GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Atanmayan öğretmenlere, mülakata, TÜİK’in açıkladığı işsizlik rakamına ve özelleştirmelere, bölgesel eşitsizliğe, Muş halkının taleplerine, Rojin Kabaiş’in babasının bugün Mecliste birçok grubu ziyaret ettiğine ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:19.11.2025

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğitim sisteminin ne hâlde olduğunu burada anlatmaya kalksak günler alır, gerçekten sistem bir felaket durumda. Bu sistemin mağdur ettiği milyonlarca öğrenci, onların aileleri ve tabii ki öğretmenler söz konusu. Şimdi, ataması yapılamayan, atanmayan öğretmenler meselesi çok çok önemli bir mesele. Bunun altında yatan tabii ki eğitim sistemimiz. Dolayısıyla kontenjanların planlanmamış olması, eğitim sisteminin bir sistem olamaması bu meseleleri karşımıza çıkarıyor. Bir de tabii KPSS denilen bir mesele var karşımızda. Öğretmen adayları dört yıl üniversiteyi büyük bir zahmetle, güçlükle bitirebiliyorlar çünkü biliyorsunuz, yoksulluk en çok da okuyan öğrenci kesimini vuruyor. Üniversite bitiyor, atamaları tabii ki mümkün değil, KPSS var. Bütün umutlarını sırtlıyorlar, dershanelerde yine dirsek çürütmeye devam ediyorlar ve sonra 88; 92 gibi puanlar alıyorlar fakat atama yapılmıyor. Dolayısıyla mesleklerini icra etmeleri mümkün değil. Bununla ilgili basın açıklaması yapmak istiyorlar, haklarını aramak istiyorlar, şiddete maruz kalıyorlar, kolluk güçlerinin şiddetiyle karşı karşıya kalıyorlar. Ya, artık bu basın açıklamalarına karşı alerjinize bir son verin. İnsanlar basın açıklaması yapacaklar; bu, anayasal hakları ve insanlar basın açıklaması yaptı diye artık polis saldırısına maruz kalmamalı. Bir kere buna bir son verin; haklarını aramak anayasal haklarıdır.

Diğer taraftan, tabii ki bir de mülakat rezaleti var. Söz verdiniz, kaldıracaktınız, bırakın kaldırmayı, durum daha da vahim bir hâle geldi. Dolayısıyla, liyakate bağlı yeterli kontenjan ve sağlıklı bir eğitim sistemi bizim şu anda en önemli sorunlarımızdan biridir; çözmek zorundayız. Tabii, eğitim sistemindeki bu hâl aslında genel bir kamu istihdam politikasının yoksunluğu nedeniyle karşımıza çıkıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ciddi bir işsizlik sorunumuz var ama TÜİK yine mucizevi bir şekilde dedi ki: "26 bin kişi işsizlikte azalmış." Bakın, mucize yaratmaya devam ediyor! Enflasyon rakamları, işsizlik rakamları, Bakan Şimşek'le kafa kafaya veriyor TÜİK Başkanı, her hafta yeni bir mucizeyle karşı karşıyayız, işsizlik azalmış. Oysa Türkiye'de 10 kişiden 3'ü işsiz yani istihdam yaşında olan nüfusun yüzde 30'u işsiz. Bu net rakam, hem uluslararası istatistiklerde böyle hem de Türkiye'de DİSK-AR'ın araştırmalarında bunu görüyoruz. Ama TÜİK ne yapıyor? Rakamlarla oynamaya devam ediyor. Şimdi, enflasyonla oynayıp kamu emekçilerinin ve özellikle de emeklilerin hakkını gasbediyorlar, işsizlik rakamlarıyla oynayıp başka bir, İŞKUR üzerinden, kredilerin sermayeye akması üzerinden başka bir akla sahipler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunu dile getirenlere dair ilginç bir şey söyleyeceğim. TÜİK bunu dile getirenlere karşı dava açmış Tüketici Hakları Derneğine, demiş ki: "Bizi küçük düşürüyorsun." Ya, siz küçük bile değilsiniz ki düşesiniz. Yani temiz dile riayet ettiğim için burada size hakaret etmiyorum. Sen ne küçüksün, sen emekçinin, emeklinin hakkını gasbeden bir kurumun başındasın, sen küçük bile değilsin!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buralara nereden geldik? Yirmi yıl önceden geldik, biliyor musunuz? Sizin kamu istihdam politikası yaratmak yerine özelleştirmeleri tercih etmeniz nedeniyle buralara geldik. Tam 72 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı ve 72 milyar dolarlık özelleştirme karşılığında ne oldu, biliyor musunuz? İşte, bugün yaşadığımız işsizlik manzaraları karşımıza çıktı. TÜİK ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın, bu özelleştirmelerin yirmi yılda yaratmış olduğu en büyük kâbus aslında kamu istihdam politikası aklını yani KİT'leri yok etmektir, yok etmiştir de.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özelleştirmelere devam ediyorlar. Ankara Çayyolu, Aydın Didim, Malatya Yeşilyurt, Şanlıurfa Karaköprü, Balıkesir Edremit; ülkenin neresinde ne varsa özelleştiriliyor, ondan sonra da işsizlik azalır mı, enflasyon düşer mi? Düşmez ancak Şimşek'in bu tür algı operasyonlarıyla bunlar düşebilir.

