GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/1912, 3375, 3376, 3377, 3378, 3379) esas numaralı Çocukların Suça Sürüklenmesine Yol Açan Nedenlerin Tüm Boyutlarıyla İncelenerek Koruyucu ve Önleyici Mekanizmalar Geliştirilmesi ile Çocukların Toplumsal Yaşama Etkin Katılımlarının Sağlanması İçin Yapılması Gerekenlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergelerin Ön Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:19.11.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili çocuklar ve bizleri izleyen halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bir süredir çocukların çocuklara karşı işlediği suçları, çocukların yetişkinlere karşı işlediği suçları, akran zorbalığını ve çocuk ve suç kavramının yan yana geldiği pek çok konuyu tartıştığımız ve buna yönelik çözüm mekanizmalarını konuştuğumuz zamanlardan geçiyoruz. Gelen paketler var, giden paketler var, paketler içerisinde geri çekilen maddeler var fakat bütün bu olan bitenler bize şunu söylüyor: Karşımızda bir problem var ve bu problemi çözmek için de bizlerin ne yapması gerektiği açıkça önümüzde duruyor. Bir çözüm arayışı içerisindeyiz ve haksız da değiliz. Çünkü dünyada, içinde Türkiye'nin de yer aldığı, yeni nesil çeteleşme olarak bilinen ve İtalya ve Japonya'yla birlikte Türkiye'nin de ilk üçte olduğu yeni nesil çeteleşmeye dönük çok ciddi tartışmalar var, dünya da bunu konuşuyor. Dünyadaki hukukçular, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, uzmanlar, akademisyenler bu yeni nesil çeteleşme olarak bilinen fenomeni doğru ele alabilmek, doğru çözüm yöntemleri üretebilmek için ortak akılla düşünüyorlar. Bizler de tam olarak bu kaygıyla DEM PARTİ Çocuk Komisyonu olarak eyleyen olabilmek ve bu noktada doğru hattı çizebilmek için Ankara'da çok sayıda kurumun, uzmanın, inisiyatifin katıldığı bir çalıştay gerçekleştirdik. Barış ve Demokrasi Arayışında Çocuklar İçin Gerçek Adalet Çalıştayı'ydı bu ve nitekim, geçtiğimiz günlerde de partimiz, yine bu konu hakkında ortak bir mutabakatla yol alınması için Meclise bir önerge verdi. O sebeple, bizim, bugün, burada bütün partilerin mutabakatıyla Meclise gelen bu ortak önergenin çok değerli ve kıymetli olduğunu ifade etmemiz gerekiyor çünkü konuştuğumuz meselenin çocukların bugününü, yarınını ve bütün toplumun geleceğini etkileyen, ortak akılla ve ortak kaygıyla yaklaşmamız gereken bir konu olduğunu ve kurulacak bu komisyonun buna hizmet etmesini temenni ettiğimi ve partim adına çocukların üstün yararına hizmet edecek tüm çalışmalara tarihsel ve politik sorumlulukla güç vereceğimizi belirtmek istiyorum.

Şimdiye kadar bu gündemle ilgili iktidar tarafından birtakım paketler öne sürüldü, onuncu ve on birinci yargı paketlerinde çocuklara ilişkin maddeler vardı. Neydi bu maddeler? Mahpus çocuklar için hak ihlalleriyle çokça gündeme gelen idare ve gözlem kurullarının getirilmesi, mevcut eğitimevindeki infazına devam eden hüküm giymiş çocukların kapalı cezaevlerine götürülmesi ve aynı zamanda yaş indiriminin ortadan kaldırılması; yani çocukların çocukluktan düşürülmesiyle birlikte ceza artırım yoluna gidildi. Pek çok kez bu ifadelerle ilgili eleştirilerimizi öne sürdük, çocuk adalet sistemi üzerine yapılan tartışmalara dâhil olduk, çocukların üstün yararının değil çocuk tanımının değiştirilmesine hizmet eden, çocukların çocukluklarını ellerinden almaya çalışan, kapatma gibi klasik cezalandırma yöntemlerini dayatan bu çerçeveyi kabul etmediğimizi söyledik ve bu tüm tartışmalar içerisinde bizim en kritik olarak gördüğümüz meselenin çocukların çocukluktan düşürülmesi meselesi olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyorum çünkü bunun etkilerinin çok boyutlu olacağını bizler bugünden öngörebiliyoruz. Çocuklar adalet sistemi içinde yetişkinlerle çarpık bir şekilde eşitlendiğinde bunun farklı alanlara sıçrayacağına kesinlikle şüphemiz yok. Bunun bir sonraki adımının Eğitim Bakanlığı eliyle, "Meslek edindiriyoruz." kılıfıyla çocukların çocukluktan çıkarılarak işçileştirilmesinin önünü açacağını ve bunun normalleştirileceğini ifade etmek gerekiyor. Yine, aynı zamanda, çocukların çarpık bir şekilde yetişkinlerle eşitlenmesinin çocukların cinsel istismarının evlilik kılıfıyla çocuklar için bir risk olarak önümüzde olacağını ifade etmek gerekiyor.

