GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Selahattin Demirtaş’a ve siyasallaşmış yargıya, İmralı’ya gidecek olan komisyona, özgür basına, çocuk yoksulluğuna ve çocuk işçiliğine, on birinci yargı paketine, motokuryelerin sorunlarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:13
Tarih:05.11.2025

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, burada her gün söz aldığımızda ısrarla hukuktan, adaletten, demokrasiden bahsediyoruz ve bu konuda atılacak adımların ne kadar önemli olduğunun, geç kalınmaksızın atılması gerekliliğinin altını her seferinde çiziyoruz. Evet, bugün itibarıyla dokuz yıl bir gün oldu; Selahattin Demirtaş hâlâ tutuklu. Oysa karar ortada. Hukuk devleti adına, hukuk adına, adalet adına yapılması gereken, bir an önce tahliyesinin verilmesiyken hâlâ siyaset bunun üzerinde yorum yapıyor, konuşuyor. Oysa hukuk net. Biz artık bu anlayışla meselelere yaklaşmak zorundayız yani siyasallaşmış bir yargıdan artık kendimizi kurtarmak zorundayız. Bunun gibi Türkiye özellikle bu süreç içinde barışa olan özlemiyle, toplumun beklentileriyle karşı karşıya.

Bu konuda da bir başka önemli adım da İmralı'ya gidecek olan komisyonun bir an önce harekete geçmesi. Şimdi, geçmişte şöyle bir mesele vardı: Ne zaman İmralı'ya gitme konusu söz konusu olsa karşımızda "Koster bozuk." diyorlardı, şimdi de anlıyoruz ki zihinler bozuk. Bu zihin bozukluğunun örneğini "anket" diye algı yönetimi üzerinden de izliyoruz. Oysa şunu çok iyi biliyoruz ki toplum, barış konusunda kararlıdır, barışın yolunun da bu müzakerelerden geçtiğini, Meclisin bu anlamda önemli bir adres olduğunu ama meselenin esas aktörüyle de müzakere yapılması gerektiğini çok iyi biliyor. Toplumun neredeyse yüzde 70'inden fazlası bu konuda kararlılığını ortaya koymuşken bu "anket" denen uydurma şeylerle algı yönetimine kalkışmak aslında topluma kötülük yapmaktan başka bir şey değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukuktan, özgürlükten bahsettiğimiz zaman mutlaka basın özgürlüğünden de bahsetmek zorundayız. Bakın, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği karar Ankara Bölge Mahkemesi 22. Ceza Dairesi tarafından onandı. 6 gazeteciye altı yıl üç ay hapis cezası verildi. İsimlerini okumak istiyorum; Mezopotamya Haber Ajansından Diren Yurtsever, Ankara Büro Şefi Selman Güzelyüz, JINNEWS'ten Öznur Değer, Mezopotamya muhabirleri Emrullah Acar, Zemo Ağgöz Yiğitsoy ve yine gazeteciler Deniz Nazlım ve Hakan Yalçın. Yani özgür basın susturulmak isteniyor. Bu gazeteciler, Ape Musa geleneğinden gelen gazetecilerdir, özgür basın mücadelesine de devam edeceklerdir ama Türkiye'nin payına düşen, bu gazetecilere vermiş olduğu cezadır, ki bunun adı "utanç"tır. Basını susturarak Türkiye'yi demokratikleştiremezsiniz, basını susturarak Türkiye'yi bir hukuk devleti hâline getiremezsiniz. Dolayısıyla cezaevlerinde olan bütün gazeteciler bir an önce özgürlüğüne kavuşmalıdır.

