GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:20
Tarih:20.11.2025

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Muhterem milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi Uludağ Alan Başkanlığına çok geniş, hatta sınırsız yetkiler tanımaktadır. Bu maddeyle Uludağ üzerindeki mülkiyet, kullanım ve tasarruf hakları büyük ölçüde Başkanlık yetkisine devrediliyor. Kısacası, Uludağ'ın doğası, suyu, ormanı, taşı, toprağı bir kişinin imzasına, bir bürokratik yapının keyfine bırakılıyor. Oysa Anayasa Mahkemesi 5 Kasım 2024 tarihli kararında açıkça ne demişti? "Uludağ alanındaki tabiat varlıkları, sit alanları ile bunlar üzerindeki yapılar üzerinde tasarrufta bulunma imkânı veren kurallar, kişilerin mülkiyet hakkını doğrudan etkiler." ve devamında da "Bu düzenlemeler Cumhurbaşkanı kararnamesiyle değil ancak kanunla yapılabilir." diyerek hukuki sınırı çizmişti. Ama şimdi görüyoruz ki Anayasa Mahkemesinin özüne dair uyarısı yine hiçe sayılıyor. Evet, bu kez şeklen kanunla getiriliyor ama içerik aynı, zihniyet aynı, yaklaşım aynı, Anayasa'ya karşı resmen hile ve hülle yapılıyor. Bu teklif, yargı kararlarını dolanarak Uludağ'ın geleceğini bürokratik bir tek merkeze emanet ediyor. Üstelik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na atıf yapılıyor ama o kanunda Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü diye bir kurum yok. Hangi görevlerin devredileceği, hangi yetkinin kimde olacağı belirsiz. Bu belirsizlik, idari keyfiyetin kapısını sonuna kadar açıyor.

Değerli milletvekilleri, Uludağ sadece bir da değildir, Uludağ, Bursa ve çevresindeki illerin, kısacası bütün bir Marmara Bölgesi'nin akciğeridir, Bursa'nın su deposudur. Ne var ki bugün Bursa susuzluktan kırılıyor. Oysaki Evliya Çelebi ne diyordu Seyahatname'de? "Velhasıl Bursa sudan ibaret." şimdiden susuzluktan ibaret. Uzunca bir süre kısıntıya gidildi, musluklardan günde tam on iki saat su akmadı, kuruyan barajlar alarm verdi, hâlen de veriyor. Doğal kaynaklarımızı hoyratça tükettik, yer altı sularını kuruttuk, derelerimizi, pınarlarımızı Kerbelâ'ya döndürdük ve şimdi aynı yanlışları Uludağ'da yapma hazırlığı içerisindeyiz. Uludağ'ın eteklerinden doğan pınarlar, Nilüfer'i Deliçay'ı, Gökedere'yi, Nilüfer Barajı'nı besliyor. Yani Bursa'nın her bir damla içme suyu Uludağ'ın kalbinden doğuyor, Bursa'nın bağrına akıyor. Eğer siz bu alanı tek bir Başkanlık yapısına yani denetimsiz bir idari merkeze bırakırsanız, Uludağ'ın sadece ağaçlarını değil, Bursa'nın suyunu da tamamen kaybedersiniz.

Bursa milletvekillerimize hususen dikkat buyurmalarını rica ediyorum. Bugün Uludağ'ı "Alan Başkanlığı" adı altında yönetim kolaylığı bahanesiyle merkezileştirmek yarın Bursa'yı susuz bırakmaktır. Bu kanun teklifi suyun kaynağını, doğanın dengesini ve halkın yaşam hakkını tehdit etmektedir. Bursa'nın suyu ne bir rant aracıdır ne de yönetmelikle dağıtılacak ayrıcalıktır. Uludağ'ın kaderi birkaç bürokratın masasındaki kararlara bırakılamaz. Orası bir ekosistemdir, bir yaşam alanıdır, bir şehrin can damarıdır.

Sayın milletvekilleri, bu teklifi sadece bir yönetim düzenlemesi değildir. Bu, doğayı yönetmek bahanesiyle Uludağ'ın cennet doğasını teslim almaktır. Bu kanun teklifi Bursa'nın suyuna, ormanına, toprağına el koymaktır. Biz Uludağ'ı ranta değil, bilime ve doğaya emanet etmek zorundayız ve biz Bursa'nın suyunu korumak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

O nedenle, bu teklifin ilgili maddesi Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun hâle getirilmeli, yetkiler açık, denetlenebilir ve sınırlandırılabilir olmalıdır. Uludağ'ın ve Bursa'nın sesi olarak söylüyorum: Uludağ bir başkanlığın değil, bir halkın ortak mirasıdır ve biz bu mirasa sahip çıkacağız. Bütün Türkiye'de, masalarda, kafelerde, lokantalarda Uludağ menşeli suları içiyorsunuz. Biz Bursa'da susuz kaldık, bunun devam etmesini istemiyoruz.

Teşekkür ediyorum efendim. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)