| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 09.12.2025 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, Adalet Bakanlığının bütçesinin nesini konuşalım bilmiyorum. "Niye?" diyeceksiniz. Şimdi, bütün kamuoyu yoklamalarında halkımızın en fazla dertlendiği ikinci konu adalet hâline gelmiş; birincisi ekonomi, ikincisi adalet. Yargıya güven cumhuriyet tarihinin en dip noktasında, yüzde 20'ler bile değil. Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıktı, başka bir devlete dönüştü ve bunun başında Adalet Bakanı olarak siz varsınız.
Şimdi, gerçekten, yargının bu kadar çok diplerde dolaştığı, adaletin olmadığı başka bir döneme, en azından ben, yani kırk yıllık bir dönemde rastlamadım. "Niye?" diyeceksiniz? Bakın, sıkıyönetim dönemlerini biliyorum, o dönemi biliyorum, darbeden sonra böyle değildi. Olağanüstü hâl dönemini biliyorum, yargı gerçekten böyle değildi. On beş yıl Diyarbakır ve bölgede olağanüstü hâl vardı, Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı ama kapısını çalacağımız, gideceğimiz hâkim ve savcılar vardı. Başsavcının odasına gittiğimiz zaman hiç olmazsa ayağa kalkardı, karşılardı, kapıya kadar da uğurladı. Ama şimdi, hep söylüyorum, işkence iddiasını bir savcıya iletemeyen, savcının kâtibine iletemeyen bir siyasal ortam var, bir yargı ortamı var Türkiye'de ve bunun sorumlusu da kusura bakmayın, sizsiniz.
Bakın, bütün endekslerde; hukuk devleti, özgürlük, ifade özgürlüğü, bütün endekslerde Türkiye tarihinin en kötü durumunda. Bu nedenle, cezaevlerinde bu kadar çok insan var, 428 bin insan var. Bu nedenle, her gün hepimize en çok gelen talep af ve infazla ilgili düzenlemeler. Neden? Ya adam öldürmüş adam, yüzde yüz kanıt var, "Ben suç işlemedim." diyor. "Niye?" diyoruz? "Adil yargılanmadım, yargı bağımsız değil." diyor. Bakın, yüzde yüz suç işlemiş insan bile adil yargılanmadığına inanıyor bu düzen içerisinde, yargının bağımsız ve tarafsız olmadığına inanıyor. Sizin döneminizde yargıyla ilgili bütün kurumlar çürüdü maalesef. Bakın, eğer bir mahkeme bu anayasal düzen içerisinde "Anayasa Mahkemesi kararına ben uymuyorum." diyorsa, bunun yargı bağımsızlığıyla, hâkimlerin takdir hakkıyla ilgisi yok; bu, doğrudan doğruya anayasal düzene karşı suç, TCK'da tarif edilen suç, anayasal düzene karşı suç sadece tankla, topla, darbe girişimiyle olmaz ki. Eğer bir yargıç kanundan aldığı yetkiye dayanarak bir "Anayasa Mahkemesi kararına ben uymuyorum." diyorsa eğer bunu herhangi bir takdir yetkisiyle izah edemezsiniz ve siz buna sessiz kalamazsınız Sayın Bakan, kalamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer kalırsanız onay vermiş olursunuz. Dolayısıyla bakın böyle bir Anayasasız düzenle sizin döneminizde maalesef karşı karşıyayız. Bir de ne? Gerçekten, bakın, bu düzen içerisinde yani otokrasiye yaklaşmış bu düzen içerisinde bu iktidarı seçimle değiştirecek güç ana muhalefet partisi, Türkiye'nin 1'inci partisi CHP, bunu 31 Martta gösterdi. Şimdi, siz hem diyorsunuz ki "Seçim olsun hem de sonuç değişmesin." Ne yapabilirsiniz bunun için? Bir taraftan yargıyı kullanarak ana muhalefet partisine kurumsal baskılar, yargısal baskılar ama diğer taraftan da onun yerel aktörlerine, Cumhurbaşkanı adayına, yerelden Türkiye'ye armağan etmiş olduğu Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar gibi önemli aktörlere baskı yapacaksınız, alacaksınız içeriye iddianameyle. (CHP sıralarından alkışlar) Bunun amacı ne; bakın, bunun amacı ne? Bunu seçimden üç ay önce yapamazsınız, dört ay önce yapamazsınız, ne zaman yaparsınız? İki yıl, üç önce başlarsınız, adım adım gidersiniz. Bunu yapıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Sandıkla da seçimle de sonuç değişmesin." Bunun yol haritasını yapıyorsunuz ve şimdi de bunun başında Adalet Bakanı olarak siz varsınız maalesef. Bunların, bakın bunların tümü bu düzene, Türkiye'nin barışına maalesef hizmet etmiyor, maalesef etmiyor.
Bir süreçten geçiyoruz, en fazla direnci yargıdan görüyoruz; bakın, direnci yargıdan görüyoruz. Yargı tutumuyla Türkiye'nin bu sürecine hizmet etmektense tam karşısında duruyor, tam karşısında. Eğer karşısında durmazsa bugün Selahattin Demirtaş da hapiste olmazdı, Figen Yüksekdağ da hapiste olmazdı, Osman Kavala da hapiste olmazdı, Can Atalay da olmazdı. Çok, çok yakın bir zamanda Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen Tayfun Kahraman da hapiste olmazdı. Bunları niye söylüyorum? Siz bunlara izin verdiğiniz sürece Anayasa Mahkemesi kararlarına, AİHM kararlarına uymadığınız sürece kimse Türkiye'de hukuk devleti olduğuna inanmaz, inandıramazsınız ve siz de Bakanlıkta inandırıcı olamazsınız, olamazsınız maalesef.
Çok teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)