| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 12.12.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki yılda çoğu iktidar yandaşı olmayan kanallar olmak üzere 400 milyon lira ceza kesen; maç yayınlarında yasa dışı bahis reklamı yansıdı diye kimi kanallara milyonlarca lira ceza yağdırırken aynı reklamların, aynı şekilde ekrana yansıdığı, devleti de üstelik kumarı teşvik eder hâle düşüren TRT'yi bu cezalandırmadan muaf tutan; depremzedelerin feryadını duyurmayı bölünmez bütünlüğe aykırı sayıp da ekranını ülkeyi bölmeye azmetmiş teröristlere açan TRT'yi yine muaf tutarak partizanlığını arşa çıkaran RTÜK'ü konuşmak istiyordum aslında ama çok daha büyük bir meselemiz var. O yüzden, iki başlıkla çok kısa geçeceğim bu faslı.
Bir, "vatandaşa saygısızlık" diye yasaklamaya çalıştığınız sokak röportajları. Vatandaş saygısızlığa uğramasın istiyorsanız kadınların nasıl çocuk doğuracağından şehitleri cesetleştirmeye, teröristleri -haşa- peygamberleştirmeye girişen siyasileri yasaklamalısınız önce.
İki, manipülasyonla seçmen artıramazsınız, şunu artık anlamanız lazım: Toplum zulmü ekranda gördüğü için kızmıyor iktidara, zulme maruz kaldığı için kızıyor; yoksulluğu görmüyor, duymuyor, bizzat yaşıyor. İşte, dün 3 çocuk can verdi Pendik'te. Açlığı yaşıyor toplum, adaletsizliği yaşıyor ve bunların hiçbirisi siz ekran kararttınız diye yok olmuyor.
Değerli milletvekilleri, kaç kişi üzerine kafa yoruyor bilmiyorum, köklü spor kulüplerinin yöneticileri, sporcular, hakemler kumarbaz olmuşlar, şikeci olmuşlar. Neo-con medyasının yüzlerine -ki umarım doğru çıkmaz- isnat edilen suçlara bakıyorum: Uyuşturucu, fuhuş. Anne katili evlatlar izliyoruz, evlat katili anne babalar görüyoruz, yaşı dolmamış bebeklere tecavüz ediliyor. Bir gecede 78 insan öldü; sorumluluk alan yok, istifa yok, utanan yok, mahcubiyet duyan yok artık bu ülkede hiçbir şeyden. Cinayetlerin artması var, fitnenin zuhuru var, cehaletin artması var, zina var, neredeyse -çok üzülerek söylüyorum- Lût Kavmi'ne döneceğiz arkadaşlar. İlla Dâbbetü'l-arz'ı mı görmek lazım ikna olmak için? Bir yeryüzü kıyameti yaşıyoruz; çürüyoruz, yozlaşıyoruz, değersizleştikçe duyarsızlaşıyoruz. İşte, burnumuzun ucunda, 16 yaşındaki çocukların yaşadığı tacizi, eziyeti görmemişiz hiçbirimiz ya da bugün burada oluşan manzaralar, her defasında "münferit" denen suçların veballerinin toplamı bir sosyal çöküşe denk geliyor.
Bir ülke düşünün ki çocukların ve gençlerin korunmasını, insan onuruna saygıyı ve elbette Anayasa'yla korunan bütün hassasiyetleri tesisle görevli, denetleyici bir kurumu var. RTÜK, seçmen formatlamak için değil, aslında bunun için var ama ucu iktidara dokunmadığı müddetçe medyanın adalet duygusunu aşındırmasında, aileyi aşındırmasında, suça özendirmesinde hiç sakınca görmüyor; sonra hayret ediyoruz çocuk mafyalara! Rusya gördü, RTÜK görmüyor. Sosyolog Birmagambetova "Türk dizileri dünyayı zehirliyor." diye ilan etti çürümemizi bütün dünyaya. Denetlemek ümük sıkmak mıdır sadece? Bir tanecik etki analizi var mı mesela RTÜK'ün bütün bu yayınların sosyal sonuçlarına dair?
Bir ülke düşünün, Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu var, Atatürk Araştırma Merkezi var, Türk Tarih Kurumu var; şu kürsüde bile, bırakın sokağı, şu kürsüde Atatürk'e, cumhuriyete, Türk tarihine hakaret edilmeyen gün yok. Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi var ama en seyirlik şey küfür ve bayağılık ülkemizde ne yazık ki! Nereye dönsek ya hamlık ya kokuşmuşluk! Bizim bu erozyona kapılmayacak, bu depremde yıkılmayacak erdemli bir toplum inşa etmek mecburiyetimiz var ve bunu ancak müstakil bir Kültür Bakanlığı yapabilir. Zira, kültür turizmin yancısı değil, Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği şekliyle devlet hayatında, fikir hayatında, iktisat hayatında yapılabileceklerin toplamıdır. Bize yine Atatürk'ün deyişiyle bir Millî Terbiye Programı lazımdır ve bu bütçe böylesi bir yozlaşmayla mücadelede maalesef çok yetersizdir, mümkün değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)