| Konu: | Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 19.11.2025 |
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Sayın milletvekilleri, Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, biraz önce CHP'li hatibin de ifade ettiği gibi, Balıkesir Sındırgı'da hiç durmadan deprem endişesi yaşayan ve evleri hasar gören birçok vatandaşımız var. Bu konuda, Balıkesir milletvekilleri, Sındırgı bölgesinin bir afet bölgesi ilan edilmesi konusunda ve aynı zamanda hasarların karşılanması sebebiyle bir kanun teklifi vermişler. Tabii ki İYİ Partiden de bizim Grup Başkan Vekilimiz, Balıkesir Milletvekilimiz Turhan Çömez Bey de buna imza atmış olmasına rağmen iktidar partisi Balıkesir milletvekilleri bu konuda o hassasiyeti göstermemişlerdir. Buradan bir kere daha milletimizin takdirine sunuyorum.
Evet, sayın milletvekilleri, getirilen kanun teklifi birbirinden farklı alanlardaki hükümleri aynı torbaya doldurarak hem şeffaflığı ortadan kaldırıyor hem de milletvekillerinin sağlıklı değerlendirme yapmasını imkânsız kılıyor.
Şimdi 13'üncü madde üzerinde sizlere konuşmak istiyorum, sizlere anlatmak istiyorum. Vakıflar Kanunu'na eklenen geçici bir maddeyle kiracılık ilişkisi nizalı şekilde devam edenlerle, Haziran 2025'ten önce işgalci olanlar ve ticari kiracılar için borçsuzluk ve davalardan kayıtsız şartsız feragat gibi koşulları sağlayıp altı ay içinde başvuranlara beş yıla kadar sözleşme yapma imkânı tanınıyor bu maddeyle. Başvurmayanlar içinse tahliye kararı çıkarılıyor. Bu sürecin usul ve esaslarının belirlenmesi ise geniş bir takdir yetkisiyle Genel Müdürlüğe bırakılıyor. Sayın milletvekilleri, burada iki temel sorun var: Birincisi, dil ve teknik. "Nizalı" gibi mevzuat sistematiğinde yeri olmayan, sınırları belirsiz, yoruma fazlasıyla açık bir kavram yasa metnine sokuluyor. Oysa hukuk sistemi belirlilik ister. Kim nizalı sayılacak, kim sayılmayacak? Bu belirsizlik idareye geniş ve keyfî bir alan açıyor. Hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine aykırı bu belirsizliğin yerine somut, ölçülebilir ve denetlenebilir bir tarif getirilmeli. Kavramlar gücünü sözcüklerden değil hukuktan almalıdır sayın milletvekilleri. Hukuk, keyfîliğe bırakılmamalıdır.
İkinci sorun ise çok daha vahim görünüyor. Milletimizin adalet duygusunu yaralıyor. Bu madde fiilen işgalciliği meşrulaştırıyor. Evet, yanlış duymadınız; kamu taşınmazını izinsiz kullananlara "Gel, şartları kabul et, beş yıla kadar sözleşme yapalım." deniliyor. Bu hukuka aykırı fiillerin sonuçta ödüllendirildiği bir mekanizmayı doğuruyor. Yıllardır kurallara uyan, ihaleye giren, bedelini günü gününe ödeyen kiracı ne hissedecek bu durumda? "Keşke ben de işgalci mi olsaydım?" diyecek. Hukukta en tehlikeli şey değerli milletvekilleri, kötü örneği kural hâline getirmektir. Bu teklif maalesef tam da bunu yapıyor. Hukuka uygun davrananları cezalandırıyor, hukuka aykırı davrananlara yeni bir sayfa açıyor. Adı konulmamış bir af, üstelik geleceğe dönük bir teşvik hayata geçiriliyor.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu teklif tekniğiyle, torba takvimiyle, acele içeriğiyle belirsizdir. Biz milletin cebi ve kentiyle ilgili bu kadar geniş etki doğuracak hükümleri usulüne uygun incelemek, etkisini ölçmek ve hukuki güvenliği sağlamak zorundayız. Bu gerekçelerle 13'üncü madde başta olmak üzere, teklifin sorunlu hükümlerinin geri çekilmesini, metnin tali komisyonları da içerisine alarak yeniden ve ciddiyetle ele alınmasını ve belirsiz ifadelerin kanun teklifinden ayıklanmasını talep ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)