| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 22.10.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de bizleri izleyen halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bugün, yine, Meclisin önüne adı kanun ama özü itibarıyla yasama yetkisini fiilen gasbeden torba yasa konmuştur. Bu teklif yalnızca hukuki bir düzenleme değil, demokratik işleyişe müdahale eden siyasal bir tasarıdır. Birbirleriyle ilgisiz onlarca maddeyi aynı metne sıkıştırmak Meclisi yürütmenin onay makamı hâline indirmektir. Bu yöntem sadece kötü bir yasa tekniği değil, demokrasiyi budamanın sistematik yoludur. Bu torba yasa pratiği şeffaflığı ve katılımı reddeden bir anlayışın ürünüdür. Yasama artık halkın iradesinin değil, yürütmenin talimatının alanına dönüştürülmektedir. Milletvekillerine tartışma zemini bırakılmamakta, toplumun, meslek örgütlerinin, akademinin ve yerel yönetimlerin görüşleri tamamen yok sayılmaktadır. Dahası, teklifin 8'inci ve 16'ncı maddeleri Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği hükümleri yeniden yasalaştırma girişimidir. Bu, yargı kararlarını tanımamanın ötesinde neredeyse sadece kırıntısı kalmış hukuk devletine açık bir meydan okumadır.
Değerli arkadaşlar, bu ülkenin toprağında her taş, her ağaç, her kültürel varlık bir hikâye anlatır. Bu hikâyeler halkın ulaşabileceği yakınlıkta kaldığı sürece ortak hafızayı korur ama bu yasa geçerse bu toprakların bütün tarihsel zenginliği halktan uzaklaştırılacak, merkezî denetimin soğuk koridorlarında kaybolacaktır. Kültürel varlıkların kültür sanat adı altında ticarileştirilmesi aslında kültürün bir meta hâline getirilmesidir. Bu düzenleme toplumsal belleği kamusal alandan koparıp rantın yeni adresine çevirmektir. Kültür artık halkın ortak değeri değil, iktidarın piyasa enstrümanı yapılmak istenmektedir. Görünürde idari kolaylık olarak sunulan bu değişiklikler gerçekte kamusal mülkiyeti iktidarın öncelikleri doğrultusunda yeniden paylaştırma operasyonudur. Belediyelerin elindeki taşınmazları merkezî yönetime devretmek sadece mülkiyet değişikliği değildir, halkın kullanım alanlarının, sosyal tesislerinin, kültür merkezlerinin ellerinden alınmasıdır. Bugün İstanbul'da bir belediyenin mülküne el konulursa yarın Siirt'te de Diyarbakır'da da Van'da da Trabzon'da da Antalya'da da aynısı olacaktır. Bu yasa yalnızca İstanbul'un değil, bütün Türkiye'de yerel demokrasinin kalbine vurulan bir darbedir. Bu bir merkezden yönetim değil, merkezden kontrol rejimidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin hazırlanış biçimi dahi Anayasa’nın temel ilkeleriyle çelişmektedir. Anayasa’nın 2'nci maddesi hukuk devletini, 6'ncı maddesi yetkinin devredilemezliğini, 10'uncu maddesi eşitlik ilkesini güvence altına alır. Bu teklif ise hiçbir istişare olmadan, ilgili kurumların ve kamuoyunun katılımını sağlamadan hazırlanmıştır. Kültürel alanın merkezîleştirilmesi bu ülkenin azınlık topluluklarının, inanç gruplarının ve farklı kimliklerinin kendi kültürel varlıklarını yaşatma imkânlarını da fiilen ortadan kaldırmaktadır. Ermeni, Süryani, Rum, Ezidi, Kürt, Arap ve Alevi halklarının asırlık mirasları yerel yönetimlerin elinden alınarak Ankara'da bir daireye bağlandığında çoğulcu kültür anlayışı değil, tek tip kimlik politikasının hüküm sürdürmesidir.
Bakın, değerli arkadaşlar, bu teklif birleştirici olmadığını, aksine ayrıştırıcı olduğunu daha ilk maddesinden kendini gösteriyor. Teklif güya bölgedeki seyahat acentelerine aidat kolaylığı getiriyor ama yalnızca Adıyaman, Hatay, Maraş ve Malatya için. Oysa 6 Şubat depremleri Diyarbakır'ı, Urfa'yı, Antep'i, Osmaniye'yi, Kilis'i ve Elâzığ'ı da derinden etkilemiştir. Bu iller neden kapsama alanından çıkarılmış? Sormak istiyoruz burada iktidar vekillerine, gerçi kendileri "el kaldır, indir"den başka bulunmadıkları için yine sıralar boş maalesef. Mesela 12'nci madde Vakıflar Genel Müdürlüğünün aldığı yönetim masrafı oranını yüzde 20'den yüzde 40'a çıkarıyor. Bu artış vakıf gelirinin toplum yararına kullanımını engelleyecek, gönüllü dayanışma ağlarını boğacaktır. Toplumsal dayanışmayı güçlendirmesi gereken bir kurumun âdeta vergi toplayan bir yapıya dönüştürülmesi sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmaz. Bu yasa, kültürel mirası açıkça sarayın denetimine bağlayacaktır. Kültür artık halkın ortak değeri değil, iktidarın propaganda aracına dönüşmektedir. Bir ülkenin kültür politikası iktidarın keyfine göre değil, halkın ortak iradesiyle belirlenmelidir. Bugün yapılmak istenen şey, Türkiye'nin çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı yapısının üzerini örtmek, halkların ortak hafızasını tekleştirmektir. Bu, sadece mülkiyet devri değil, kültürel bir tasfiye sürecidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimiz biliyoruz ki bu yasa teklifi, bir idari reform değil, yerel demokrasiyi boğma operasyonudur; halkın olanı halktan uzaklaştırmak, hukuku, demokrasiyi ve eşitliği yok saymaktır. Türkiye'nin geleceği, merkezî otoritenin tek elden kararlarıyla değil, yerel yönetimlerin, emek örgütlerinin, sivil toplumun ve halkın katıldığı çoğulcu bir demokratik düzenle kurulur. Bu Meclisin görevi halkın malını halktan kaçırmak değil, halkın elinde tutmaktır. Bu toprakların kültürel mirası hepimizindir, gelin bu mirasa hep birlikte sahip çıkalım. Kültürü ticarileştiren değil, yaşatan; halkın iradesini yok sayan değil, güçlendiren bir yönetim anlayışını birlikte savunalım. Biz DEM PARTİ olarak bu teklifin hem anayasal hem de toplumsal bakımından kabul edilemez olduğunu söylüyoruz ve biliyoruz ki halkın iradesini yasal kılıflarla bastırmaya çalışan hiçbir güç bu topraklarda halkın direncini ve inancını yenemeyecektir diyoruz. Bu, yanlış ve halkın yararına olmayan, halkın katılmadığı, sivil toplum örgütlerinin, yerel demokrasinin, yerel halkın katılmadığı kararları artık bu Meclise, halkın iradesinin tecelli ettiği bu Meclise getirmekten vazgeçin. Bu ne halklara kazandırıyor ne de bu ülkenin geleceğine kazandırıyor, aksine, bu ülkeye kaybettiren bir meseledir. Artık bu hukuksuz, bu çoğulculuğu engelleyen, tekçi anlayışa bir an evvel son verin ve biz DEM PARTİ olarak bu yanlış düzenlenmiş, apar topar -"torba yasa" adı üstünde olan- birbirinden farklı birçok konuyu aynı metne sıkıştıran bu teklifi kabul etmeyeceğimizi buradan bir kez daha ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)