GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:11
Tarih:23.10.2025

CÜNEYT YÜKSEL (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Uluslararası Adalet Divanı dün İsrail'in eylemleri, İsrail'in Filistin topraklarındaki faaliyetleriyle ilgili, yükümlülükleriyle ilgili bir görüş verdi, burada İsrail'in eylemlerinin hukuksuz olduğuna hükmetti ve Divanın açıkladığı görüş uluslararası hukukun, insanlık vicdanının tarihsel bir zaferidir. Bu karar Filistin halkının meşru haklarını teyit etmiştir ve İsrail'in işgal altındaki topraklarda yürüttüğü uygulamaların uluslararası hukuka açık biçimde aykırı olduğunu da tespit etmiştir. Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hukuk Heyeti olarak Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarımızla tam bir eşgüdüm içerisinde bu süreci başından itibaren yakından takip ettik ve etmeye devam ediyoruz. Dün de Lahey'de adaletin safında yer aldık. Türkiye eş sunucu olarak davayı Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan Uluslararası Adalet Divanına taşımıştır ve Uluslararası Adalet Divanı nezdindeki bu danışma görüşü sürecine de hem yazılı hem sözlü olarak sunumlarda, beyanlarda bulunarak aktif biçimde katılım sağlamıştır. Türkiye, Uluslararası Adalet Divanına sunduğu beyanlarda İsrail'in Gazze ve Doğu Kudüs'te uluslararası hukuku sistematik biçimde ihlal ettiğini, insancıl hukuk, Cenevre Sözleşmesi ve BM yükümlülüklerini açıkça ihlal ettiğini belirtmiştir. Ayrıca, BM personeline yönelik saldırıların İsrail açısından hukuken bağlayıcı sonuçlar doğurduğunu da vurgulamıştır. Mahkeme dün açıklamış olduğu danışma görüşünde İsrail'in işgal altındaki Filistin halkının temel ihtiyaçlarını karşılamak, UNRWA ve diğer kuruluşların yardım faaliyetlerine engel olmamak, yardım ve sağlık personelini korumak, zorla yerinden etme ve aç bırakma yasağına uymak, tutukluların Uluslararası Kızılhaç tarafından ziyaretine izin vermek ve BM kurumlarının dokunulmazlıklarına saygı göstermekle yükümlü olduğunu belirtmiştir. Divanın danışma görüşünün odağında özellikle UNRWA'nın -Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı- faaliyetlerinin kısıtlanması meselesi yer almıştır. Divan, UNRWA'nın tüm insani yardım faaliyetlerinin ana aracı ve bel kemiği olduğunu vurgulamış, işgal altındaki Filistin topraklarında yürütülen insani yardım faaliyetlerinin engellenmesini, uluslararası hukukun ve insancıl hukukun açık ihlali olarak değerlendirmiştir. Bildiğiniz gibi UNRWA, Gazze'de ve civar ülkeler dâhil olmak üzere 13 bin yerel çalışanlarıyla yalnızca bir yardım kurumu değil milyonlarca Filistinlinin eğitim, sağlık, gıda ve barınma hakkına erişimini sağlayan yaşamsal bir kurumdur. Türkiye olarak da UNRWA'yı desteklediğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum ki bugün biliyorsunuz Türkiye ile UNRWA arasında Ankara'da UNRWA ofisinin kurulmasına dair anlaşmanın onaylanmasını görüşeceğiz. Bu nedenle, UNRWA'nın sahadan dışlanması ya da faaliyetlerinin askıya alınması, kurumsal bir boşluk yaratmış ve milyonlarca insanı açlık, hastalık ve yoksulluğun pençesine itmiştir. Bu boşluğu doldurmak üzere kurulduğu iddia edilen sözde Gazze İnsani Yardım Vakfı, aslında insani yardım adı altında yardımı bir silaha dönüştüren bir sistem kurmuştur, tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır ve binlerce sivil hayatını kaybetmiş, açlık, silah hâline getirilmiştir. Burada Mahkeme, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının uluslararası hukuk açısından tartışmasız bir hak olduğunu da vurgulamıştır. İsrail'in, bu hakkın kullanılmasını engelleyecek şekilde iç hukukunu işgal altındaki topraklara teşmil etmemesi gerektiğini belirtmiştir. Divan nihayetinde Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesinin, bağımsız ve egemen bir devlet olarak güvenli ve tanınmış sınırlar içinde İsrail devletiyle yan yana, barış içinde yaşama hakkı dâhil bölgesel istikrara ve Orta Doğu'daki tüm devletlerin güvenliğine katkı sağlayacağını bir kez daha vurgulamıştır.

Biliyorsunuz, bir ateşkes yapıldı yalnız şunu ifade etmem gerekiyor: Ateşkesin varlığı hukuksuzluğu ortadan kaldırmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) - Bombaların susması adaletin tecelli ettiği anlamına gelmez. İki yılı aşkın süredir devam eden yıkımın, binlerce sivilin ölümüyle sonuçlanan saldırıların ve insani yardımların kasten engellenmesinin hesabı mutlaka sorulmalıdır. Bu danışma görüşü yalnızca Filistin halkının haklı davası açısından değil aynı zamanda küresel adalet anlayışının güçlenmesi bakımından da tarihî bir dönüm noktasıdır. Türkiye olarak temennimiz, Divanın danışma görüşünde ortaya koyduğu ilkeler doğrultusunda soykırım davası sürecinin de süratle sonuçlandırılması ve tüm faillerin uluslararası hukuk önünde yargılanmasıdır. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği üzere Netanyahu yaptıklarının cezasını ödemekten kaçamayacaktır, er ya da geç yargılanacak ve işlediği soykırım ve savaş suçlarının bedelini ödeyecektir. Türkiye, Divandaki bütün süreçleri cezasızlık algısının kırılması ve adaletin yerini bulması amacıyla yakından takip etmeye devam edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum: İsrail Meclisinin Batı Şeria'yı ilhaka yönelik kararı yok hükmünde olup ateşkes sürecine yönelik bir sabotaj ve uluslararası hukukun açık ihlalidir; bu hukuksuz kararı reddediyoruz.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)