GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:23
Tarih:02.12.2025

SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sevgili arkadaşlar, herkese tekrar merhaba.

Ben, geçen gün burada, bu TÜİK'in verilerine göre bir harita yayınlanmıştı, bir dakikalık süre içerisinde bunu dile getirmeye çalıştım ama dramımı anlatamadım. Yine "bölücülük" dediler, yine "Kürt coğrafyası" dediler. Ben yine -nasıl bakarsanız bakın- evet, Kürt coğrafyasında TÜİK verilerine göre, bakın, Türkiye'nin en yoksul 16 ilinden bahsediyor. Bu yoksul iller sadece bugünün sorunu değil, bu yoksul iller cumhuriyetin kuruluşundan ta bugüne kadar hep böyle geliyor yani burada yoksulluğun sınırı hep Kürtlerin yaşadığı coğrafyada çizilmiş, öyle geliyor. Ne oluyor? Mesela, 1963 yılında, 1967 yılında Sanayi Bakanlığının açıklamaları var; şu 16 il aynen o gün de Türkiye'nin en yoksul illeri sayıyorlar; o günden bugüne kadar hiçbir şey değişmiyor. O dönem, yıllar önce bu raporları düzenleyenler diyorlar ki: "Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki o iller arasında biri çıkıyor, biri iniyor." Doğrudur, mesela, ben hem Muş'ta vekillik yaptım, hem Ağrı'da. En son sıralarda, Muş 80'inci olur, Ağrı 81 olur; Ağrı 80 olur, Muş 81'inci il olur çünkü hep böyle oldu.

Şimdi, bakın, bu gördüğünüz haritanın birçok versiyonu var: Yoksulluk haritası var, gelişmemişlik haritası var, kişi başına düşen millî gelir haritası var, sağlık sorunları var -biraz önce burada dile getirmiştim- işsizlik sorunu var, göç sorunu var. Bu harita işte böyle bir kader olarak hep önümüze koyuldu. Yüz yıldır böyle yapıldı. Sonra ne dediler? Dediler ki: "Ya, işte, PKK hep buna engel oldu." Bak, ben diyorum ki PKK olmadan da hep yoksulduk, öyle PKK'ye falan sığınarak olacak işler değil, yüz yıldır bilinçli bir şekilde oluyor. Bakın, İstanbul Sanayi Odasının bir açıklaması var. Ne diyor? 500 sanayi kuruluşunun, fabrikaların ismini sayıyor. Bunlardan sadece iki tane Kürt coğrafyası var, biri Batman'da biri Siirt'te ama diğer illere bakıyorsunuz, Antep'te 20'ye yakın fabrika var; Urfa'da yok, Muş'ta yok, Bitlis'te yok, Bingöl'de yok, Malatya'da yok, Şırnak'ta yok, Hakkâri'de yok. Bakın, bütün bölgede iki fabrikanın dışında hiç fabrika olmadı. Şimdi, bu çok tesadüflerin sonucu falan değil. Bakın, o tarihlerde size söyleyeyim, o dönemin siyah raporları var. O raporları düzenleyenlerden Kürt illerini kapsayan umumi müfettişlik görevlerinde bulunan, daha sonra Millî Eğitim Bakanı ve Milletvekili olan Abidin Özmen tarafından devletin en üst kesimlerine gizli ibaresiyle 1935 yılında yazılan dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın takdiriyle siyah rapor: "Kürt nüfusu kontrol altına alınmalıdır. Kürt nüfusu göçe zorlanmalıdır. Kürt nüfusu asimile edilmelidir. Kürtlerden memur olmamalıdır. Kürtlerin yaşadığı yerlerin isimleri değiştirilmelidir. Onlara başka bir hukuk uygulanmalıdır." Sonrası Mehmet Barlas bir gün diyor ki: Çetin Altan'ın anılarını anlatıyor; Çetin Altan, Şükrü Saraçoğlu ve Necmettin Sadak arasından -Necmettin Sadak Akşam gazetesinin sahiplerinden- Necmettin Sadak diyor ki: "Kürt coğrafyasında bir şeyler yapmak lazım." Sonra Şükrü Saraçoğlu onu alıyor "Gel otur." diyor. "İleride ne olacağı belli olmayan bir yere yatırım yapmamalıyız." İşte, ayrımcısınız, sizin beyninizdeki bu. Hep o topraklarda "İleride ne olacak?" kuşkusu ve endişesi tam yüz yıldır devam ediyor emin olun. O korkularınızı yenin, bize haksız politikalar uygulamayın. Bakın, hayatın her alanında biraz önce sağlıkla ilgili verdiğim o verilerin hepsi doğru. İşte, ayrımcı politikalar bu!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Bakın, Ağrı en soğuk iklim coğrafyamızdan bir kent ve en çok doğal gaz tüketen, Muş en çok doğal gazı tüketen iller ama bunlar Samsun'dan, bunlar Bursa'dan doğal gazı daha fazla bir fiyatla tüketiyorlar ve en çok da onlar tüketiyorlar ve orada vergi dilimi İstanbul'daki bir holdingin vergi dilimi neyse Ağrılı küçük esnaf da bunu yapıyor. Şimdi, bir taraftan doğal gazda bu felaket varken diğer bir taraftan da o elektrik kurumları koca koca direkler dikmişler, o direklerin başında sayaçlar var, kimse oraya çıkıp göremiyor. Geliyor büyük faturalar; ayda 3 milyon, 4 milyon liralık faturalar geliyor ve kimse de bunun hesabını soramıyor. İşte, ayrımcı politikalar dediğimiz bu. Ödediğimiz paranın nereye gittiğini bilmediğimiz bir coğrafyanın evlatlarıyız.

Teşekkür ediyorum.

Sağ olun.