| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 02.12.2025 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün grup toplantımızı Roman vatandaşlarımız ziyaret ettiler. Evet, bizleri onurlandırdılar ama biliyorsunuz, bu toprakların kadim halkı olan Romanlar bu topraklarda en fazla ayrımcılığa uğrayan halktır. Evet ciddi bir ayrımcılıkla, hukuksuzlukla, eşitsizlikle karşı karşıyalar. Mekânsal dışlanmadan eğitim meselesine kadar, istihdamdan erken yaşta evliliğe kadar, çocuk işçiliğine kadar birçok toplumsal yaşam alanında bir dışlanmayla, ayrımcılığa uğramayla karşı karşıyalar. Roman vatandaşların bu sorunlarını gidermek aslında bu Meclisin en önemli sorumluluklarından biridir. Tıpkı tüm ayrımcılığa karşı yapmamız gerekenler olduğu gibi bu konuda da artık Roman vatandaşların taleplerini duymalı, onların sorunlarını gidermek için gereğini yapmak zorundayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, önemli bir utancı yaşıyoruz. Gerçekten insanın vicdanını sızlatan bir olay. Biliyorsunuz, Ukrayna-Rusya savaşı var, Rusya'nın işgal ettiği bölgelerden Türkiye'ye gelmiş savaş mağduru çocuklar vardı. Bu çocukların sayısı 510. Bu girişim bizzat Cumhurbaşkanının eşi Sayın Emine Erdoğan'ın ve Ukrayna Cumhurbaşkanının eşinin girişimleriyle söz konusu oldu. Türkiye'ye getirildiler, Antalya'da gidip bir otele yerleştirildiler. Neden otele yerleştirildiler anlamak mümkün değil ama mesele orada bitmedi; bu çocukların içinden 2 kız çocuğu cinsel istismara uğradı. Çocuklar Ukrayna'ya geri gönderildi olay örtbas edilsin diye, maalesef çocuklar hamileydi ve doğurdular ve istismar sadece bu 2 çocukla sınırlı değil; oradaki çocukların birçoğu istismara uğramış, çalıştırılmış, zorla çalıştırılmış, çok ciddi sorunlar var ve bu konuda maalesef Bakanlık sessiz. Hâlbuki bir an önce denetlemeliydi ve bu çocukların güvenliğini sağlamalıydı. Çocukların güvenliğinin olmadığı bir yerde istismar böyle saklanır ve devam eder. Tabii, biz bu olayları aslında, Suriye Savaşı'ndan da biliyoruz. Suriye Savaşı sırasında IŞİD saldırılarından ve zulmünden kaçıp gelen çocukların akıbeti, özellikle Ezidi Kürt çocuklarının akıbeti konusunda da bu ülke açıkçası fazlasıyla deneyimli. Biliyorsunuz, koruma altında olan çocukların bir kısmı bu ülkede saklanan IŞİD'lilerin evinde bulundu ve kurtarıldı. Dolayısıyla Türkiye bu konuda aslında üzerine düşeni yapmıyor. Çocuklar konusunda ortaya koymuş olduğu bu vahim tablo bir an önce düzeltilmelidir. Bakanlık bir an önce bu konuda üzerine düşen sorumluluğun gereğini yapmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii "çocuk" deyince o denli fazla sorun var ki o denli fazla aslında çocukları ilgilendiren mesele var ki burada sıklıkla dile getiriyoruz. İşte, istismara uğrayan çocuklar, çocuk işçiler, cezaevindeki çocuklar, eğitimde eğitim hakkından yoksun kalan çocuklar, eğitimde olup aç yatan çocuklar; saymakla bitmiyor fakat bu meselelerin çözümü için bir şey yapılıyor mu? Hayır. Özellikle cezaevindeki çocukların durumu gerçekten vahimdir. Orada çocuklar çok ciddi anlamda şiddete, baskıya maruz kalmaktadırlar. Diğer taraftan anneleri içeride olduğu için anneleriyle beraber âdeta onlarca cezalandırılan çocuklar vardır. Bu konular bir türlü gündeme gelmiyor, bu konularda bir iyileşme maalesef yapılmıyor.
Tabii, çocuklar deyince çocuk işçiliği meselesini de burada sıklıkla dile getiriyoruz, diyoruz ki: Bu çocuk işçiliği sonlanmalıdır, çocuk işçiliği bitmek zorundadır. Çocukların yeri eğitimdir, okuldur, dolayısıyla çocukların çalışması kabul edilemez. Biz sanki hiç bunları dile getirmemişiz gibi Bakanlık âdeta bizim burada dile getirdiğimiz hiçbir şeyi duymuyor, ne yapıyor? MESEM güzellemesine devam ediyor. Hâlbuki bu MESEM projeleri âdeta çocuk işçiliğini teşvik eden ve çocukları eğitim hakkından yoksun bırakan, çocukları köleleştiren bir proje. Bunu defalarca dile getirdik, Sayın Bakan gitmiş, Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi'ne katılmış, bir de orada MESEM güzellemesi, MESEM reklamı yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Bu MESEM dediğimiz olayın sonlanması gerekiyor. Her şeyden önce çocuk işçiliğinin sonlanabilmesi için zaten 4+4+4 dediğimiz sistem başlı başına bir felaket, bir de bu mesleki eğitimle bu iş daha da vahim bir hâl aldı ve bu konuda son söyleyeceğim şey şu: Bundan iki hafta önce bu konuda konuşurken "Bu yıl içinde çocuk işçilerin kaç tanesi katledildi?" demiştim, 81'di. İki hafta sonra şimdi yeniden bu konuya değiniyorum. Katledilen çocuk sayısı 85'e çıkmış yani haftada ortalama 2 çocuk çalıştığı yerde ölüyor. En son Batman Gercüş'te Kırkat köyünde 9 yaşındaki İsa Şimşek tarlada çalışırken traktör altında kaldı. 9 yaşındaki çocuğun tarlada ne işi var, neden okulda değil? İşte, bunun sorusunun yanıtı verilemediği sürece, bu sorunlara çözüm üretilmediği sürece biz burada maalesef yitirdiğimiz çocukları konuşmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Çocuklara yönelik bu sorunlar neden çözülemiyor?" diyoruz, öbür tarafta büyüme rakamları açıklanıyor. Türkiye büyüyor, çocuklar ölüyor; Türkiye büyüyor, yoksulluk büyüyor; Türkiye büyüyor, işsizlik büyüyor. Bu nasıl büyümedir anlamakta zorluk çekiyoruz. Üçüncü çeyrekte Türkiye 3,7 büyümüş, TÜİK marifetiyle olsa gerek, yarın da TÜİK'in enflasyon marifetini dinleyeceğiz. Neden diyeceksiniz? Sanayi Üretim Endeksi'ne bakıyoruz, düşüyor; kapasite kullanım oranına bakıyoruz, düşüyor. Tarımda yüzde 13 küçülme var ki bu küçülmenin yaratacağı tahribat o denli büyük ki açlık, gıda enflasyonu, gıda yoksunluğu gibi meselelerin altında yatan neden budur, tarıma olan yaklaşımdır ama "Türkiye büyümüş..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başkan, son dakikayı veriyorum, sekizinci dakika.
Buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ya, yalancının mumu bile yatsıya kadar yanar, bu TÜİK'in yalanları son bulmuyor.
Teşekkür ederim.