GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Aziz İhsan Aktaş’a ve Adalet Bakanı ile Maliye Bakanından bekledikleri cevaplara, vatandaşın gerçek gündemine, uygulanan ekonomik modele ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:19.11.2025

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bilindiği gibi, bundan dokuz ay önce Beşiktaş Belediyemize bir iftiracının iftiraları üzerinden operasyonlar yapıldı, sonrasında İBB soruşturmasına kadar Aziz İhsan Aktaş isimli "iş adamı" denilen kişinin iftiraları üzerinden bir darbe girişimi yapıldı ve siyaset dizayn edilmeye çalışıldı.

Peki "Bu Aziz İhsan Aktaş nasıl itirafçı -gerçekte iftiracı- oldu?" diye sorarsanız, iki şeyle oldu; öncelikle, daha önce farklı ifadeler vermesine rağmen bir şekilde anlaştı savcılıkla ve bizim bütün arkadaşlarımızı zan altında bırakacak iftiralar söyledi ama bu iftiralarını delillendirecek bir kuruşluk para hareketi, bir kuruşluk MASAK raporu, bir kuruşluk naylon fatura ve bir kuruşluk sebepsiz zenginleşme ortaya konamadı. Ama bununla birlikte anlıyoruz ki Aziz İhsan Aktaş sadece özgürlüğünü elde etmemiş, aynı zamanda servetine de kavuşmuş, paralarına da kavuşmuş. Elimizdeki belgelerle ispatladığımız üzere, 13 Ocakta Aziz İhsan Aktaş tutuklanmış, 24 Ocakta yakınına eski şirketinin adresinde 250 bin liralık bir şirket kurdurmuş ve bu şirkete de özellikle naylon faturalar üzerinden konkordato ilan edilmiş, konkordato komiserinin denetiminde ve mahkemenin gözetiminde olan kendi şirketlerinden tam 206 milyon lira transfer etmiş. Sahte bir paravan şirket faturalar kesiyor konkordato ilan etmiş olan şirketlere ve o şirketlerin içi boşaltılıyor. Bu şirketin adı EMR şirketi ve bu EMR şirketi, bu 206 milyon lirayı yani sadece mart-haziran arasındaki bu meblağı kendisinde tutmuyor; dönüyor bir de bir başka firmaya devrediyor, 188 milyon liralık faturayla tekrar transfer ediyor. Bu şirket de Fatih Aktaş'a ait yani Aziz İhsan Aktaş'ın oğlu.

Sonuç olarak arkadaşlar, bir kişi düşünün, bu kişi herkese iftira atıyor, "Her işi ben CHP'lilerle yapınca rüşvetle yaptım ama AKP'lilerle yapınca bir kuruş rüşvet vermedim." diyor; bütün iftiralarının altı bomboş, hiçbir somut delil yok. Bu kişi iki bin küsur yılla yargılanırken serbest bırakılıyor; serbest bırakılmakla kalmıyor paralarını da sahte faturalarla oğlunun şirketine kadar transferine Türkiye Cumhuriyeti devleti göz yumuyor.

İki gün önce buradan meydan okudum, tekrar soruyorum, Maliye Bakanına soruyorum; bunu denetlemek, gözetlemek sizin göreviniz. Adalet Bakanlığına soruyorum: Bir komiserin denetimindeki konkordato şirketlerinden böylesine 100 milyarlarca lira nasıl çekilebilir, nasıl böyle bir transfer yapılabilir? Burada bir ortaklık yoksa burada bir ihmalden söz edilemez. Bunun için de acilen cevap bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de vatandaşın gerçek sorunu, gerçek gündemi yoksulluk, fakirleşme, pahalılık, enflasyon, umutsuzluk. Aslında biz bunları konuşmak istiyoruz ama maalesef adliyeleri, iddianameleri, iftiracıları, soruşturmaları, tutuklulukları, darbeleri konuşuyoruz. Oysa, bakın, elimde bir tablo var; öylesi utanç verici bir tablo ki okuyana, anlayana, bakana o kadar utanç verici ki. Bakın, sadece 2025 yılında, Merkez Bankasının resmî verisi, bu arkadaşların enflasyon hedefi yüzde 5'miş, yüzde 5; her yıl yüzde 5 hedefliyorlar. Bu kadar mükemmel bir Merkez Bankası ve bu kadar mükemmel bir ekonomi yönetimi(!)

