GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:35
Tarih:12.12.2011

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hükûmetimizin 2012 bütçesiyle alakalı olarak Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye önemli bir süreçten geçti son dokuz sene içerisinde. Türkiye'de birçok şeyin tarihi değişti, kavramlar değişti, insana bakış tarzımız değişti. Bu minval üzere Türkiye'de sağlığa bakış açımız da elbette değişti.

Bütün bu dokuz yıl boyunca Sağlıkta Dönüşüm Programı'na büyük destek veren bütün milletvekillerimize teşekkür ederek konuşmama başlamak istiyorum. Sağlık çalışanlarımıza da büyük bir teşekkür borcumuz var. Milletimizin ihtiyaç duyduğu her yerde hizmete hazır olan fedakâr sağlık çalışanları, yaşadığımız son Van depreminde de olağanüstü gayret ve başarılarıyla bir kez daha insanımızın, vatandaşımızın gönlünü fethettiler. Yürüttüğümüz dönüşüm programının gerçek kahramanının bu sağlık ailesi olduğunu bir kere de yüce huzurunuzda tekrarlamak isterim.

Bu büyük dönüşüm programının ruhunu ve gereklerini sağlık çalışanlarımız içselleştirememiş olsalardı, biz bu büyük dönüşümü gerçekleştiremezdik. Bu sebeple, bütün sağlık çalışanlarına, fedakârlıkla bu hizmet bayrağını taşıyan sağlık yöneticilerine hem taşrada hem bakanlık merkezinde huzurunuzda şükranlarımı sunuyorum.

Elbette bu süreçte en büyük teşekkürü halkımız hak ediyor. Türk milleti kendisine sunulan hizmeti büyük bir kadirşinaslıkla değerlendirdi, her seçimde arkamızda durarak bize güç verdi. Bu sayede de bu büyük dönüşümü gerçekleştirmemiz mümkün oldu.

Kuşkusuz AK PARTİ hükûmetlerinden önce de özellikle Refik Saydam döneminde, Behçet Uz döneminde, 60'tan sonraki dönemde sosyalizasyonla yapılan çok hayırlı işler var ancak son çeyrek asırlık sağlık tarihimiz maalesef yapılmak istenen işler ve yapılamayan işlerle doluydu biz iktidara geldiğimiz zaman. Dolayısıyla önemli bir dönüşüm gerçekleştirmek gerekiyordu.

Peki, biz bu dönüşümü nasıl gerçekleştirdik? Bir defa herkes için sağlık prensibini esas alarak insanı burada meselenin özüne, odağına koymak suretiyle insan odaklı ahlaki anlayışımızla, AK PARTİ'nin her hizmete yansımış olan insan odaklı ahlaki anlayışıyla bu işleri bugüne kadar getirdik.

Tabii, dokuz sene öncesine geri dönüp çok detaylı olarak nerelerdeydik, doğrusu bunlara girmek istemiyorum çünkü vaktim sınırlı. Ancak vatandaşlarımızın bir ambulansa hastasını koyabilmek için cebinden para vermek zorunda kaldığı, köyünde ise onu bile bulamadığı, kızakla hastasını bir ilçeye indirmek zorunda kaldığı günler, ülkenin kırsalına ambulans hizmetlerinin verilmediği günler, bu ülkenin emekçilerine "Sen işçisin, şu hastaneye giremezsin.", bu ülkenin memuruna "Sen memursun, şu hastaneye gidemezsin." dendiği günler o günlerdi. Vatandaşın büyük bir kısmınca özel hastaneler, serbest eczaneler sadece uzaktan bakabildikleri, hizmet almayı hayal bile edemedikleri bir çile dönemini hatırlatıyordu. Doktorların yüzde 90'ının sistemden dolayı muayenehane çalıştırmak zorunda olduğu günlerdi onlar. Eğer hastaysanız ya da bir hasta yakınıysanız hastanızı alacaksınız, sırtınıza koyacaksınız, bir muayenehane merdivenlerinden eciş bücüş, üç kat, beş kat, yedi kat yukarıya çıkaracaksınız, orada para ödeyeceksiniz; ancak böyle hizmet alabilirdiniz. Başka türlü, önemli bir hastalık için, önemli bir ameliyat için değerli milletvekilleri, bu ülkede hizmet almak mümkün müydü?

