| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 03.12.2025 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Aralık Dünya, Engelliler Günü bir farkındalık günüdür, bir mücadele günüdür, bir hak arama günüdür. Tüm engellilerin bu mücadelesini destekliyoruz.
Evet, engelliler haklarını istiyorlar, yardım istemiyorlar. Onları yaşamdan dışlayan, eve mahkûm eden ve sonra da bir muhtaçlık hikâyesi üzerinden "sosyal yardım" adı altında aslında yoksulluğa mahkûm eden bir anlayışa karşı engelliler haklarını istiyorlar. Türkiye'de nüfusun neredeyse yüzde 13'ü engelli. Nüfusun yüzde 13'ü engelli olmasına karşılık, bugün bütçeye baksanız ya da kamu kaynaklarının dağılımına baksanız bu grubu, engellileri dikkate alan bir hak paylaşımının olmadığını görürsünüz. İşte, buna karşı mücadele ediyorlar; eğitim hakkı için, sağlık hakkı için, kamusal hizmetlerden yararlanabilmek için, siyasi katılım için... Bakın, bu da önemli çünkü engellilerin siyasette sözü de yok. İşte bu nedenle DEM PARTİ olarak bir engelliler manifestosu hazırladık ve bu manifesto çerçevesinde bu hak mücadelesinin ortaklaşması, sağlamcı ideolojiye karşı engellilerle birlikte eşit yurttaşlık temelinde çözümlerin üretilmesini talep ediyoruz. Çağrımızı buradan bütün partilere, bütün kamuoyuna yapıyoruz: Gelin, hep birlikte bu sağlamcı ideolojiye karşı engellilerin yanında olalım, birlikte mücadele edelim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelliler deyince, tabii, cezaevindeki engellilere de değinmemiz gerekiyor. Nasıl ki sokakta, yaşamın içinde engelli yurttaşların yaşamı zorsa cezaevinde bu zorluk 2'ye, 3'e, 5'e katlanıyor. Gerçekten, cezaevindeki engellilerin durumu hiç de iç açıcı değil. Kaldı ki, cezaevinde diğer mahpusların durumu da birçok zorluğu barındırıyor. Cezaevinde işkenceler, hak ihlalleri... Fakat cezaevindeki engelli yurttaşların karşı karşıya kaldığı sorunlar, inanın, çok ciddi sorunlar. Bu konuda herhangi bir önlem alınmıyor mu? Hayır. Bu konuda herhangi bir çözüm var mı? Hayır. Nasıl ki hasta tutsaklara yönelik hâlâ bir adım atılamamışsa... Kaldı ki, on birinci yargı paketi geliyor. Bu çerçevede şunu da hatırlatmak isterim: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok iyi hatırlayacaksınız, onuncu yargı paketi geçtikten sonra iktidar partisi döndü, topluma bir söz verdi, dedi ki: "Bu yargı paketinde yapamadığımız, bu yargı paketinin içine yerleştiremediğimiz infazda eşitsizlik meselesinin çözümü ve de ayrımcılık uygulamalarının sonlanmasını on birinci yargı paketinde yapacağız." Şimdi, Komisyondaki yargı paketine bakıyoruz, infazla eşitsizlik devam ediyor, ayrımcılık devam ediyor. Dolayısıyla verilen söz tutulmamıştır. Buradan henüz komisyon aşamasındaki bu yargı paketinin bu anlamda hemen düzeltilmesini talep ediyoruz. Hasta tutsakları, infazda eşitsizlikleri, gözlem idare kurullarının yapmış olduğu suçları ortadan kaldıracak ve tabii ki siyasi mahpusları da kapsayacak düzenlemeler bir an önce gündeme alınmalıdır. Cezaevleriyle ilgili meselelerin çözümü öncelikli meselelerimizden biri olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; otuz bir yıl önce Özgür Ülke gazetesi 3 Aralık 94'te bombalandı. Ersin Yıldız yaşamını yitirdi, 23 gazeteci yaralandı. Şimdi, geriye doğru baktığımızda yaşadığımız onlarca yıl boyunca yaşamını yitirmiş olan Kürt meselesinin demokratik çözümünün ihmal edilmesinden, yok sayılmasından kaynaklı çok acılar