GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:8
Tarih:16.10.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Değerli milletvekilleri, evet, şimdi Karayolları Trafik Kanunu'nu görüşeceğiz.

Biraz önce Adalet Komisyonu Başkanını da dinledik, gerekçelerini anlattı. Ne diyor? Diyor ki: "Biz niye bunu İçişleri Komisyonunda değil de Adalet Komisyonunda görüştük? Tabii, kanunların hızlı olması içinmiş.

Peki, şimdi, ben, İçişleri Komisyonu üyesi bir milletvekiliyim, iktidar partisinde de çok kıymetli İçişleri Komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarım var. Yani bu arkadaşlar bu işi beceremiyor muydu? Komisyona bakıyorsunuz, bürokratlar İçişleri Bakanlığından.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI CÜNEYT YÜKSEL (İstanbul) - Adalet Bakanlığından da var.

ÖMER KARAKAŞ (Devamla) - Şimdi, bakınız, bu Trafik Kanunu. Trafik Kanunu nerede görüşülür? İçişlerinde görüşülür. Peki, siz bu kanunu yaparken, Meclise getirirken ne yaptınız? Karayollarıyla görüştünüz mü? "Görüştük." diyecekler. Peki, yollardaki levhalar düzeldi mi? Hayır, levhalar aynı. Yani, öyle bir levha var ki gidiyorsunuz 70, 100 metre gidiyorsunuz 50, tekrar 50 metre gidiyorsunuz 70. Ya, milletle dalga geçer gibi levhalar var. Bu levhalar düzelmeden bu kadar ağır cezalar getirilir mi? Yazık değil mi bu vatandaşlara? Konunun uzmanı değiller, Adalet Komisyonu kanun yapıyor.

Arkadaşlar, bir kiracı ev sahibi şeyini dahi iki yılda istinaftan çıkaramayan bir Adalet Bakanından bahsediyoruz biz. Böyle bir keyfiyetlik olmaz. Siz bu ülkeyi böyle yönetiyorsunuz. Bu ülke böyle yönetilirse, keyfiyetlikle yönetilirse kurumlar arasında hiçbir ahenk kalmaz, hiçbir şey kalmaz. Peki, yaptınız, getirdiniz önümüze. Nedir bu kanun? Bu kanun bizim bir Maliye Bakanı var, bir vergimatik, Mehmet Şimşek millete haraç kese kese bir oldu; milletin, esnafın, vatandaşın iflahını kuruttu. Şimdi, o yetmedi, ne yapıyoruz? Yeni çok çok çok ağır, orantısız, millete zulmedecek cezalar. Arkadaşlar, tabii ki cezalar olmalı, tabii ki cezalar caydırıcı olmalı ama bu kadar orantısız, bu kadar vatandaşa zulmedecek cezalar olmaz. Yani her şeyin bir orantısı vardır. Bakınız, bu kâğıt üzerinde Trafik Kanunu ancak baktığımızda görüyoruz ki mesele güvenlik değil, mesele bütçe açığını kapatmadır. Biraz önce Adalet Komisyonu Başkanı dedi ki: "Bu hayır, vakıflara gidiyor, işte, bütçe açığını kapatmıyoruz, yok öyle bir şey." Bu, tamamen bütçe açığını kapatmak.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sosyal yardımlaşma vakıflarına gidiyor Başkanım.

ÖMER KARAKAŞ (Devamla) - İsterseniz dışarıda görüşün, insicamımı bozmayın lütfen.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Yalan yanlış söylemeyin siz de.

ÖMER KARAKAŞ (Devamla) - Şimdi, evet, trafik kurallarına uymak zorunludur ama cezaların amacı vatandaşı soymak değildir, ıslah etmektir. Belirlenen rakamlar ceza değil, sömürü niteliğindedir. Bugün asgari ücret 22 bin küsur, emekli maaşı 16 bin küsur. Bir vatandaş tek bir ihlalle bile neredeyse maaşının 3-4 katı kadar trafik cezası ödeyecek. Vatandaş maaşıyla ay sonunu getiremezken devlet bütçe açığını ceza makbuzlarıyla kapatmaya çalışıyor, bu mudur adalet? Bu mudur caydırıcılık? Bir devlet açlık sınırında yaşayan vatandaşlarına ekonomik güçlük üzerinden hukuk öğretmeye kalkarsa o devlete asla güven olmaz.

Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifi trafik güvenliği bahanesiyle hazırlanmış bir gelir kanunudur, rakamlar ortada. Şimdi, bakınız, 2024 yılında 72 milyar lira trafik cezası kesilmiş, 2025 yılında henüz bakınız, 55 milyar öngörülmüş, henüz daha yıl bitmeden ağustos ayı itibarıyla bu ceza 83 milyara çıkmış, şu anda bile beklentinizin daha yeni yıl bitmeden yüzde 51 üzerindesiniz. "Polislere şu kadar ceza keseceksiniz." diye kota koyuyorsunuz yani devletin artık trafik cezası hedefi var. Devlet, trafik güvenliği değil tahsilat güvenliği peşindedir. Trafik cezaları her yıl katlanarak artıyor ama kazalara baktığımızda geçen yıl ile bu yılki oranlar arasında hiçbir azalma söz konusu değil, demek ki bu cezalar vatandaşı ıslah etmiyor, sadece devletin kasasını dolduruyor. Bu rakamlar şunu haykırıyor: Trafik güvenliği yok, denetim yok, planlama yok. Vatandaşa ceza kesmek kolay; peki, yolları yapmak, kavşakları düzenlemek, altyapıyı güçlendirmek neden bu kadar zor?

Şimdi, arkadaşlar, bakınız, size şunu söyleyeyim: Buradan Samsun'a gideceksiniz, yolda... Geçmişte, bu FETO döneminde yeni bir şey çıkartmıştınız sizler iktidar olarak, ilçe belediyeleri özel şirketlerle anlaşmıştı, ilçelerin girişine, çıkışına kameraları koymuş, oraya da hız sınırı yazmış, 50 veya 70, şehirler arası yol. Bunun bir kısmı belediyelere bütçe olarak geliyor, diğer kalanını da özel sektör alıyor. Bunlar hâlâ duruyor şehirler arası yollarda. Şimdi, bakın, buradan Bursa'ya gidiyorsunuz, Bozüyük'te bir fotoğraf makinesi var, orada hız sınırı -aynı yerde, karşılıklı- giderken 90, dönüşte 110. Ya, böyle bir saçmalık olur mu? Siz bunları düzeltmeden nasıl bu kadar orantısız, bu kadar ağır, bu kadar fahiş cezalar getiriyorsunuz? Düzeltme mi yapacaksınız, çekicilerle ilgili niye bir şey yok? Şimdi, hatalı park ediyor vatandaş, yaz cezayı. Avrupa'nın hangi medeni ülkesinde çekici var? Çekici geliyor hem ceza yazıyorsun hem aracı kaldırıyor, sonra gidiyor vatandaş hangi vakfın otoparkında, onu buluyor, o vakfa para ödüyor. Her şey ceza yazıyorsun, o zaman çekiciye ne gerek var? Çekiciler niye burada yok? Niye çekiciler kaldırılmamış? Tabii, vakıflara para lazım. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar?

Şimdi, bir hukuk devletinde cezalar ölçülü olmalıdır, hakkaniyetli olmalıdır. Vatandaşı yaşatmak için devlet vardır. Devlet vatandaşına zulmetmek için, vatandaşı sömürmek için yoktur arkadaşlar. Böyle bir uygulama asla olmamalıdır. Bu teklif, cezaları gelir kalemine dönüştürmekten başka bir şey değildir.

Değerli milletvekilleri, şimdi, teklifin 14'üncü maddesinde hız sınırı ve radarlar... Peki, şimdi radar cezası kesiyorsunuz, bunları da fahiş fiyatta artırmışsınız. Eskiden bunlar oranlaydı, şimdi 6 kilometre geçerse şu kadar, 10 kilometre geçerse bu kadar; ehliyete el koyuyorsunuz. Peki, şimdi, birçok yerde radarlar fotoğrafla çekiyor, trafik durdurmuyor. Peki, bu ehliyete nasıl el koyuyorsunuz? Polis ile vatandaşı karşı karşıya burada da getireceksiniz. Arkadaşlar, şimdi, trafik güvenliği radar tuzağıyla değil eğitimle, denetimle yol kalitesiyle, şehir planlamasıyla olur ama siz bu düzenlemeyle vatandaşı, sadece ve sadece devletin kasasını doldurmak için bir araç hâline getirmiş durumdasınız. Vatandaş lastiğini değiştiremiyor, sigorta yaptıramıyor, zaten muayene ücretlerini söylemeye gerek yok TÜVTÜRK vatandaşı soyuyor ama şimdi bir de bu kadar orantısız cezalarla vatandaşın sırtına yeni bir yük bindiriyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın

ÖMER KARAKAŞ (Devamla) - Evet, ceza olmalı, caydırıcılık da olmalı ama bu orantılı olmalı; bu ölçülülük, hakkaniyet ilkesiyle doğru orantılı olmalı. Trafik güvenliği için tabii ki ceza gerekli ama bu cezalar vatandaşı sömüren, vatandaşın can güvenliğini koruyan değil, vatandaşın trafik bilincini artıran değil, denetimi güçlendiren değil, vatandaşı soyan bir kanun teklifinin. Zaten kanun teklifinin -biraz önce söylediğim gibi- hangi komisyonda yapıldığı da bellidir ve bununla ilgili daha fazla söz söylemeye gerek yoktur. Tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)