Bugün performans sistemine karşı çıkanlar, bugün Tam Gün Yasası'na karşı çıkanlar bu gerçekleri unutmuşa benziyorlar. Şunu tartışabiliriz, bu yüce Mecliste de bunu tartışalım, başka ortamlarda da tartışalım: Evet, tam gün çalışma olsun, devletin doktoru devletin hastanesinde çalışırken, devletin üniversite hastanesinde çalışırken ayrıca muayenehanesi olmasın; bunda hemfikir olalım, ondan sonraki kısmını tartışabiliriz. Performansı nasıl dağıtacağız? Nasıl adaletli dağıtacağız? Ama bazı dostlar "Performans da olmasın, biz parayı peşinen verelim, herkes dilediğince çalışırsa da çalışmazsa da o parayı versin." diyorsa biz bunda da yokuz açık söyleyeyim.

AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) - Hayır hayır, "Özlük hakları verilsin." diyoruz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kim diyor öyle Sayın Bakan?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Çünkü değerli arkadaşlar, biz burada adaletli bir performans sistemiyle hekimlerin ve sağlık çalışanlarının, sağlık emekçilerinin haklarının kendilerine verildiği, vatandaşın da cebinden para harcamak zorunda kalmadığı, mağdur olmadığı bir sistem oluşturduk. Elbette bu sistemin eksik yönleri olabilir, elbette bu sistemin aksayan yönleri olabilir. Ama değerli milletvekilleri, muhalefet sıralarında oturan değerli milletvekili kardeşlerim unutmasınlar ki bu yeni sistem geçmiş dönemlerdeki zulüm döneminin kaldırılmasıyla ortaya kondu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Artık bu zulüm dönemi bir daha geriye de gelmeyecek, açık söyleyeyim. Bu zulüm döneminin bir kere daha geriye dönmesi de değerli milletvekilleri, asla ve asla mümkün görünmüyor.

Bakınız, şimdi burada, koruyucu sağlık hizmetlerine yeteri kadar kaynak ayırmadığımızdan ya da önem vermediğimizden bahsedildi. Değerli milletvekilleri, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın belki de en ziyade iftihar edilecek yanı, koruyucu sağlık hizmetlerine verdiğimiz önemdir.

Şimdi, elimde rakamlar var. Göreve geldiğimizde 928 milyon Türk lirası koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılırken, 2011'de 6 milyar 425 milyon Türk lirası koruyucu sağlık hizmetlerine para ayırmışız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Tedaviye ne kadar ayırdınız, ilaca ne kadar ayırdınız Sayın Bakan?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Dikkat ediniz, bunu reel olarak hesap ettiğiniz zaman, değerli arkadaşlar, 2002'ye kıyasla reel olarak ifade ettiğimiz zaman 3 misli daha fazla para ayırmışız. Tabii ki ancak bu paraları ayırırsanız, biraz önce söylediğim gibi, ahlaki anlamda odağına insanı koyduğunuz bir sistemde bu paralarla birlikte personeli, organizasyonu, yeni düzenlemeleri yaparsanız bugün ulaşılabilen sonuçlara ulaşabilirsiniz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sisteme parayı koydunuz Sayın Bakan, insanı değil!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, sistemde paranın olduğu günler vardı, evet. Sistemde insanların para vermeden diyaliz hizmeti alamadığı, sistemde insanların para vermeden organ nakli yaptıramadığı, sistemde insanların acile götürdüğü hastasını yoğun bakıma yatırmak için para vermeden hastasını hastanenin kapısından içeri sokamadığı günler vardı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sizde mi öyle yaptınız hekimken?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Ama bugün AK PARTİ İktidarıyla geldiğimiz nokta şudur: Ben buradan, yüce Meclisin huzurunda değerli vatandaşlarımızı da bütçe görüşmeleri sebebiyle bir kere daha bilgilendirmek istiyorum.

Değerli vatandaşlarım, Türkiye'nin neresinde olursanız olun, metropol kentlerde ya da başka bir yerde, acil bir hastanız olduğu zaman, yoğun bakımlık bir hastanız olduğu zaman hastanızı hangi hastaneye götürürseniz götürün sizden bir para talep edilmez, ister bir üniversite hastanesi ister kamuya ait, Sağlık Bakanlığına ait olan bir hastane isterse özel sektöre ait bir hastane olsun. Dikkat ediniz, burada özel sektörün bir mecburiyeti var, Türkiye'de özel sektör olarak hastanecilik yapıyorsanız kapınıza gelen ya da getirilen acil hastayı almak, bu hastaya hizmet vermek zorundasınız.

