| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 25.11.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA NEJLA DEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama bundan altmış beş yıl önce bir diktatörlüğe karşı direndikleri için katledilen Mirabal kardeşleri anarak başlamak istiyorum. Evet, erkek egemen sistemin rahatsız olduğu, mücadeleci kadınların listesi uzundur. Bu sistem Miraballardan rahatsızdı, Sakine Cansızlardan, Fidan Doğanlardan, Leyla Şaylemezlerden, Pakize, Seve, Fatma'nın zerre taviz vermeyen cesaretinden rahatsızdı ve biliyoruz ki aynı sistem bugün de kadınların özgürlük iddiasından "..."(*) yarattığı sarsıcı etkiden ve yeni toplum tahayyülünden rahatsız olmaya devam ediyor. Bu vesileyle, Leyla Güven, Figen Yüksekdağ, Ayşe Gökkan, Zeynep Ölbeci şahsında tüm kadın tutsakları sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanlığın ilk ve en büyük sorunu kadının köleleştirilmesiyle başlayan karşı devrimdir. Bugün Türkiye'de yaşadığımız şiddet gerçekliği ise bin yıllık; bu bin yıllık gericiliğin modern politik biçimidir. Bakınız, Rojin Kabaiş'in, Gülistan Doku'nun, İpek Er'in akıbeti hâlâ karanlıkta ve bu karanlığın sebebi çok açık: Devlet erkek şiddetiyle yüzleşmek yerine onu meşrulaştırıyor. İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkılması kadınlara yönelik şiddetin devlet eliyle normalleştirilmesinin en açık göstergelerinden biridir. Ancak gelinen aşamada iktidar, şiddeti hâlâ "Aile zayıflıyor." diyerek tartışıyor. Koruma kararları kâğıt üzerinde, güvenli alanlar yetersiz, faillere verilen iyi hâl indirimi ise bir adalet komedisine dönüşmüş durumda. Peki, Hükûmet ilan ettiği Aile Yılı politikasıyla ne yapıyor? Kadınları eve kapatıyor, şiddeti görünmez kılıyor, eşitliği yok sayıyor. Oysa raporlar gösteriyor ki kadınlar en çok aile içinde öldürülüyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şiddetin kökeninde binlerce yıldır süren erkek egemen ideoloji vardır. Militarizm, erkekliği kutsayarak şiddeti meşrulaştırıyor, kolluk güçlerinin işlediği suçları cezasız bırakıyor. Bu ideoloji aynı zamanda doğaya saldırıp toplumsallığı yok ediyor. Kadını yoksulluğa mahkûm ederek sermayenin ucuz iş gücüne dönüştürülmesine, sömürgeleştirilmesine sebep oluyor ve biliyoruz ki şiddetin kaynağı olan çatışma politikaları sürdükçe kadınlar evde, iş yerinde, sokakta hedef olmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
NEJLA DEMİR (Devamla) - Diyalog ve çözüm kanallarının açıldığı bir süreç sadece siyasal sorunların değil, kadına yönelik şiddetin de kökünden sarsılması anlamına geliyor. 27 Şubatta Sayın Abdullah Öcalan'ın yaptığı barış ve demokratik toplum çağrısı da aynı zamanda kadınların özgürlüğüne, toplumsal barışa ve kadınların eşit yaşadığı demokratik bir topluma yapılan bir çağrıdır. Bu yüzden bu çağrıya yanıt olmak başta bu Meclis olmak üzere hepimizin en önemli tarihsel ve toplumsal sorumluluğudur. Biz kadınlar bu sorumluluk bilinciyle 25 Kasımı "..."(*) devriminin ruhu ve etkisiyle karşılıyoruz. Bu vesileyle, bütün kadınları özgürlüğe yürümeye, kadın rönesansını yaşamsallaştırmaya çağırıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)