| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 15.10.2025 |
CHP GRUBU ADINA İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hatırlayalım ki haziran ayı başında getirilen ve komisyonda kabul edilen bu teklif iktidarın bütçede açtığı delikleri trafik cezalarıyla kapatma amacına yönelik idi. O gün teklifle getirilmek istenen fahiş cezalara karşı toplumun her kesiminden yükselen ses, Kurban Bayramı'nda yapılan trafik uygulamalarının can yakması, tuzak sayılabilecek radar ve hız sınırı uygulamalarına ve yazılan cezalara tepki gösterilmesi ve Yozgat'ta çiftçilerin traktörleriyle yaptıkları protesto eylemine karşı toplumda yükselen destek ve sempati nedeniyle bu teklif komisyondan geçmesine rağmen Genel Kurula indirilememişti, ortam uygun olduğu düşünüldüğü için şimdi Genel Kurula getirilmiştir.
Bu tespiti yaptıktan sonra teklifin genelini ana hatlarıyla değerlendirmek istiyorum. Teklif hakkında İç Tüzük 38'inci madde uyarınca Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapılmamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı tarafından teklif hakkında Anayasa'ya uygunluk incelemesi raporu verilip verilmediği önergeyle sorulmuş, talebimiz Komisyonda karşılanmamıştır. Etki analizi yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa bir nüshasının tarafımıza verilmesi talebimiz de yine Komisyonda karşılanmamıştır. Teklifin tali komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmesi ve rapor alınması yönündeki talebimiz de kabul edilmemiş olup İç Tüzük ihlali nedeniyle Komisyonda nitelikli bir yasama faaliyeti yürütülememiştir. Yine, teklifin PR'ını İçişleri Bakanı yapıyor ama teklif Adalet Komisyonunda görüşülüyor. Bu da yasama faaliyetinin niteliksiz olarak yürütüldüğünün bir başka göstergesidir. Teklifin, her ne kadar trafik güvenliği, can ve mal güvenliği gibi saiklerle getirildiği söylense de bu işin böyle olmadığını herkes biliyor.
Aslına bakarsak, AKP ve Cumhur İttifakı bileşenleri, ekonomi yönetimindeki beceriksizliklerinin ceremesini vatandaşın sırtına yüklemek için yani bütçeye halktan para toplamak için bu teklifi getirmişlerdir. İktidarın bütçeyi trafik cezalarıyla finanse etmek noktasına kadar düşmesi beceriksiz ekonomi yönetiminin ülkeyi iflasa sürüklediğinin bir göstergesidir. Zira, cezaların fahiş oranda artırılmasının trafik kazalarını önlemediği bilimsel bir gerçektir.
Trafik kazalarını önlemede aslolan eğitim ve bilinç düzeyinin yükseltilmesidir. Trafikte kurallara uymak elbette medeni bir toplumun olmazsa olmazıdır. Devletin görevi ise güvenliği ve adaleti birlikte sağlamaktır. Ancak cezaların ölçüsüz, orantısız ve keyfî bir şekilde artırılması ne güvenliği sağlar ne de adaleti tesis eder. Trafik cezalarıyla ilgili düzenleme elbette yapılabilir ama bunun ülke gerçeklikleri ve vatandaşın ekonomik koşulları gözetilerek yapılması gerekir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de trafiğe kayıtlı araçların ortalama yaşı 2004 yılında 12 iken 2022 yılı sonu itibarıyla 14,8 yıla yükselmiştir; otomobillerin yaşı ise 2004'te 10 iken 2022'de 14 olmuştur. AKP iktidarı boyunca trafikte otomobiller yüzde 40 yaşlanmıştır. Nereden nereye. Bu yaşlı araçların ekonomik ederleri de 300 bin, 500 bin, 800 bin, 1 milyon düzeyindedir. AKP, vatandaşı eskimiş bu araçlardan kurtarmayı değil, kaza algısını kullanıp vatandaşa ceza keserek hazineye gelir sağlamak önceliyor. (CHP sıralarından alkışlar) İşte bu, AKP'nin yönetim anlayışıdır; esaslı sorunlara çözüm üretmeyen ama var olanı kümesteki kazlar misali ekonomik olarak sonuna kadar sömüren anlayış. Hem kurduğunuz, zengini daha zengin yapan, orta gelir grubunu yok eden, fakiri daha fakir yapan ekonomik düzenle vatandaşı eski model arabaya bindiriyor hem de aldığınız yüksek trafik cezalarıyla ikinci bir darbe vuruyorsunuz. Bu teklifte öngörülen, ileride de yeniden değerleme oranında artırılacak 90 bin, 140 bin, 370 bin lira gibi cezalar yazıldığında, bahsettiğim eskimiş araçların sahipleri 14.500 lira emekli maaşı, 22 bin lira asgari ücret, 60-70 bin lira memur maaşı alan vatandaş nasıl ödeyecek? Ha, "Asgari ücretli de, memur da, emeklide, işçide otomobil alacak hâl koymadık, o yüzden bu cezalar onları etkilemez." diyorsanız o başka. Bu ceza miktarları hem vatandaş açısından yıkıma sebep olur hem de tahsil oranını düşürür. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kanaatimizce teklif orantılı, ölçülü, adaletli olma ilkelerine uygun olmadığından, ceza adaleti ve eşitliğe aykırılık teşkil ettiğinden, yoksula ağır, zengine hafif geldiğinden, sosyal adalet ilkesini zedelediğinden, mülki amirlere devrettiği müsadere yetkisiyle yargı yetkisini çiğnediğinden, Cumhurbaşkanına tanıdığı geniş artırım yetkileriyle Meclisi etkisizleştirdiğinden, idareye tanıdığı geniş bir kapsamla yönetmelik çıkarma yetkisiyle de yasama yetkisini devrettiğinden Anayasa’nın 2, 5, 7, 9, 11, 13, 49, 88, 104 ve 123'üncü maddelerine açıkça aykırıdır. İlgili maddeler gelince tekrar konuşacağız ama Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak teklifin 6, 10, 14, 19 ve 33'üncü maddelerine ciddi itirazlarımız vardır.
