyoruz ve benzer sorunları yaşayan Avrupa Birliği kriterleriyle de bu sorunları çözebileceğimizi biliyoruz. Örneğin, Kopenhag Kriterleri'yle temel hak ve özgürlükleri, Venedik Kriterleri'yle siyasi parti kapatma meselemizi, Amsterdam Sözleşmesi'yle ayrımcılığı, Maastricht Kriterleri'yle bölgesel eşitsizliği ve yoksullukla mücadeleyi, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'yla insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasını, Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'yla da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesini çok rahat çözebiliriz ama az önce sayın konuşmacılardan biri, "Bu işe para harcamayın." gibi bir ifade kullandı, zannedersem BDP'li bir milletvekiliydi. Türkiye'nin bu işe ayırdığı para bu yıl itibarıyla 151 milyon liradır, eski parayla 151 katrilyon ama Avrupa'dan yedi yıl içinde alacağımız para ise 4 milyar avrodur. Yani biz buraya para harcamadığımız gibi, bu iyileşmeleri, çeşitli iyileşmeleri yapabilmek için Avrupa'dan çok ciddi kaynaklar kullanıyoruz ve bu kaynaklar sayesinde de Türkiye'nin ekonomisini, Türkiye'nin dış ilişkilerini, sanayi altyapısını ve insan kaynaklarını iyileştirmeye çalışıyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.