| Konu: | Ankara'da yaşanan konut ve kira sorununa ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 04.11.2025 |
DENİZ DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Bugün ülkemizin özellikle son yıllardaki en büyük yaralarından biri olan konut ve kira sorunu hakkında söz almış bulunuyorum. Ülkemizin tamamında olduğu gibi, barınma sorunu Ankara'mızda da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmakta.
Değerli milletvekilleri, en temel insan haklarından biridir konut ve barınma hakkı, anayasal bir hak yani anayasayla sağlanmış hak. Anayasa'mızın 36'ncı maddesi "Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan
haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir. Devlet, bu hakların gerçekleşmesi için şehirlerin ve diğer yerleşim birimlerinin tarihî ve kültürel nitelikleri ile çevre değerlerini de esas alan bir plan çerçevesinde gerekli tedbirleri alır." şeklinde ve açık. Fakat gerçekler apayrı, özellikle pandemi krizinden sonra Ankara yoğun göç alan kentlerin başında geliyor. Yoğun göç nedeniyle artan barınma talebi fiyatlara da doğal olarak yansıdı. Artık gelinen noktada başını sokabilmek için ev almak vatandaş için hayal oldu, kira fiyatları ise el yakıyor. Çıkıp hemen yanı başımızda, Ayrancı'da, Dikmen'de konut ve kira fiyatlarına bakın; 30 bin liradan, 35 bin liradan aşağı tabiri caizse eli yüzü temiz bir daire bulabilmek neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Asgari ücretin 22 bin lira olduğu bir ülkede kiraların asgari ücretin 2 katı olması sürdürülebilir bir durum değildir. İşçi, memur, emekli ne yapacak? 15 bin lira emekli maaşı alan vatandaş çadırda mı kalacak? Günümüzde alt gelir grupları barınma hakkına erişim için zaten büyük zorluklarla karşılaşırken orta sınıf da hızla bu imkânı kaybetmeye başlamıştır.
Konut piyasasının yatırım aracı olarak görülmesi, yüksek gelirli kesimlere servetini koruma ve artırma alanı yaratırken dar ve orta gelirli hanelerin bu piyasanın dışında kalmasına neden olmaktadır. Bu durum, mülkiyetin yalnızca ekonomik bir mesele olmaktan çıkıp toplumsal dengeyi de bozduğunu ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, barınma krizinden en çok etkilenen kesimlerden biri de üniversite öğrencileri. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yüzlerce öğrenci bizlere ulaşarak çaresizliklerini ifade etti. Öğrenciler için şu anda barınma krizi, eğitim hakkının önündeki en büyük engellerden biri. KYK yurtları kontenjan olarak yetersiz kalırken özel yurt fiyatları da aylık 20-25 bin TL'ye ulaştı. Bu durum, özellikle Anadolu'dan gelen öğrencileri eğitim hakkı ile geçim kaygısı arasında sıkıştırıyor. Üniversitelerde her yıl yeni bölümler açılırken üniversitelilerin yaşayabileceği uygun fiyatlı konut sayısı artmıyor. Bu nedenle birçok genç şehir merkezinden uzak, ulaşım maliyeti yüksek bölgelerde çoğu zaman kötü koşullarda yaşamaya mecbur kalıyor. Bazı öğrenciler de yüksek kira nedeniyle kayıtlarını dondurmak zorunda kalıyor.
Elimde bir kiralık daire ilanı var, sarı sitelerin birinden aldım. "Bina yaşı otuzun üzerinde." diyor, muhtemelen kırk, elli yıllık bir bina; Cebeci'de, Ankara Üniversitesinin Siyasal ve Hukuk Fakültelerine yakın 2+1 daire. 2+1 dairede kaç kişi yaşayabiliyor? Maksimum 3 ya da 4 kişi. Peki, 3 ya da 4 öğrenci bir araya geldiği zaman bu evi tutmaya kalksa ilk etapta cebinden ne çıkacak? 25 bin depozito; artı 25 bin, emlakçı bedeli; artı bir aylık 25 bin peşin kira, toplam 75 bin lira yani asgari ücretin yaklaşık 4 katı, 3 bin lira olan KYK bursunun da tam 25 katı. (CHP sıralarından alkışlar) Evet, yanlış duymadınız, devletin şanslı öğrencilere verdiği 3 bin TL'lik KYK bursunun 25 katıyla bir ev tutulabiliyor, diğer masrafları saymıyorum bile.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, barınamadığı için eğitimden vazgeçen gençlerin, çocuğunu okutamadığı için anne-babaların başlarını öne eğdiği bir ülke olmamalıdır. Sosyal konut projeleri bir lütuf değil devletin anayasal bir yükümlülüğüdür. Halkın alım gücünün çok üzerinde ödeme planları, yüksek peşinatlar ve uzun vadeli borç yükleriyle bu projeler gerçekten ihtiyacı olan kesimleri dışarıda bırakmamalıdır. Ayrıca, konutların sadece inşa edilmesi değil ulaşım, sağlık, eğitim ve istihdam olanaklarıyla birlikte planlanması da zorunludur; aksi hâlde şehirlerin çeperlerinde beton yığınları yükselir ama insanlar hâlâ evsiz kalır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Demir, lütfen tamamlayın.
DENİZ DEMİR (Devamla) - Sosyal devlet vatandaşını piyasanın insafına bırakmaz. Bu nedenle sosyal konut projeleri sadece bina değil eşitlik, adalet ve umut inşa etmelidir.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)