Şimdi, bazı milletvekilleri birtakım beyanatlar veriyorlar kamuoyuna. Neyle alakalı? Alınan katkı paylarıyla alakalı.

Değerli milletvekilleri, katkı payları diye bugün bir bardak suda fırtına koparılmaya çalışılan rakamlar 10 liranın altında, 2 lira, 3 lira, 5 lira diye tartıştığımız rakamlardır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kaldırın o zaman, kaldırın gitsin, Sayın Bakan!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Bakın, 100 liradan, 500 liradan, 10 bin liradan bahsetmiyoruz, insaf kardeşim ya, insaf! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Milyonlarca insandan alıyorsunuz bu parayı, kaldırın gitsin, yiğitseniz kaldırın!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Toplam ne kadar efendim, onu söyleyin!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Burada 112 Acil hizmetlerinin yetersizliğinden bahsetme talihsizliğinde bile bulunuldu.

Değerli milletvekilleri, 618 ambulansla aldığımız sistemde bugün 2.782 ambulans var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - İçinde doktor var mı, onu söyleyin Sayın Bakan!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - 350 bin kişi taşınmış görevi devraldığımızda, yılda ambulanslarla 350 bin kişi taşınmış. Bu sene ambulanslarla 2 milyon 700 bin kişi taşımışız. Herhâlde bu 2 milyon 700 bin kişiyi doktorlar taşıdı, paramedikler taşıdı, acil tıp teknisyenleri ve onlarla birlikte şoförlerimiz taşıdı.

Değerli kardeşlerim, şundan bahsedildi: Performans daha çok hastaya bakmaya zorluyor.

Değerli milletvekilleri, yaptığımız araştırmalar şunu gösteriyor: Performans sistemi getirilmeden önce Türkiye'de bir hekimin hastasına ayırdığı ortalama zaman 4,5 dakikaydı, bu zaman şu anda 9 dakikaya çıkmış durumdadır. Hem muayene edilen vatandaş sayısında 3 misli artış var, 2,5 misli artış var hem vatandaşa ayrılan zamanda 2 misli artış var. Evet, biz biliyoruz, bu zamanlar da yetmez, vatandaşa ayırdığımız bu zamanı da daha fazla artırmamız lazım, vatandaşa daha fazla zaman ayırmamız lazım ama yine bundan yakınanlar, Türkiye'de yıllarca doktor sayısının artırılmasına karşı çıktılar. Bu Meclis kürsüsü dokuz sene içerisinde nelere şahit oldu. Dokuz sene içerisinde muhalefet partilerinden buraya çıkıp ısrarla "Türkiye'de doktor sayısı yeterlidir. Neden tıp fakültelerinde öğrenci sayısını artırmaya çalışıyorsunuz?" dediler.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kaliteli eğitimden bahsedildi. "Yeterli" diyen kimse olmadı bugüne kadar, kaliteli tıp eğitiminin verilmesinden bahsedildi.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Hatta "Öğrenci sayısını azaltın." diyenler bile oldu.

Değerli milletvekilleri, muhalefet kürsülerinden söz atan milletvekilleri seslerinin millet tarafından oradan laf atıldığında duyulmadığını bilmiyorlar. Ama onlar, o gür sesleriyle bütün seçim dönemlerde, 2002 seçimlerinde, 2007 seçimlerinde, 2011 seçimlerinde vatandaşın karşısına çıktılar, şikâyet ettiler, bizi vatandaşa şikâyet ettiler, kendilerince, kendi bakış açılarından haklılıklarını anlatmaya çalıştılar ama arkamızdaki halk desteği yüzde 34'ten yüzde 47'ye, 47'den 49'a, bugün anketlerde de yüzde 50'nin üstüne çıkmış durumda. İşte onun için ben kadirşinas milletimize huzurunuzda bir kere daha şükranlarımı arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakan, sayının üstünlüğü insanları hikmet sahibi yapmaz!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!"

Türkiye İstatistik Enstitüsünün yaptığı anketlerde Türkiye'de sağlıktan memnuniyet oranı 2003 yılında yüzde 39,5 idi. Bu oran şimdi yüzde 73'e çıkmış durumda.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sağlık çalışanları ne diyor bu işe?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Yüksek bir çıta. Biz bu çıtayı yüksekte tutmak ve vatandaşımızın memnuniyetini daha da artırmak için önümüzdeki dönemde de, yüce Meclisimizin takdir ettiği bütçeyle hayırlı hizmetlerimize AK PARTİ olarak devam edeceğiz.

