| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; topraktan değer ve yaşam üreten bütün çiftçileri de buradan bir kez daha selamlamak istiyorum.
Önergede, kamuya ait olan bir şirket yani GÜBRETAŞ'tan, her yıl zarar etmesinden, satışa çıkarılma ihtimalinden, aynı zamanda rantla olan ilişkisinden ve her sene gübre fiyatlarındaki astronomik artış sebebi gösterilmesinden dolayı kapatılmasından bahsediliyor; aynı zamanda, tarımsal üretimin, çiftçinin içinde bulunduğu zor durumdan da bahsediliyor. Evet, çiftçi zor durumda hatta biz DEM PARTİ olarak el yükseltelim, tarımsal üretim bitme noktasında, sadece zorda değil.
Kendi yerelimden süreci bahsedecek olursam, insanlığın sıfır noktasının olduğu, toprağa ilk can suyunun verildiği Mezopotamya Ovası, Verimli Hilal sadece Türkiye'ye değil bütün Orta Doğu'ya yetecek kadar verimli arazilere sahipken ne yazık ki bilinçli eşitsizlik politikalarıyla, aynı zamanda yanlış kategorisine alınamayacak politikalarla birlikte ne yazık ki bereketin ovası hâlinden yoksulluğun ovası hâline getirildi. 1977 yılında başlatılan GAP'la birlikte güya bölge kaynakları değerlendirilecekti, kırsal verimlilik artırılacaktı. Fakat kırk dokuz yıl geçti ve kırk dokuz yılın sonunda söyleyebiliriz ki kırk dokuz yıldır tamamlanmayan bir GAP projesi var, hâlâ daha su bekleyen bir Mardin gerçekliği var ne yazık ki bu projede.
GAP'taki son duruma tekrar bir değinecek olursak 2023 raporuna göre ülke genelinde üretilen hidroenerji içinde GAP kapsamındaki 9 kentin payı yüzde 22,3; bu kentlerin toplam alan ve nüfus büyüklüğü ise Türkiye ortalamasının yüzde 10,8'ine denk düşüyor. Niye bu verilerden bahsediyorum? Çünkü GAP kapsamında 5 kentte hizmet sağlayan DEDAŞ isimli özelleştirilmiş elektrik şirketi yurttaşların 21'inci yüzyıldaki en temel ihtiyacı olan enerjiye erişimini engelliyor, tarımsal üretimi durduruyor yani en kibar ifadeyle, kurumların müthiş bir mutabakatıyla bölgede üretilen enerjiden hem bölge hem bölge halkları bir şekilde mahrum bırakılıyor. Bu durum, sırasıyla kentten göçe, aynı zamanda yoksulluğa, insanların toprağından, kültüründen kopuşuna kadar pek çok sosyolojik sonucu da kendiyle getiriyor; yurttaşları tarım başta olmak üzere insanlık dışı koşullarda mevsimlik işçi olmaya mecbur ediyor. Bunun altında yatan temel sebep ise geçen ay yapılan Mezopotamya Su Forumu'nda açıkça ifade edildi, suyun âdeta siyasileştirildiğinden bahsedildi. Hâlbuki su, siyasi bir malzeme değil tüm doğa için, tüm canlılar için yaşam demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Mezopotamya'nın bereketli topraklarının ortasında olan Mardin bin yıllardır buğday, zeytin, üzüm ve mısır üretimiyle özdeşleşmiş durumdadır fakat bu bereket, rant temelli ve eşitsizliği artıran politikalarla bir yoksulluğa dönüşmüştür. Bugün Mardin'de çiftçiler, sadece kuraklıkla değil borçla ve girdi maliyetleriyle de mücadele ediyor. Coğrafi işarete sahip Derik zeytinini biliyorsunuz ve her sene hasat edilmeme riskiyle karşı karşıya olduğunu da biliyorsunuz çünkü Derik zeytininin üretildiği arazilere güneş enerji santralleri kurulmak isteniyor. Üreticilerin neredeyse yüzde 10'unun DEDAŞ tarafından kesilen fahiş faturalar sebebiyle icralık olduğunu da belirtmek istiyorum.
Mardin merceğinde Türkiye'ye baktığımızda tarımın bitme noktasında olduğunu görüyoruz. Çözüm, bölgesel eşitsizliklerin giderildiği, doğaya ve sosyolojiye uygun planlamaların yapıldığı, meşe ağacının da sorgül buğdayının da korunduğu, suyun ve doğanın korunduğu politikalar yapmaktır diyerek bütün çiftçileri ve halkları selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)