| Konu: | Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2025 |
FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve barışta tek yürek olan onurlu halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Yine önümüzde sarayın odalarında hazırlanıp Meclise getirilen bir torba yasa var. Torbada halk yararına tek bir madde yok. Torba yasa, TÜGVA gibi yandaş vakıflara ayrıcalıklar getiriyor, küçük vakıfları da işlevsiz hâle getirip kapatmayı hedefliyor. Üzerinde söz aldığım 8'inci maddeyle, Millî Saraylar İdaresi Başkanlığına ait saray, köşk, kasır ve benzeri mekânlarda taşınır, taşınmaz varlıkları ortaya çıkarmak için araştırma, sondaj ve kazı yapma yetkisi veriliyor. Yasa teklifinin 8'inci maddesi, daha önce bilimsel özerklik ve idari yetki sınırları açısından sakıncalı bulunarak Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Yani yargı bu düzenlemeye "Dur!" demiş ama saray "Ben istersem olur." diyor. Kısacası, iktidar bu ülkenin bilim insanlarını, üniversitelerini ve yerel yönetimlerini etkisiz hâle getirerek baskıcı otoritesini dikte ediyor ama biz biliyoruz ki bu madde sadece bir kazı yetkisi meselesi değil bu ülkenin tarihini, kültürünü, mülkünü, hatta geleceğini sarayın kontrolüne verme yetkisi meselesidir. Bu ülkenin her karışında halkın emeği, alın teri vardır ama iktidar, emek veren halkı değil zenginleşen sarayı koruyor.
Ülkede ekonomik kriz derinleşerek devam ediyor. Açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren milyonlar evinin kirasını ödeyemiyor, çocuklar okula aç gidiyor. Halk, bu görselde görüldüğü gibi, pazarda artık sebze ve meyveleri topluyor. Ülke olarak halkı çöpten ekmek toplamaya mahkûm ettiğiniz bir gerçeklik var ama sarayda 1.150 odada lüks yaşam, israf devam ediyor. Sizin gündeminiz millî saraylarda kazı yapmak ve bunun için yasa çıkarıyorsunuz, halkın geçim derdi diye bir gündeminiz yoktur. Bizim gündemimiz, halkın yaşadıkları ve talepleridir. Getirdiğiniz yasalarla merkeziyetçiliği "millîlik" diye pazarlıyorsunuz. Asıl amacınız, her taşın, her toprağın, her kültür mirasının üstüne sarayın mührünü vurmak.
Ben burada Urfa halkı adına konuşuyorum. Bu yasada Urfa halkının yararına tek bir madde var mı? Urfa'da, okullarda olması gereken çocuklar tarlalarda, inşaatlarda çalışıyor. Daha dün okulda olması gereken 14 yaşındaki Mustafa, güvencesiz olarak çalıştığı inşaatın 5'inci katından düşerek hayatını kaybetti. Urfa'da gençler işsiz, ümitsiz; işsiz gençler uyuşturucu çetelerinin hedefinde. Urfa'da yapımı süren 1.700 yataklı şehir hastanesine 932 personel alınacak, 40 yaş altı Urfa'da ikamet eden 65 bin kişi başvurmuş. Bu rakam Urfa'da genç işsizliğin ne boyutta olduğunu gösteriyor. İşe alımlarda da kirli pazarlıklar halkın gündemindedir.
Urfa'da çiftçiler son zamanda ne ekiyorsa zarar ediyor, üretim arttıkça borçlar katlanıyor. Şu an pamuk hasadı yapılıyor; pamuğun maliyet fiyatı 30 lira, piyasada pamuk 26-28 liraya satılıyor. Tarımda temel girdi maliyetleri artıyor, ürün fiyatları üç yıldır yerinde sayıyor. Tarımsal üretimde arz talep dengesi bozulduğunda -iktidar olarak yaptığınız tek şey- gümrük vergilerini sıfırlatıp ithalata başvuruyorsunuz.
Bu ülkenin her ilinde açlık, yoksulluk, adaletsizlik varken siz kazı yetkisinin derdine düşmüşsünüz. Ne kazıyorsunuz? Halkın sabrını mı yoksa halkın geleceğini mi? Biz emekçi halk adına buradayız. Halkın yok sayıldığı bu yasayı reddediyoruz. Halkın tarihini, iradesini kazıyan başka bir düzeniniz daha var; siyasi kumpas davaları ve kayyum düzenidir. 4 Kasım 2016'da partimize, halkın iradesine, seçilmiş vekillerimize yapılan siyasi darbenin etkileri bugün hâlâ devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) - HDP Genel Başkanları ve birçok yoldaşımız AİHM'in kesin kararına rağmen hâlâ tutsak. Her konuşmasında "Türkiye hukuk devletidir." diyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç nerede, gören var mı? Niye kamuoyuna bir açıklama yapmıyor? Kayyum siyaseti, demokrasiyi kâğıt üzerinde bırakan bir siyasi darbedir. Mardin'de, Batman'da, Halfeti'de, İstanbul'da kayyum zihniyeti devam ediyor. Bir an önce kayyumlar geri çekilmeli, AİHM kararları uygulanarak bütün siyasi tutsak yoldaşlarımız serbest bırakılmalı. O yüzden diyoruz ki yerin altındaki rant yerine, yerin üstündeki yoksulluğa ve adaletsizliğe bakın. Bugün Meclisin gündemi saraylar yerine adalet, yoksulluk ve sürecin ruhuna uygun barış ve entegrasyon yasaları olmalıdır. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)