Saygıdeğer milletvekilleri, bakınız, elimde, yanımda uluslararası kaynaklar var. Buraya gazetelerle, 2 bin, 3 bin satan gazetelerle çıkan milletvekilleri oluyor bazen. "British Medical Journal" diye dünyanın en seçkin, en değerli tıp dergilerinden birindeki başlığı size okuyorum: "Türkiye sağlık sistemi: Geri kalmışlıktan liderliğe" Evet, bunu AK PARTİ olarak biz söylemiyoruz. Bakınız, OECD çalışması, 2008'de OECD'nin yayınladığı bir rapor; bu rapor Türkiye'deki sağlık sisteminin bütün ülkelere çok şey öğretebileceğinden ve Türkiye'deki mali durumun, sağlığın mali durumunun mükemmel biçimde işlediğinden, vatandaşları koruyucu özelliğinden bahsetmektedir. Buna benzer birçok uluslararası rapordan bahsedebiliriz.

Değerli milletvekilleri, bugün insanlar acaba ceplerinden daha mı fazla para harcıyor? Bakınız, ilaç ve tedavi masraflarını kendi ceplerinden karşılayanların oranı 2003 yılında yüzde 32 iken, 2010 yılında yüzde 11,7'ye düşmüştür.

ALİ ÖZ (Mersin) - 21,8!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) -  Değerli milletvekilleri, 1999 yılında? Burada bu kürsüden konuşurken kendi dönemlerini unutanlar var, dört sene boyunca kamuda çalışıp, sağlık sektöründe çalışıp daha sonra o dönemi belli rakamlarla bırakarak ayrılanlar var şimdi? Bu rakamlar insanın hatırına getirildiğinde insanı utandırabilir.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Onların hesabını vermeye hazırız Sayın Bakan!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) -  Bakınız, 1999 yılında cepten yapılan sağlık harcamaları bütün yapılan sağlık harcamalarının yüzde 29'unu oluşturuyor, tekrar ifade ediyorum. 1999 yılında toplam sağlık harcamaları içinde cepten yapılanların oranı yüzde 29'unu oluşturuyor. 2008 yılında -daha 2011'in sonuçları çıkmadı, orada daha da azaldığını göreceğiz- yüzde 17'ye düşmüş durumda. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İyi saatte olsunlardan haber alanlara şimdi haber veriyorum: Ankara'da bugüne kadar şebeke suyunda hiçbir kere arsenik seviyesi normal değerler olarak kabul edilen 10 mikrogram/litre normal değerin üstüne çıkmamıştır, değerler 1,8 ile 2,5 mikrogramın arasında değişmektedir. Evet bir dönemde İzmir'in suyunda önemli ölçüde arsenik vardı, İzmir Belediyesinin yanlış politikaları sonucunda. Ancak Hükûmet olarak İzmir'in suyuna verdiğimiz katkılarla bu problem de ortadan büyük ölçüde kalkmış durumdadır.

Şimdi, değerli milletvekilleri, zamanımız çok olmadığı için bir iki rakamla da konuşmamı inşallah tamamlayacağım. Yıllardan 1998 -bu 1998'i neden zikrettiğimi muhalefetten çok iyi bilen arkadaşlar var- Türkiye'de kayıtlı tifo vakası 30.264 -kayıt sistemlerinin de çok arızalı olduğunu biliyoruz o yıllarda, biz kayıtın kendisini söyleyelim- yıl 2011, kayıtlı tifo vakası 26; sıtma vakası 1998'de 36.842, sıtma vakası 2011'de sıfır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bebek ölümleri 1998 yılında binde 43; 2011 yılında binde 9; anne ölümleri 1998 yılında yüz binde 70; 2011'de yüz binde 14,5.

Belki siz kürsüde konuşurken cambazlık yapabilirsiniz, illüzyon da yapabilirsiniz ama rakamlar gerçeği söyler, doğruyu söyler ve gerçek, yüzünüze çarpılır, söylediklerinizden utanırsınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, ülkemizin sağlığına, insanımızın sağlığına hizmet etmeye doymayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - AK PARTİ hükûmetleri olarak bizim en büyük? Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Yok öyle, yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakanım, hiç yakışıyor mu "Cambaz" demek size?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - AK PARTİ hükûmetleri olarak milletimiz bize dua etsin, milletimiz bizim arkamızda dursun; bu bize yeter.

AHMET YENİ (Samsun) - Size demedi ki niye rahatsız oldunuz?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bana diyemez zaten, diyemez de; Bakana yakışmıyor "Cambaz" lafı.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.