Bir diğer önemli husus ise elbette çözüm olarak bütün sorunlara karşı kullanılan kapatma geleneğiyle ilgili. Kapatma geleneğinin biz bugüne kadar herhangi bir sorunu çözdüğünü görmedik sayın vekiller. Kapatma geleneğine dair yani çocukları hapsetmeye dair dünya literatüründe çocuklarla ilgili yapılan çalışmalarda da bunun efektif bir yöntem olmadığı kanıtlandı. Dolayısıyla kapatmanın hiçbir şeyi çözmeyeceğini, bunun yerine demokratik hukukla, onarıcı adaletle, multidisipliner bir anlayışla ancak suç ve çocuk bağının koparılabileceğini ifade etmek gerekiyor.

Bu sebeple, biz bu konuya ciddiyetle yaklaşıyoruz, komisyonun kurulmasını ve bu aşamada ciddi çalışmalar yapmasını da istiyoruz elbette. An itibarıyla bu meselenin evrensel bir fenomene dönüştüğünden bahsettim konuşmamda. Dünya bu meseleyle ilgileniyor ve bu olguyu bir "suç rönesansı" olarak ifade ediyor. Peki, küresel çalışmalar bu suç rönesansıyla nasıl baş ediyor, hep birlikte bakalım, dünya örneklerini inceleyelim. Mesela, hapsetmenin çocukların kanunla ihtilaflı hâle gelmesini azaltmadığı, bilakis çocukların hapishanelerde şiddetle, istismarla daha fazla karşılaşıp suçun mağduru hâline geldiklerini, suç örgütleriyle ilişkilendirildiklerini ve suç faili olmalarını sağladığını görmemiz gerekiyor. Mesela, Yeni Zelanda şöyle bir yöntem izliyor: Çocuk, hâkim karşısına çıkarılmadan ailesi, mağdur ve sosyal çalışmacılarla bir araya getirilip "Nasıl bir zarar verildi ve bu zarar nasıl onarılabilir?" sorusu etrafında bir yargılama yapılıyor sayın vekiller. Yeni Zelanda'daki yöntemin tüm taraflar ve en mühimi de çocuklar için olumlu sonuçlar doğurduğunu biliyoruz.

Yine, Almanya, bu süreçle baş ederken çocuğun gerçekten çocuk olduğunun kabulüyle başlıyor işe. Bu ilke bizde denendiği gibi tartışmalarla düzeltilmeye çalışılsa da biz bunun bizim için kırmızı çizgi niteliğinde olduğunu belirtmek istiyoruz. Onarıcı adaletin bir gereği olarak sosyal hizmet programları, alanında uzman psikososyal çalışmacıların destekleriyle çocuklar için hapsetmenin son çare olması gerektiği ilkesiyle hareket ediyor Almanya. Böylece, çocuklar farklı yollar var iken en kolayı tercih edilerek adalet sistemi içerisinde kapatmayla yüz yüze kalmıyor. Aynı zamanda çocuklar hem sorumluluk alıyor hem toplumla bağını yitirmeden yaşamını devam ettirebiliyor.

Bir örnek de Finlandiya'dan; kolluktan sosyal hizmet uzmanına, sağlık çalışanına ve pedagoğuna kadar birçok farklı disiplinin tarafı olan kişilerin parçası olduğu mekanizmalar inşa ediliyor. Bu sayede erken uyarı sistemleri inşa ediliyor; çocuklar kanunla ihtilaflı hâle gelmeden önce gerekli önlemler alınıyor ve doğru desteklere yönlendiriliyor.

İngiltere, Belçika, Kanada gibi ülkelerde yaygın olarak kullanılan eğitim programları, mağdur-fail ara buluculuğu, toplumsal hizmet yükümlülükleri ve psikososyal destek sistemleri hem yeniden suç işlemeyi azaltıyor hem de çocukların toplumsal bağlarının kuvvetlenmesini sağlıyor.

Bu örnekler aslında bize şunu gösteriyor: Çocuk için özgürlüğün kısıtlanması son çare olduğunda, devlet cezalandırıcı değil onarıcı bir anlayış benimsediğinde hem toplum güçleniyor hem de çocuklar için yaşanılabilir bir ülke mümkün hâle geliyor sayın vekiller. Bizim de ihtiyacımız olan tam olarak budur; yerelin ihtiyaçlarına uyarlanmış, hakkı ve çocuğu önceleyen bir adalet sistemi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, tüm bu riskleri öngörerek ve dünya örneklerini inceleyerek bizlerin de DEM PARTİ olarak bu konunun klasikleşmiş ve çözüme hizmet etmeyen kapatma geleneğiyle çözülmeyeceğini bilerek Barış ve Demokrasi Arayışında Çocuklar İçin Gerçek Adalet Çalıştayı'mızın sonuç bildirgesinde yer alan birkaç maddeyi çözüm haritası olarak ifade etmek isterim.

Çocukların adalet sistemiyle ilişkilendiği andan son ana kadar koruma, önleme ve onarma üçlüsünün yan yana inşa edilmesi gerektiğini, 18 yaşına kadar herkesin çocuk olduğu ilkesinden asla taviz verilmemesi gerektiğini, Çocuk Koruma Kanunu'nun bağlayıcı ve net niteliklere kavuşması gerektiğini, kız çocukları, LGBTİ çocuklar ve 0-6 yaş çocuklar için özel protokollere ihtiyaç duyulduğunu, çocuklar için müstakil bir bakanlık ve bütçeye ihtiyaç olduğunu ve en mühimi de uluslararası sözleşmelerin de gereği olarak çocuklar için hapsetmenin en son çare olduğunu söyleyerek 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde bu ortak mutabakatla çocuk haklarına hizmet eden bir karara imza atmış olmayı diliyorum ve hepinize teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)