GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:22
Tarih:26.11.2025

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada görüşmekte olduğumuz teklifle, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120'nci maddesinde değişiklik yapılmakta ve daha önce kaldırılmış olan 4'üncü geçici vergi dönemi yeniden yürürlüğe sokulmak istenmektedir. Mevcut sistemde, gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı yılın ilk dokuz ayı için üçer aylık dönemler hâlinde geçici vergi ödemektedir. Bu teklifle birlikte, kazançların üç, altı, dokuz ve on iki aylık dönemler itibarıyla tespit edilmesi ve 4'üncü bir geçici vergi beyannamesinin tekrar alınması hedeflenmektedir ancak burada artık lafı fazla dolandırmaya gerek yoktur. Bu düzenlemenin asıl amacı, ne üretimi desteklemek ne kayıt dışılığı azaltmak ne de vergi adaletini sağlamaktır. Bu düzenlemenin açık ve net bir amacı vardır, mükelleflerden parayı peşin almak yani devlet bütçedeki açıklarını kapatabilmek için, esnafı, KOBİ'leri ve serbest meslek erbabını kendi kasası için bir finansman kaynağı olarak görmektedir. Zaten yüksek faizle boğuşan, krediye ulaşmakta zorlanan işletmeler şimdi bir de devlete peşin vergi vermeyle zorlanmaktadır. Bu yaklaşım sosyal devlet anlayışıyla da adil vergi politikasıyla da bağdaşmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, hepimiz çok iyi hatırlıyoruz, bu uygulama daha iki yıl önce 14 Ekim 2021 tarihli 7338 sayılı Kanun'un 10'uncu maddesiyle kaldırılmıştır. Gerekçesi son derece açıktı: Meslek mensuplarının ağır iş yükü, mükelleflerin artan maliyetleri ve sistemin gereksiz şekilde bürokrasi üretmesi. Aradan henüz iki yıl bile geçmeden aynı uygulamanın hiçbir yapısal sorun çözülmeden yeniden Meclise getirilmesi iktidarın vergi politikalarında ne kadar tutarsız ve günübirlik davrandığını açıkça göstermektedir. Bir yandan "vergi reformu" deniliyor, diğer yandan kaldırılan uygulamalar geri getiriliyor; bir yandan "Kayıt dışılıkla mücadele ediyoruz." deniliyor, diğer yandan küçük işletmelerin yükü daha da artırılıyor; Bu bir çelişkidir, bu bir yöntem zaafıdır. Tarafımıza ulaştırılan etki analizinde bu düzenlemenin 2026 yılı itibarıyla yaklaşık 2 milyar TL tutarında ek damga vergisi geliri doğuracağı belirtilmektedir. Yani görüyoruz ki iktidar bu düzenlemeye sadece "Ne kadar gelir sağlar?" penceresinden bakmıştır. Oysa mesele bütçe birkaç milyar lira daha koymak değil, esnafın, muhasebecinin, serbest meslek erbabının yaşayacağı ekonomik ve sosyal yıkımı görmezden gelmemektedir. Bütçe açığını kapatmak için mükellefin gelecekte kazanacağı paraya bugünden el koymak, kamu maliyesi açısından kısa vadeli bir rahatlama sağlayabilir ama uzun vadede ekonomiye büyük zarar verir.

Bu düzenleme aynı zamanda muhasebe maliyetlerini de ciddi biçimde artıracaktır. Mali müşavirlik hizmet bedelleri artacak, beyan yükü sıklaşacak, bürokrasi katlanacaktır. Zaten artan kira, enerji, personel, SGK ve finansman maliyetleri altında ayakta durmaya çalışan küçük işletmeler için bu ilave yük artık taşınamaz hâle gelmiştir. Nakit akışı bozulan işletme acaba ne yapacaktır? Ya küçülecek ya personel çıkaracak ya da daha vahimi kayıt dışına yönelecektir.

Ayrıca bu düzenleme vergide öngörülebilirlik, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine açıkça aykırıdır. Vergi sistemi güven vermezse mükellef devlete güvenmez. Mükellef devlete güvenmezse gönüllü vergi uyumu da olmaz. Sürekli değişen vergi uygulamaları yüzünden bugün esnafımız önünü göremez, yatırım planı yapamaz, nakit dengesini kuramaz durumdadır.

Değerli milletvekilleri, vergi devletin vatandaşla kurduğu en hassas ilişkidir. Bu ilişki baskıyla, dayatmayla "Parayı önce alırım, sonra bakarız." anlayışıyla maalesef yönetilemez. Vergi sistemi adil, öngörülebilir ve üretimi teşvik edici olmak zorundadır. Bugün önümüze gelen bu teklif ise açıkça üretimi değil tahsilatı önceleyen bir zihniyetin ürünüdür. Bu zihniyet esnafı, KOBİ'yi, serbest meslek erbabını her geçen gün biraz daha yalnız ve çaresiz bırakmaktadır.

Biz buradan açıkça uyarıyoruz: Vergi yükü sadece sabit gelirlinin, esnafın, küçük işletmenin sırtına bindirilemez. Kamu maliyesindeki sorunların bedeli her zaman aynı kesimlere ödetilemez. Devlet vatandaştan erken vergi tahsil ederek değil, israfı önleyerek, kamu harcamalarında şeffaflığı sağlayarak, adil vergilendirme yaparak ayakta kalır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)