GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:23
Tarih:02.12.2025

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin dört bir yanında yayınlanan kulaklık haritaları alarm veriyor. Bu tablo suyumuzun hızla tükendiğini, topraklarımızın verimsizleştiğini, tarım ve hayvancılığın çöküş tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ülkemizde iklim değişikliğinin etkileri su döngüsünü bozuyor. Yağışlar düzensizleşiyor, yer altı suları kuruyor, baraj dolulukları düşüyor. Özellikle tarım ve hayvancılığın bel kemiğini oluşturduğu Afyonkarahisar'da bu tablo gelecek nesiller için de alarm veriyor. Türkiye kulaklık gerçeğiyle yüzleşirken dünya bu meseleyi çoktan hayatta kalma stratejisi seviyesinde ele almış durumda. Bazı ülkeler coğrafi şartları bizden çok daha zor olmasına rağmen bu krizi yönetmeyi başardı. Suudi Arabistan çölün ortasında olmasına rağmen şehirlerini susuz bırakmıyor çünkü yıllar önce deniz suyu arıtma yatırımlarını stratejik öncelik ilan etti. Bugün içme suyunun büyük kısmı denizden geliyor. Tarımın önemli bölümünü başka ülkelere taşıyarak suyu koruyorlar. Yağmur yağmasa bile sistem işliyor. Avustralya 2000-2010 arasında yüzyılın kulaklığını yaşadı ama ders çıkardı. Vatandaşlar ve çiftçiler için kota sistemine geçti. Atık suyu geri kazanıp ikinci kez kullanabilir hâle getirdi. Dev baraj ve su geri dönüşüm projeleri kurdu. Singapur su fakiri bir ülke, doğal su kaynağı neredeyse yok ama bütün bir ülkeyi yağmur suyu toplama sistemleri üzerine kurdu. Artık suyun yüzde 100'ünü arıtarak yeniden kullanıyor, deniz suyunu arıtarak şehri ayakta tutuyor. Peki, Türkiye? Türkiye hâlâ suyu 20'nci yüzyılın yöntemleriyle yönetiyor. 21'inci yüzyılın kuraklık koşullarını karşılayacak kapsamlı bir su yönetimi reformu yok. Dünya bunu bilimle aşarken biz hâlâ günü kurtarmaya çalışıyoruz. Afyon özelinde ise tablo şöyle: Yağışlar azaldı, yer altı suları çekiliyor, tarlalar susuzluktan çatlıyor. Çiftçi tarlasını sulamak istiyor ama her defasında elektrik parasını nasıl ödeyeceğini düşünüyor.

Sulama maliyeti, ürün maliyetinin önüne geçti. Çiftçi artık tarlasını değil, faturalarını düşünüyor. Hayvancılıkta tablo çok daha ağır. Meralar kurudu, hayvanın önüne getirilecek ot kalmadı. Yem fiyatları katlandı, üretici bir çuval yemi bile borçla alıyor. Damlar kapanıyor, hayvanlar kesime gidiyor, üretim hızla düşüyor. Kontrolsüz ithalat piyasayı altüst etti. Yerli üretici rekabet edemiyor. Üstüne bir de şap gibi hastalıkların yayılmasıyla insanlar tedirgin. Veteriner hizmetleri ve denetim mekanizmaları yetersiz.

Su giderse tarım biter, tarım biterse hayvancılık çöker, hayvancılık çökerse o sofraya koyacak lokma kalmaz. Bu zinciri kopartırsak hepimiz kaybederiz. Ben Afyon için, Türkiye için, çocuklarımızın geleceği için suyun, toprağın yanında durmayı seçiyor ve bu Meclisi de aynı sorumluluğa davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Afyon bugün sadece susuzlukla, üretim krizleriyle değil, kamu gücünün nasıl kullanıldığına dair ciddi bir güven sorunu ve skandal bir iddiayla karşı karşıyadır. Şimdi sizlere Afyonkarahisar'ın Çay ilçesi Akkonak köyünde yaşanan bu iddiayı aktarmak istiyorum. Devlet Su İşlerinin toplulaştırma kararından hemen önce mera sınırına bitişik 15 parça ve toplam 313 bin metrekare özel tarım arazisinin satın alındığı ve bu toplulaştırma sonucunda tek parsel hâline getirildiği konuşuluyor. İddialara göre bu işlemde Et ve Süt Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Mücahid Taylan yine başrolde. Bölge halkı açıkça söylüyor, toplulaştırma yıllar önce planlanmıştı ve araziler bu bilgiyle önceden toplandı. Yani bir kamu görevlisinin konumunu kullanarak kendisine özel alan oluşturduğu şüphesi ağır basıyor.

Soruyorum: Bu süreç, Mücahid Taylan'ın görev alanıyla açıklanabilecek bir kamu hizmeti midir, yoksa görevin arkasına saklanarak yürütülen bir kişisel arazi mühendisliği midir? Bu işin üzerine gideceğim, bu iddiaların aydınlatılması için sonuna kadar takipçisi olacağım. Kimsenin milletin toprağı üzerinden ayrıcalık elde etmesine izin vermeyeceğim. Tabii, her zaman söylediğimiz gibi, iddiaların doğru olması hâlinde diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)