Tabii, adaletsizlik her yerde; Bütçe Komisyonundaki görüşmelerde bunlar çok net bir şekilde bütçe rakamlarına baktığımızda karşımıza çıkıyor. Bugün de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesi görüşülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı dediğimizde, bu Bakanlığa dair en önemli şeylerden biri de bölgesel eşitsizliğin belki de en net teşhir olacağı Bakanlıklardan biri. Şimdi, biz "Kürt illeri" "Kürt coğrafyası" dediğimizde herkes yerinden kalkıyor: "Bunu diyemezsiniz, işte, Anayasa şöyle, bilmem ne." Bunu biz demesek de sizin zihniyetiniz bu bölgesel eşitsizlikten dolayı bu tabloyu ortaya çıkarıyor. Şimdi, bölgeyle karşılaştırma yaptığımızda, bakın, bir örnek vereceğim size: Kuzey Marmara Otoyolu 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş, 8 şerit yol var orada; bizim Muş'a geldiğinizde, Varto-Bulanık arası, Malazgirt-Patnos arası, Varto-Karlıova arası, inanın, yarım şerit bizim yollar, 2 kamyon karşı karşıya gelse geçemez. Burada 8 şerit yol; burada hayaller Paris, gerçekler Varto. Bu, Varto'nun duvarında yazıyor çünkü neden?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Ayrımcılık işte budur, kaynakları adaletli dağıtmamanın sonucu budur; bize yarım şerit, size 8 şerit; yok böyle bir şey! Biz diyoruz ki: Buraya 2 şerit yeter, Türkiye'nin her yerine 2 şerit. Bu bir planlamadır, bu planlamadan yoksun bir zihniyet ayrımcılığı doğuruyor. Bu ayrımcılığa son vermek, bütçe kaynaklarını adaletli dağıtmak gerekiyor. Bize de yol lazım, bize de su lazım, bize de altyapı lazım. Muş halkı bu taleplerini yıllardır dile getiriyor ama duyan yok.

Muş deyince bir de tabii doğal gaz konusu var, defalarca dile getirdik. Şimdi, doğal gaz İran'dan giriyor, batıya kadar geliyor, Varto'ya 5 kilometre mesafeden geçiyor, Varto'ya doğal gaz verilmiyor. Neden? Birisi çıksın, bize bunu açıklasın. Yani oradan oraya bir hat çekmek bu kadar zor mu? Yıllardır diyoruz ki: Varto'ya doğal gaz verin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Çünkü Varto'da ciddi bir hava kirliliği var, ciddi bir sağlık sorunu var. Dolayısıyla, bu, yapılamaz bir şey değil ama yapmak için gerçekten bu konuda vatandaşına hukuk çerçevesinde, eşit yurttaş anlayışıyla yaklaşmak gerekir

Sayın Başkan, tamamlıyorum. Önemli bir gelişme var. Bugün Rojin Kabaiş'in babası da Meclisimizde idi, birçok grubu da ziyaret etti. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde yaşanan olayı biliyorsunuz. Dolayısıyla, tabii ki bu olayın üzüntüsü içindeyiz ama adalet arayışımız da devam ediyor. Fakat yine bugün Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde 15 yaşında bir genç öldü, maalesef yaşamını kaybetti, bir silahlı saldırı sonucu öldü. Net olarak bilmiyoruz "intihar" diyorlar yine. Rojin'de de biliyorsunuz "intihar" denmişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Öğrenciler "Üniversitede silahın işi ne?" diye bir açıklama yapmak için toplanıyorlar, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü yine kolluk gücünü çağırıyor, üniversite öğrencilerine saldırı gerçekleşiyor, ters kelepçe yapılıyor, öğrenciler darbediliyor. Yani öğrencilerin dile getirdiği şeyi biz tasvip mi ediyoruz? "Üniversitede silah olsun." mu diyoruz? Bu kadar net, bu kadar önemli bir açıklamada Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü yine Rojin Kabaiş olayında olduğu gibi bu olayın da üstünü örtmek adına yine öğrencilere yönelik bu saldırının gerçekleşmesine göz yummuştur.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.