Bakın, geçenlerde sevgili Merdan Yanardağ'ı casusluktan dolayı -bu kadar bir kara mizah örneğini dünyada göremezsiniz- tutukladınız ve daha da kötüsü, Tele1'i de kayyum atayarak susturdunuz. Şimdi, Tele1'in susmuş olması, Merdan Yanardağ'ın içeride olması ya da Kürt gazetecilerin tutuklu olması Türkiye demokrasisine katkı mı sağlıyor, yoksa Türkiye'yi o çöküşe sürüklemeye devam mı ediyor; artık burada karar vermeliyiz. Hukuktan, demokrasiden yana karar vereceksek eğer özgür basının artık yeri cezaevleri değildir, buna son verme zamanı gelmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, sorunlar saymakla bitmiyor. "Bütçe görüşülüyor." dedik, "Bütçenin bu dönemdeki en önemli işlevinin yoksullukla mücadele olması gerekiyor." dedik; bütçe, tabii, eski tas eski hamam, yine sermayenin, silahın bütçesi olmaya devam ediyor. "Yoksulluk" deyince yoksulluk manzaraları o kadar çok ki belki de en önemli yoksul kesimlerden biri çocuk yoksulluğu. Bu anlamda rakamlara baktığımızda korkunç rakamlarla karşı karşıyayız. Çocukların yüzde 33'ünden fazlası, yaklaşık yüzde 34'ü "çocuk yoksulluğu" dediğimiz ciddi bir yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Çocuklar okula aç gidiyor. Çocukların ciddi bir beslenme sorunu var. Eğitim hakkı dediğiniz şey, sadece okula gidip gelmek değildir, eğitim hakkı dediğiniz şeyin içinde, işte, çocukların beslenme hakkı, sağlıklı beslenme hakkı da vardır ve bunu sağlamak aslında devletin en önemli görevidir, sorumluluğudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Çocuklara bir öğün yemek vermekten kaçınan bu devlet, bu iktidar sermayeye -dün de söyledim, yine söylüyorum- 3,6 trilyon vergi harcaması yapabiliyor. İşte bu bir tercihtir, bu tercihten vazgeçin, sermayenin vergi harcamasıyla vergilerini affetmek yerine çocuklara bir öğün yemek verin.

Çocuk deyince mesele burada bitmiyor, çocuk işçiliği var bu ülkede. Çocuklar eğitimden yoksun bırakılarak işçileştiriliyor ve maalesef, çocuklar iş cinayetlerine kurban gidiyor. Birkaç isim: Bu yıl 71 çocuk çalışırken öldü, tam 71 çocuk. Bakın, en son 17 yaşında Miraç Sağlam ormanda çalışırken 80 metrelik uçuruma düştü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Urfa'da 14 yaşındaki Suriyeli Mustafa Mustafa inşaatta kalıpçı olarak çalışırken 5'inci kattan düştü, öldü. 15 yaşındaki Erol Can Yavuz, 16 yaşındaki Ruhi Can Çıracı... Tabii, bunlar sadece birkaç isim. Düşünebiliyor musunuz, çocuklar okula gitmesi gerekirken işe gidiyorlar, öyle ortamlarda çalışıyorlar ki işte hayatlarını kaybediyorlar.

Tabii, diğer taraftan bir de karşımıza on birinci yargı paketi gelecek, orada da hedef çocuklar. Çocukların eğitim hakkından yoksun kalmasından öte, suça sürüklenmelerinin önlenmesi yerine, çocukları cezalandıracak bir kafa yargı paketini hazırlıyor. Oysa suça sürüklenen çocukların suça sürüklenmemesi için suçu ortadan kaldıran...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, son kez olmasın çünkü çok sorunumuz var konuşmamız gereken.

Suça sürüklenen çocukları korumak adına suçla mücadele etmek gerekirken ülke âdeta bir uyuşturucu trafiğinin kavşağı olmuş durumda. Ülkede yasa dışı bahsinden her türlü mafyöz ilişkiler hâkim, bunlarla mücadele edecek bir Bakanlığı beklerken karşımızda çocuklara ceza yağdırmayı hedeflemiş bir yargı paketi hazırlıyor; bunu kabul etmiyoruz.

Son olarak, motokuryelerin sorunlarına değinmek istiyorum çünkü bugün 5 Kasım. Biliyorsunuz, 5 Kasımda -bundan üç yıl önce- Samet Özgül katledildi, 3 kişi tarafından öldürüldü; 2 kişi serbest bırakıldı, 1 kişinin de ağırlaştırılmış müebbet cezası yirmi beş yıla indirildi. Motokuryelerin çok ciddi sorunları vardır, bu sorunların önüne geçebilmek adına aslında motokuryelerin haklarına dair de düzenlemelerin bir an önce yapılmasını talep ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, teşekkür için açıyorum.

Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.