GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:22
Tarih:26.11.2025

HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Sayın Başkan, kıymetli vekiller; bugün görüşmekte olduğumuz bu torba yasa teklifi iktidarın "Vergi adaletini güçlendireceğiz." söylemiyle Meclise sunulmuş olsa da gerçekten Türkiye'de devasa vergi adaletsizliğini daha da derinleştirecek bir düzenlemeler paketidir. Başka bir ifadeyle, Türkiye'de vergi rejiminin hangi sınıfın lehine, hangisinin ise aleyhine kurulduğunu yeniden teyit eden bir siyasal tercihler bütünüdür.

Bu kanun teklifinin 5'inci maddesiyle, 2014 yılında yapılan düzenleme sonrasında büyük şehirlerde il özel idare yerine kurulan yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarının adlarına kayıtlı ve tescilli taşıtlar il özel idarelerinde olduğu gibi motorlu taşıtlar vergisinden istisna tutulmaktadırlar. Bu noktada tam olarak sorulması gereken soru şu: Neden şimdi? YİKOB düzenlemesi üzerinden on bir yıl geçmiştir ancak yapılan bu madde düzenlemesiyle YİKOB'ları motorlu taşıtlar vergisinden on bir yıl sonra istisna tutmak istiyorsunuz. Bugün topluma her alanda yüklediğiniz vergilerin çeperi genişletilirken hlihazırda bu toplumun vergileriyle finanse edilen YİKOB benzeri başkanlıkların, kurumların, müdürlüklerin vergi ayrıcalıklarıyla donatılmasının asıl gerekçesi nedir? Zaten YİKOB için kamu kurumları tarafından yeterli bütçe ayrılmıyor mu? Anayasa'nın 10'uncu maddesi gereğince kamu kurumları arasında eşitlik ilkesinin göz önünde bulundurulması gerekirken YİKOB için tanımlanan bu istisna hâli, kurumlar arası eşitsizliği de büyütmektedir. O hâlde, belediyelerin araçlarını da tıpkı YİKOB'lar gibi motorlu taşıtlar vergisinden muaf tutalım. Hâlihazırda YİKOB'ların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik'e baktığımızda, zaten geniş bir alanda faaliyet sürdürmektedir ancak nedense Başkanlığın faaliyetleri hakkında kamuoyuna sağlıklı, şeffaf ve düzenli bir bilgi verilmiyor. Belediyelerin yapması gereken yatırımı yapmadığı yahut hizmeti yerine getirmediği durumlar için teşekkül ettirilen YİKOB'ların şimdiye değin neleri gerçekleştirdiği, neyi başardığı soruları hâlen cevapsız kalmış durumdadır. Biliyoruz ki YİKOB'lar siyasi iktidarın özellikle seçimlerde kaybettiği büyük şehirlerin mali kaynaklarını yönetme hakkını korumak amacıyla geliştirdiği mekanizmalardan biridir. Maalesef, siyasilerin toplum hizmetinde ana belirleyici rol üstlendiği bu ortamda hizmet algısı bir sorumluluk değil, daha çok bir seçim yatırımı, bir parti propaganda aracına dönüşmektedir. YİKOB'lar da bunun bürokratik aygıtıdır. Ne kadar manidardır ki "yerel yönetimleri güçlendirme" adı altında ortaya konulan bu kurum, yerel yönetimleri güçlendirmek adına herhangi bir işleve sahip değildir. Oysa yerel yönetimleri güçlendirmek için yapılması gereken ademimerkeziyetçi bir anlayışı hâkim kılmak, yerelin kendi sorunlarına kendisinin, kendi kaynaklarıyla çözümler üretebileceği bir anlayışın hâkim kılınmasıdır. "Yerel yönetimleri güçlendirmek" demek, aynı zamanda demokrasiyi temelden güçlendirmek anlamına da gelecektir. Ancak görüyoruz ki siyasi iktidarın, pratikleriyle, merkezden bütün kontrolü sağlamaya yönelik ısrarı merkeze bağımlı, kendi kararlarını veremeyen, güçsüzleştirilmiş bir yerel yönetimler anlayışını da ortaya çıkarmaktadır. Türkiye'de merkeziyetçi sistem anlayışı birçok sorunun temel kaynağı olmasına rağmen, hâlâ merkez ve merkezin etrafında kurulan güç dengeleri üzerinden imtiyazlar yaratmak derin bir çelişkiyi de doğurmaktadır. Açıktır ki birinci yüzyılda demokrasi, adalet ve özgürlüklerden uzak, katı merkeziyetçi bir şekilde inşa edilen cumhuriyetin panzehiri ve demokratik cumhuriyetin kurucu zemini yerel demokrasidir. Yerel demokrasi, her yerelin kendi özgünlüklerini esas alarak halka rağmen değil halkla beraber yönetmenin temel mimarisidir. Yerel demokrasi her türlü iktidarcı biçime ve merkeziyetçi dayatmaya karşı toplumu koruyan ve farklılıkların eşit düzlemde katılımını sağlayan önemli bir fikirdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

HÜSEYİN OLAN (Devamla) - Tamam Başkanım, sağ olun.

Ve yine yerel demokrasi Türkiye'nin yönetim mimarisinin demokratikleşmesi için gerçekçi olabilecek tek alternatiftir. Sadece yerellerde yaşanan sorunların değil, aynı zamanda merkeziyetçilikten kaynaklanan sorunların çözümünün de birinci anahtarıdır diyerek Genel Kurulu selamlıyorum.