| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 04.11.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. DEM PARTİ'nin önergesi üzerine İYİ Parti Grubu adına kürsüdeyim.
Şimdi size tarihten bazı kesitler aktarmak istiyorum. Bunu herhangi bir polemik yaratmak ya da herhangi bir tartışma çıkarmak için yapmayacağım, sadece hukukun geldiği noktayı ve siyasetin yargı üzerinde nasıl etki kurduğunu anlatmak için ifade ediyorum. Bu söyleyeceklerim de uzak değil yakın tarihte verilmiş beyanlar yani ya bir yıl ya iki yıl önce. Bakın, o zamanki iktidar -isim vermiyorum, hepiniz tahmin ediyorsunuz- o günün muktedirleri muhalefet partisine şöyle sesleniyor: "İktidar olduğunuzda terörist Demirtaş'ı, Sorosçu Osman Kavala'yı serbest bırakacağınızı ifade etmişsiniz. Soruyoruz: Öcalan canisini de serbest bırakacak mısınız?" Mart 2022, herkes bu sözün sahibini biliyor. Mayıs 2023 "'Selo'yu kurtarmak istiyorsanız oyunuzu bana verin.' diyor muhalefet. Aferin sana. Bu Selo kim? Benim, Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimin ölümüne sebep olan kişi değil mi?" 2023 Mayıs, o günkü iktidarın söylediği cümleler. Böyle devam ediyor, 18 Mayıs 2024: "Terörist Demirtaş'ın, 6-8 Ekim olaylarını azmettiren diğer bölücülerin ceza almasına 'Hukuksuzluk.' demek, itiraz etmek bu millete hakarettir. Bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek art niyetliliktir, terör seviciliğidir ve ikiyüzlülüktür." 18 Mayıs 2024, bunları siz söylediniz o zaman. Bunların hiçbiri çok uzak bir tarih değil, daha bir yıl üzerinde ancak olmuş. Ya, mesele o kadar absürt, hukuk o kadar siyasi gündeme uygun hâle getirildi ki çok haklı bir tartışma konusu da elbette buradan çıkıyor. Ama bunu tartışırken cezaevindeki seçilmiş belediye başkanlarını -bakın, dün söyledikleriniz, bugün neredeyiz- MS hastası Tayfun Kahraman'ı, sağlık durumu her gün kötüye giden Mehmet Murat Çalık'ı, seçilmiş Milletvekili Can Atalay'ı konuşamıyoruz. Arkadaşlar, siyasi hesaplar uğruna herkese "terörist" denilen bir yerde gerçek terörist kim, sıradan vatandaş kim, siyasetçi kim? Ülkeyi getirdiğiniz nokta bu. Her şey birbirine girmiş durumda, her şey birbirine karışmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (Devamla) - İşine gelmeyince "Teröristsin, git." işine gelince "Canım cicim, gel." işine gelmeyince "Hapse gir." işine gelince "Hapisten çık." Böyle bir siyaset anlayışı olabilir mi, böyle bir hukuk düzeni olabilir mi? Bir insana "terörist" demenin ağırlığı ortadayken herkesi terörist ilan edip sonra da bambaşka bir tavır takınmak kabul edilebilir mi? Sizleri artık gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)