| Konu: | Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2025 |
MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizdeki Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 19 maddede değişiklik öngören ve 10 ayrı kanunu bir torbaya dolduran tipik bir torba yasadır. Torba yasa tekniği konu bütünlüğünü dağıtmakta, komisyonların ihtisaslaşmasını boşa düşürmekte ve Meclisin denetim kapasitesini zayıflatmaktadır. Dahası, bu teklif, Anayasa'ya aykırılık iddialarıyla Komisyon aşamasında yok sayılmış, İç Tüzük'ün 38'inci maddesi uyarınca yapılması gereken Anayasa'ya uygunluk denetimi yapılmamıştır.
Usul yönünden altını çizmek istediğim bir diğer husus da şudur: Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilmiş benzer düzenlemeler ufak değişikliklerle torba kanunun içine yerleştirilerek tekrar önümüze getirilmektedir. Bu husus iktidarca bir gelenek hâline getirilmiştir. Kuvvetler ayrılığına ve mahkeme kararlarına saygı yükümlülüğüne aykırı olan bu eğilim yalnızca yargıyı değil Meclisi de işlevsizleştirmektedir. Bu çerçevede özellikle 11 ve 15'inci maddelerde üzerinde durulması gereken hususlar var. Zira bu maddeler Anayasa’nın temel ilkeleriyle ve hukuk devletinin vazgeçilmez esaslarına aykırı ve çelişki doğurmaktadır. Teklifin 11'inci maddesi incelendiğinde "vakıf kültür varlığı" tanımı öyle geniş ve muğlak biçimde yeniden kaleme alınmıştır ki tarihinin herhangi bir döneminde bir vakıftan onarım ya da katkı görmüş binlerce yapı artık vakıf yoluyla meydana gelmiş sayılabilecek ve mazbut vakıflara devrin önü açılabilecektir. Bu, kamulaştırma hukukunu dolanarak hazinenin belediyelerin ve diğer kamu kurumlarının mülkiyetindeki kültür varlıklarını Vakıflar Genel Müdürlüğünün idari tasarrufuna geçirme riskini büyütmektedir. Anayasa’nın 127'nci maddesinde teminat altına alınan yerel yönetim özerkliğini zedeleyen, kamusal mülkiyeti merkezî bir bürokrasiye bağlayan bu yaklaşım şeffaflığı azaltmakta, hesap verilebilirliği zayıflatmakta ve şehirlerin müştereklerini tek elde toplayan bir varlık transferi mekanizmasına dönüşmektedir. Bu madde vakfedenin iradesini korumaktan ziyade ekonomik değeri yüksek taşınmazların merkezîleştirilmesini teşvik eden ölçüsüz bir yetki genişletmesi yaratmaktadır.
Değerli arkadaşlar, 15'inci maddeye geldiğimizde ise karşılaştığımız model Gelibolu Yarımada'sında kurulmak istenen alan başkanlığı modelidir. Bölgenin yerel yönetimlerin ve birden çok bakanlığın standart yetki, denetim ağından çıkarılıp tek merkezli bir başkan idaresine devredilmesi istenmektedir. Gelibolu gibi stratejik bir konuma öncelikli yerlerde yetki sınırlarının açık, denetimin gerçek, hesap verilebilirliğin ise etkin olması gerekirken teklifin yetkiyi tekelleştirerek objektifliği zayıflattığı görülmektedir. Bu model, daha önce Kapadokya ve Uludağ örneklerinde de görüldüğü üzere yargısal denetimi etkisizleştirme ve Anayasa Mahkemesi kararlarını dolaşma amacı taşımaktadır. Teklifin savunucuları, genel gerekçelerinde etkinlik ve verimlilikten söz etmektedir. Oysa, etkinlik merkezi bir avuç kişi ya da kuruma sınırsız yetki vermek değildir. Etkinlik, açık, ölçülebilir, öngörülebilir kurallar ve bağımsız denetim mekanizmalarıyla sağlanabilir. Bu teklifte ise Vakıflar Genel Müdürlüğü ekseninde bir gayri menkul düzeni kurmanın taşları döşenmektedir.
Sonuç olarak, bu teklif gelişmelere paralel verimlilik söylemine sığınıp özü itibarıyla idari gücü merkezileştiren, kamu servetini daha az şeffaf kanallara yönlendiren ve yargısal denetimi zayıflatan bir çizgide ilerlemektedir. Meclis çoğunluğuna yaslanarak Anayasa Mahkemesi kararlarını baypas etmek iktidarın kolayına gelebilir fakat hukuk devletinde esas olan kolay olan değil hukuka uygun olandır. Gelin, bu hukuksuz yasa yapma anlayışına hep birlikte "Dur!" diyelim. Torba yasa tekniğini terk edip her başlığı ayrı ve kapsamlı bir yasama denetimine tabi tutalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
MUSTAFA BİLİCİ (Devamla) - 11 ve 15'inci maddeler başta olmak üzere "belirlilik" "ölçülülük" ve "denetime açıklık" ilkeleri doğrultusunda teklifi ya geri çekelim ya da kökten tadil edelim. Millet iradesinin tecelligâhı olan bu çatı altında yerinden yönetimi, kamusal müşterekleri, temel hakları ve yargının üstünlüğünü savunalım diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve CHP sıralarından alkışlar)