GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:22
Tarih:26.11.2025

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bugün karşımıza getirilen teklifle Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120'nci maddesinde yeniden değişiklik yapılmak isteniyor. Ne yapılıyor biliyor musunuz? Daha iki yıl önce, evet, sadece iki yıl önce 7338 sayılı Kanun'la kaldırılan dördüncü geçici vergi dönemi şimdi hiçbir makul açıklama olmaksızın yeniden getiriliyor. Bu, ülkenin vergi sistemini çocuk oyuncağına çevirdiğinizin fotoğrafıdır. İki yılda 2 kez aynı düzenlemeyi değiştirerek mükelleflerin de meslek mensuplarının da aklıyla alay ediyorsunuz. Hukuki belirlilik nerede, vergide öngörülebilirlik nerede? Bugün mükellefler için zaten yeterince ağır olan geçici vergi yükümlülüğünü üç, altı, dokuz aylık dönemlere ilaveten 12'nci ayı da kapsayacak şekilde genişletiyorsunuz. Bütçeye gelir lazım diye meslek mensuplarını cezalandırmak, serbest meslek erbabını boş yere yeni bir bürokrasiye mahkûm etmek, küçük işletmeleri kayıt dışına itmek sizin için sorun değil anlaşılan çünkü sizin gözünüzde mükellef sadece kasayı doldurmak için var. Meslek mensupları yıllardır bu yükün ağırlığını anlatıyor. Bu nasıl bir tutarsızlık, nasıl bir yönetim anlayışı? Vergi sistemi sürekli yamalanarak yönetilemez, günü kurtarma mantığıyla bu ülkenin mali düzeni inşa edilemez. Israr ederseniz küçük işletmeyi yorar, serbest meslek erbabını ezer, kayıt dışılığı tetikler, muhasebe maliyetlerini de artırırsınız ama daha kötüsü, devlet ile vatandaş arasındaki güveni zedelersiniz. Bu nedenle bu düzenleme yanlış, gerekçesiz ve gereksizdir. Bütçeyi doldurmak için mükellefi sıkboğaz eden anlayış bu ülkenin ekonomik sorunlarını da çözemez, zaten çözemediği de gün gibi ortada.

Topladığınız vergilerin nerelere harcandığını irdeleyecek olan kamu denetçiliği mekanizması bu ülkede sadece kâğıt üzerinde olan bir denetim sistemini ifade ediyor; uygulamada ise tam anlamıyla bir hayal kırıklığı, işlevsizlikle karşı karşıya. Kamu Denetçiliği Kurumunun yasal tanımına bakarsanız idarenin her türlü eylem ve işlemini insan haklarına, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönünden denetlemekle görevli olduğunu görürsünüz. Ne güzel değil mi? Fakat gerçekte ne oluyor? Bu kurumların elinden denetim yetkisi alınmış, yetki kırpılmış, raporlar görmezden gelinmiş, susturulmuş ve etkisizleştirilmiş. Örnek mi? Mesela, en başta Sayıştay raporları görmezden geliniyor. Bakın, Sayıştay 2023 yılı raporlarında sadece Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında tam 18 milyar TL'lik usulsüzlük tespit edildi; 18 milyar. Ama ne oldu? Ne bir savcılık soruşturması ne bir idari yaptırım gündeme geldi. Rapor Meclise geldi, iktidar blokunun malum oylarıyla "Bilgiye alındı." denildi ve rafa kaldırıldı. Oysa Sayıştay denetimi anayasal bir zorunluluktur ama Sayıştayın denetleyemediği alanlar nedense her geçen yıl artıyor. Mesela, Varlık Fonu denetlenmiyor, savunma harcamalarının çok önemli bir bölümü gizli, mesela, TOKİ, TCDD, kamu-özel iş birliği projelerinde de maalesef yalnızca şekli incelemeler yapılıyor, içerik neredeyse sıfır. Buradaki harcamalar bu vergi kanunuyla toplanan paralar değil mi? Neden doğru dürüst denetlenmiyor? Mesela, yalancı TÜİK'in açıkladığı düşük oranlardan vergi sistemimiz zarar görmüyor mu? Bugün kamu denetimi, kamu yararının değil ne yazık ki sadece iktidarın bekasının hizmetindedir. Bugün kamu kurumları, halkın kurumu olmaktan çıkıp ne yazık ki bir partinin arka bahçesine dönüşmüş olması orada toplanan vergilerin heba olup gitmesi demektir.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Tamamlayayım...

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Ne yapmalı? Sayıştayın yetkileri genişletilmeli, tüm kamu kaynakları denetime açılmalıdır, Kamu Denetçiliği Kurumuna bağlayıcı karar alma yetkisi verilmeli, TÜİK ve benzeri kurumlar bağımsızlaştırılmalı, yöneticileri Mecliste denetime tabi olmalıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde güçlü ve bağımsız vergi denetim komisyonları oluşturulmalıdır. Özetle, bu teklif geri çekilmeli, vergi sistemi günlük ihtiyaçlara göre değil, sürdürülebilirlik, öngörülebilirlik ilkeleriyle yeniden yapılanmalıdır. Vatandaşı sürekli yolunacak kaz gören anlayışınızdan da Allah aşkına artık vazgeçin.

Heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)