| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 11.11.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Azerbaycan'da düşen askerî uçağımızda şehit olan ordu mensuplarına rahmet diliyorum, ailelerine sabrıcemil niyaz ediyorum. Allah memleketimizden bu tip belaları, musibetleri bir an önce defeder, inşallah tekrarı nasip olmaz.
Evet, yer Kocaeli, Dilovası. Dilovası, "kanser ovası" diye anılır yani o kadar kötü bir şeydir ki -ben Dilovalıyım- sabah kalktığınızda âdeta kanser solursunuz orada. 4 tane fabrika var, 4 fabrika bir Kocaeli'ni mahvetti, mahvetmeye devam ediyor ama sadece o fabrikaların saldığı baca gazları değil, Dilovası'nın başka şanssızlıkları da var.
6 emekçi kadın, 3'ü 18 yaşından küçük çocuk; bir kısmı evine ekmek götürmek için, bir kısmı da çocuğunun okul harçlığını çıkarmak için o atölyeye gitmişti o gün; onlar gitti ama devlet gitmedi, belediye gitmedi, kaymakam gitmedi. Orası, Vali Bey'in söylediği gibi depo değil parfüm imalatı yapılan bir atölye. Vali Bey "Burası ruhsatlı depo." dedi, burada Vali Bey'i yanıltmışlar. Vali Bey'i ben tanırım, Vali Bey bu konuda samimidir ama Vali Bey'i yanıltanlar konusunda Vali Bey'in oradaki yöneticileri bir daha "check" etmesi lazım. "Depo ruhsatı var." diyorlar ama burası depo falan değil arkadaşlar; bakın, burası bir atölye, merdiven altı bir atölye gibi.
Dün, ben, ailelere taziye ziyaretine gittiğimde ölen hanımefendinin eşi dedi ki: "Bir tek kapı vardı, o da arkada, o da kilitliydi." Cam yok binada yani insanlar camdan atıp kendilerini kurtarmaya çalışsalar bile cam yok; orası bir alev topuna dönmüş. "Depo ruhsatı var." diye faciayı sıradanlaştırmaya çalışmışlar.
Bakın, 16 Aralık 2024'te vatandaş CİMER'e yazmış, diyor ki: "Mahallenin içinde adı sanı olmayan bir parfüm imalatı var. Kadınlar ve çocuklar sigortasız çalışıyor. İş güvenliği yok. Gereğini yapın." Adres yazıyor, caminin adını yazıyor, "İş Bankasının yanı." diyor yani "Gel burayı bul." diye nokta atışı tarif ediyor. SGK ne diyor biliyor musunuz? "Adresin tam ünvanını, çocuk işçilerin kimliklerini bize gönderirseniz işleme alırız." yani "Biz gelemeyiz, sen memurun işini yap." Kime diyor bunu? CİMER'e şikâyet eden vatandaşa.
Peki, sadece SGK mi? Hayır. Biraz evvel Sayın Turhan Çömez de gösterdi, İŞKUR binası da hemen bu binanın 20-30 metre mesafesinde, her gün önünden geçiyorlar bunlar. Oradaki çocukları, işçileri görüyorsunuz ama görmezlikten geliyorsunuz.
Aslında o iş yerinin hikâyesi daha eski, size o hikâyeyi anlatacağım. AK PARTİ'de Hamza Şayir diye bir Belediye Başkanı vardı bir önceki dönem. Belediye Başkanı olduğu dönemde, 2021 yılında bu bina için kaçak yapı tespiti yapılıyor; Dilovası Belediyesi Encümeni toplanıyor, "Yıkılsın." kararı alınıyor, altına da dönemin Başkan Yardımcısı Edip Bingöl imza atıyor. Ne oluyor sonra? Belediye Başkanı Hamza Şayir, encümen kararı olmasına rağmen binayı yıktırmıyor. Buyurun size suçlu. Niye? Çünkü o sırada, kendisi ruhsatsız ahır yıkmakla meşgul, insanların Hitler'in fırınlarındaki gibi yandığı o binayı yıkması gereken kepçeler Hamza Şayir'in emriyle o gün buzağıları, köpekleri katlediyordu; çok meşguldü Hamza Bey. O karara imza atan daimî Belediye Başkan Yardımcısı var, birilerinin gölge adamı, bugün hâlâ o koltukta oturuyor o adam. Çıkmış, diyor ki: "Diğer ruhsatsızlarla beraber yıkacaktık." Yani "Başka birkaç atölye daha yansın, birkaç kişi daha ölsün, ondan sonra bir ara bakarız." diyor.
Yerel basında bir skandal daha var. Bakın, bunu ben doğrulatamadım ama yerel basında yazdı, diyor ki: "Patron zabıta gelince parfüm dağıtıyor, sigara veriyor denetim yapılmasın diye." Ucuzluğa bakın ya, insan hayatının ucuzluğuna bak! Utanmadan o kadınların, o çocukların hayatını birkaç kuruşluk parfüm şişesinden daha ucuz görmüşler. Yazıklar olsun!
Bir de işin siyasal boyutu var: Açığa alınan İŞKUR İl Müdürü, AK PARTİ bölge milletvekili arkadaşımızın amcasının oğlu, geçmiş dönemde AK PARTİ'li bir başka siyasetçisinin de yeğeni. Bunu bilmiyorum, soyadı benzerliği de olabilir ama sayın milletvekilimiz herhâlde bunun cevabını verir. Yani eğer öyleyse yine tanıdık, yine akraba, yine "bizim çocuklar"dan kurulu bir düzen var orada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Şimdi, çıkıp "Hepsini açığa aldık." diyorsunuz. Madem öyle Dilovası Kaymakamını önce görevden alın. Evet, ben Kocaeli Milletvekili olarak olay günü arıyorum Kaymakam Bey'i, Meclisin sekretaryasından aratıyorum; "Ben şu anda meşgulüm, konuşamam." diyor. Eyvallah, aradı mı? Hayır. Sonra telefonlara da cevap vermiyor. Niye biliyor musunuz, niye? Muhtar daha önce gidip Kaymakamı uyarıyor, "Bu bina tehlikeli, mahallenin içinde bu iş olmaz." diyor Kaymakama. Vatandaşı da muhtarı da milletvekilini de dinlemeyen bürokratı, Kaymakamı siz orada tutarsanız bu cinayetin bizzat ortağı olursunuz.
Dilovası'ndaki bu faciadan on gün önce de Gebze'de bir bina çökmüştü hatırlayın. Vatandaş CİMER'e "Metro kazısı evimde çatlak yaptı." diye yazmıştı, dört ay sonra bu bina çöktü ve bir aile yok oldu. Bakın arkadaşlar, Dilovası'nda devletin varlığını hissetmediğimiz bir yönetim şekli var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bu kadar ölüm, bu kadar basiretsizce yapılan kontrolsüzlük Dilovası'nda, Gebze'de, Kocaeli'de daha birçok facianın habercisidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)