| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 02.12.2025 |
HAYDAR ALTINTAŞ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu hafta Büyük Millet Meclisinin temel gündemi vergi, oturuyoruz vergi, kalkıyoruz vergi. Evet, vergi bir devlet için ihtiyaçtır ve para kazanan her vatandaş vergi vermekle mükelleftir ancak biz Türkiye'de vergi alırken maalesef... Devlet vergi alırken de gelirleri dağıtırken de adaletsiz davranmayı kendine prensip edinmiştir. Harcamalar yapılırken hesap verilmiyor, Türkiye vergi gelirlerinin yüzde 80'ini 5 ilden topluyor; bu illerin içerisinde İzmir de 4'üncü sırada yer alıyor ama İzmir vergi verirken yatırım alamaz noktadadır. O sebeple İzmir'in yıllardan beri biriken sorunları bir türlü çözülemiyor. Bu vesileyle İzmir'in su krizini, çöp yönetimindeki aksaklıkları, körfezin her geçen gün artan kirliliğini, kronikleşen trafik yükünü, deprem riskini ve yaz aylarında ciğerlerimizi yakan orman yangınlarını dile getirmek istiyorum. Bu sorunların her biri kapsamlı bir planlama, güçlü bir koordinasyon ve merkezi yönetim ile yerel yönetim arasında sağlıklı bir iş birliğini gerektiriyor ancak maalesef iktidarın uzun süredir izlediği siyasi tutum, İzmir'e destek olmak bir yana âdeta kenti cezalandırma üzerine kuruludur. Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki ayrışma derinleştikçe faturayı da bu şehirde yaşayan insanların partili partisiz hepsi çekmektedir. İzmir'in kaynakları budanıyor, bakanlıkların onay süreçleri yavaşlatılıyor, bazı projeler bilerek bekletiliyor, böylece iktidar İzmir'in iradesine ders verme siyaseti güdüyor. Ama burada altını çizmek istiyorum ki İzmir'e ceza vermeye çalışırken aslında kimi cezalandırdığınıza dikkatlice bakmak gerekirse bu kent son yerel seçimlerde 1 milyon 250 bin oyunu CHP'li adaya, 1 milyon oyu da AKP'li adaya vermiştir. İzmir'de bu rakamlara bakıldığında, İzmir'i cezalandırdığını düşünenler aslında kendi seçmenini de cezalandırıyorlar. Bu şehir siyasi tercihler için cezalandırılacak bir şehir değildir. Bu şehir Türkiye'nin yüz akıdır. Demokrasiye inancın, özgür iradenin, çağdaş yaşamın simgesidir. Bir siyasi partiye oy vermedi diye bir kenti görmezden gelmek, bir yönetim anlayışının değil siyasal öfkenin, siyasi kaprisin ürünüdür. Bu yaklaşım Türkiye'nin mahalli idare seçimleri geleneğine ve yüz yılı aşkın yerel demokrasi birikimimize de zarar veriyor. Yerel yönetimleri rakip değil, düşman gibi görürsek bu zihniyet ülkemizin idari yapısını zehirlemekte, güçler ayrılığını, demokratik dengeyi ve vatandaşın tercih hakkını aşındırmaktadır. Burada iktidar sıralarına açık bir hatırlatma yapmak istiyorum:
(Uğultular)
HAYDAR ALTINTAŞ (Devamla) - Arkadaşlar, dinlemek istemiyorsanız kesebilirim konuşmayı.
İktidar olmanız bütün seçimleri kazanacağınız anlamına gelmez. Tam tersine kaybettiğiniz şehirlerde vatandaşın kararına saygı duymak zorundasınız. Demokrasi sadece kazandığınız yerde değil, kaybettiğiniz sınırlar içerisinde de uygulanır. İzmir'in su sorununu çözmek için yatırımların önünü açmak gerekir. Körfezin temizlenmesi için bakanlıklar ile belediyenin birlikte çalışması gerekir. Çöp, trafik, deprem hazırlığı gibi meseleler ortak akıl gerektirir. Orman yangınlarıyla mücadele ise ancak koordinasyonla başarıya ulaşır. Ama siz seçilmiş belediyeleri dışlayarak, cezalandırarak, yetki gasbına kalkışarak herhangi bir sorunu çözemezsiniz. İzmir, bu ülkenin önemli bir ekonomik, kültürel, sosyal merkezidir, İzmir'in güçlenmesi Türkiye'nin güçlenmesidir. Bu nedenle, buradan çağrımı yineliyorum, duyanlara, duymayanlara, konuşanlara, konuşmayanlara herkese yineliyorum. Peki, parti farkı gözetmeden tüm şehirlerimize eşit davranılmalı, yerel yönetimler siyasetin düşmanı değil, devletin asli paydaşı olarak görülmelidir. Türkiye'nin ihtiyacı cezalandırıcı değil, kapsayıcı, katılımcı, demokratik bir yerel yönetim anlayışıdır. Elbette ki belediyeler de kendilerine teslim edilen kaynakları rasyonel bir şekilde harcamalı, akıllı yerlere yatırmalıdır.
Sözlerime son verirken İzmir'in iradesine saygı duyulmasını, kentlerimizin siyasi değil, hizmet odağıyla yönetilmesini bir kez daha talep ediyorum çünkü biz ne dersek diyelim gerçek son sözü yine millet söyleyecek ve millet iradesinin üzerinde hiçbir güç olmayacaktır. Kentlerimizi cezalandırarak büyüyen hiçbir iktidar bu ülkede uzun süre ayakta kalamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HAYDAR ALTINTAŞ (Devamla) - Halka sırtını dönen, millete eşit hizmet götürmeyen bir yönetim er ya da geç kendi gölgesine yenilecektir. İzmir'in iradesine saygı duyulmasını, bu kentin enerjisinin, potansiyelinin siyasi hesaplara kurban edilmemesini istiyoruz. Biz, İzmir'i savunurken aslında Türkiye'nin demokratik birikimini savunuyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İyi geceler diliyorum. (CHP, İYİ Parti, YENİ YOL sıralarından alkışlar)