OVP tahmini 17,5; yazmış "Gerçekleşen enflasyon yüzde 32; 2025." 2025'teki hedefleri kaçmış, biliyor musunuz? Yüzde 14'müş, 21 demişler, olmamış, 24 demişler, üç ayda bakmışlar olacak gibi değil, 32 demişler. 32 tutar mı? Tutmaz. Daha iki ay var, iki ayın enflasyonu eklenecek; onlar da gelince yüzde 35. Ama tabii sizin TÜİK şapkadan tavşan çıkarıp "Yüzde eksi 5, yüzde eksi 5." deyip tekrar enflasyonu buraya çekebilir. Bu yeteneğiniz var maşallah! Baktığımızda arkadaşlar, hedeften sapma ne kadar, biliyor musunuz? Merkez Bankasının resmî verisi, yüzde 540.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

MURAT EMİR (Ankara) - Şimdi, bir Merkez Bankası düşünün; "Ben enflasyon tahminimde yüzde 540 yanıldım..." Daha üç ay önce yüzde 24 dediğini üç ay sonra yüzde 34 yapıyor ve biz bu Merkez Bankasına ve bu ekonomi yönetimine güvenmeye çalışıyoruz, milyonların işini, aşını, ekmeğini bunlara emanet etmişiz ve değerli arkadaşlar, bunların TÜİK'teki rakamlarına ve enflasyon hedeflerine göre ücretlilere zam veriyoruz. Bunun üzerinden aslında, işin gerçeği, geniş halk kesimleri, "ekonomik model" dedikleri bu ekonomik savrulma, zengini zengin etme, para babalarını zengin etme projesinin altında inim inim inliyorlar. Bu ekonomik modelin, projenin tutmayacağı o kadar açık ki sadece bir gerçek vereceğim size, "Türkiye'de enflasyon yüzde 35." diyorsunuz, gerçek enflasyon yüzde 80'lerde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Ama bu enflasyonun temel sebebi gıda enflasyonu yani vatandaş ancak markete gidip çocuğunu besleyebilecek o asgari besin maddelerini, gıdaları almaya çalışıyor; dünyanın en pahalı etini tüketiyor, dünyanın en pahalı peynirini tüketiyor ve buna rağmen yaşamaya çalışıyor.

Şimdi, siz yüksek faiz, yüzde 39,5 faiz veriyorsunuz, hani "Para babalarını düşünüyorsunuz." diyoruz ya, "Faizcisiniz." diyoruz ya, "Rahmetli Erbakan yerinden kalksaydı, sizi bilseydi kovalardı." diyoruz ya, işte bu yüzden diyoruz. Faizcisiniz, yüzde 39,5 faiz veriyorsunuz ve bu faizi verirken de hiç içiniz titremiyor. Ama dönüyorsunuz, bakın "Faizi verelim, ekonomiyi soğutalım, talebi düşürelim, enflasyonu düşürelim." diyorsunuz. Modeliniz bu ama talep düşmüyor çünkü enflasyonun kaynağı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkan, önemli bir konu.

BAŞKAN - Tamam, buyurun

MURAT EMİR (Ankara) - ...gıda enflasyonu, gıdaya talep yani vatandaş o ekmeği, o zeytini, o peyniri, alabildiği 100 gram kıymayı da mı almasın? Mecburen alıyor, kredi kartı yüzde 95 faize razı oluyor, alıyor; o yüzden de sizin yüksek faiz politikanız çalışmıyor, çalışmayacak. Mehmet Şimşek'in gözü kapıda, demedi demeyin.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)