yaşandı. Gazete ertesi gün şu manşetle çıktı: Bu ateş sizi de yakar. Onlarca yıl boyunca bu ateş hepimizi yaktı. İşte, engelli yurttaşlarımızdan bahsediyoruz. Bu çatışmalardan dolayı onlarca yurttaşımız, binlerce yurttaşımız bugün engelli olarak yaşamını sürdürüyor ve ülkenin içine sürüklendiği durumu görüyoruz. Şimdi, tüm bu ateşi söndürebilmek için gerçekten önemli bir dönemdeyiz. Bunun kıymetini hep birlikte anlamak zorundayız. Hâlâ geçmişin yaşanmış acıları üzerinden sözü kurmak, hâlâ çözüme kapıları kapatmak siyaset değildir. Siyaset artık ayrımcılığı, nefret söylemini dışlayan hepimizin ortak geleceği üzerinden bir sözün kurulmasıyla bugün yol alacaktır, bunu başarabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun devam edin.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Muhalefetiyle, iktidarıyla artık gündemimiz bu olmalı. Bakın, "Bu olmalı." diyoruz ama otuz bir yıl önce gazeteler bombalanırken hâlâ bugün gazeteciler cezaevinde, hâlâ bugün, bu sabah Toplumsal Özgürlük Partili 5 kişi ev baskınlarıyla evlerinden alınıyorlar, hâlâ şafak operasyonları devam ediyor. Yani zihniyet kendisini dayatmaya, o eski, köhne zihniyet bazen dilde, bazen de bu tür icraatlarda kendisini dayatmaya devam ediyor.
Yine, dün Eğitim Bakanını protesto etti diye gençler, Türkiye İşçi Partili gençler gözaltına alındılar. Ya, bu Eğitim Bakanını protesto etmemek suç olmalı, protesto etmek değil çünkü bu Eğitim Bakanı protesto edilmeyi hak ediyor. Bu Eğitim Bakanı, Bakan da değil zaten çünkü bunu idrak etmiyor, nerede olduğunun farkında değil, hangi Bakanlığı yönettiğinin farkında değil. Gençler protesto etti diye, maalesef, gözaltına alınıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, evet, Sayın Doktor Erhan Çetinkaya'dan bahsetmek istiyorum. Sayın Doktor Erhan Çetinkaya TÜİK Başkanıdır, sürekli suç işlemektedir. Evet, sadece algı yönetmiyor, sadece manipülasyon yapmıyor; âdeta bir suç bağımlısı, her ay düzenli olarak suç işlemeye devam ediyor, her ay emekçilerin, emeklilerin yüzde 2 hakkını gasbediyor. Bu suç bağımlısı arkadaş tek başına da işlemiyor, organize bir suç örgütü olmuşlar; Merkez Bankası Başkanı, Hazine ve Maliye Bakanı ve kendisi, bu üçlü troyka her ay düzenli olarak emekçilerin ve emeklilerin hakkını gasbediyor ve marifeti şu: Enflasyonu açıkladı "0,87." dedi yani yüzde 1'in altına düşmüş aylık enflasyon.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Oysa, bağımsız bütün araştırma kuruluşları aylık enflasyonun yüzde 2'nin üzerinde, yüzde 3 civarında olduğunu gösterirken biz böyle bir gaspla, hak gasbıyla karşı karşıyız. Neden? Yıl sonu hedefini tutturmak için. Enflasyon böyle düşürülmez; bu suçtur, bu bir gasptır. Bakın, buradan söylüyorum, bunlar mizah olsun diye söylediğim sözler değil, açıkça savcılara suç duyurusunda bulunuyorum. Evet, Erhan Çetinkaya hakkında harekete geçmeleri lazım, delil ortada. Ama bu arkadaş başka bir suç daha işliyor, Anayasa suçu işliyor: Haziran 22'den itibaren madde fiyat listelerini açıklamıyor. Mahkemeye gidildi, idare mahkemesi karar verdi, kesinleşti karar; buna rağmen Anayasa suçu işliyor ve bu listeyi açıklamıyor. Niye açıklamıyor, biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın, lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İşte, enflasyon üzerinde sürdürdükleri enflasyonu düşürme politikaları bu olduğu için açıklayamıyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.