AKP bu kanunda bile demokrasiye nasıl kastettiğini yani ne kadar antidemokrat olduğunu, bulduğu her fırsatta özgürlüklere saldırmaya ne kadar meraklı olduğunu göstermeye devam etmektedir. Şöyle ki teklifin 10'uncu maddesi ile 33'üncü maddesi birlikte değerlendirildiğinde demokratik protesto hakkını kullanmak isteyen vatandaşları bu yaptıklarına pişman etmek için bir yasal düzenleme yapıldığını görüyoruz. Anlaşılan Yozgatlı çiftçiler AKP'yi fena sarsmış, kimyasını bozmuş. Yozgatlı çiftçiler bu teklif kanunlaştıktan sonra traktörüyle yola çıksalardı her birisine 90 bin lira ceza yazılabilecek, ehliyetleri altmış gün süreyle alınabilecek ve traktörleri altmış gün süreyle trafikten men edilebilecekti. Birileri bu eylemi internette, sosyal medyada, televizyonda yayarsa, bazı yorumcular ve gazeteler överse 33'üncü maddeyle getirilen ek madde 20'yle 25 bin lira ceza verilebilecekti. Anlaşılan Yozgatlı çiftçilere kesilen 900 küsur lira para cezası AKP'ye az gelmiş. Şimdi, kaşla göz arasında, aklınızca çaktırmadan bu cezaları da artırıyorsunuz. İktidara önerimiz demokrasiye saygı duymaları, vatandaşın Anayasa'ya uygun, barışçıl protesto hakkını kullanmasından rahatsız olmamalarıdır. Bu itibarla, bu düzenlemeler bu kanun teklifinden çıkarılmalıdır. Meclise sunulacağı konuşulan on birinci yargı paketinde de trafikle ilgili bir müstakil suç düzenleniyor, bu suç da bu düzenlemeyle aynı kapsamdadır, şimdiden kamuoyumuzun dikkatini çekmek istiyorum.
Özgürlüklerin kısıtlandığı ve hukukun siyasallaştığı ülkelerden sermaye kaçmaktadır. Türkiye'de de her ne kadar hukuk kuşu kurulmuş saat gibi günaşırı çıkıp "Türkiye, bir hukuk devletidir. Yargı, bağımsız ve tarafsızdır." dese de yandaşınızdan başka kimse hukuk kuşuna ve size inanmıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Adalet Bakanlığının 2025-2029 yıllarını kapsayan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde tutuklamanın istisnai bir koruma tedbiri olduğunu ortaya koyan bir dizi mevzuat düzenlemesi yapıldığı ifade edildikten sonra "Soruşturma aşaması için ayrı bir azami tutukluluk süresi belirlenerek bu sürelerin aşılması hâlinde tutukluluğun yasa gereğince sona ermesi sağlanmıştır." denmektedir. Öyle mi? Bakalım. Hemen hatırlayalım; mahkeme Osman Kavala'nın tahliyesine karar verdi, daha cezaevinden çıkmadan savcılık devreye girerek başka bir dosyadan tutuklama talep edildi ve tutuklandı. Esenyurt Belediye Başkanımız Profesör Doktor Ahmet Özer terör suçlamasıyla tutuklandı, sonra konjonktür değişince terör suçlamasından tahliye edilip yedek dosyadan yolsuzluk suçlamasıyla cezaevinde tutulmaya devam edildi, ediliyor. Yine, Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan da muhtemeldir ki aynı kaderi paylaşacak, onun hazırlıkları da yapıldı. Örnekler çoğaltılabilir. AKP'nin hukuk devleti anlayışına göre insanlar yatarı olmayan hakaret suçundan bile seksen yüz gün tutuklu kalıyorlar. Mevzuat hukuk kuşunun dediği gibiyse neden böyle oluyor? İnsanlar ibretiâlem için tutuklanıyorlar, cezaevinde tutuluyorlar. Hukuk kuşunun arada bir çıkıp "hukuk hukuk" demesiyle devlet hukuk devleti olmuyor. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) - Uygulamada ne yapıldığına bakarak devletin hukuk devleti olup olmadığına karar vermek gerekiyor. Yatırımcı da zaten öyle yapıyor. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun muhatap edildiği siyasi operasyon sırasındaki yargı uygulamalarının hukukun temel ilkelerine aykırı olması nedeniyle yargının siyasi hedeflere hizmet eden bir sopa hâline geldiği gerçeği ayan beyan ortadayken hukuk devleti masalına ve yargının bağımsız ve tarafsız olduğu yalanına kimse inanmaz.
Şimdi, siz trafik cezalarıyla bile hazineye gelir yaratmaya çalışıyorsunuz ya, asıl buralara bakmanız gerekir. ülkedeki hukuksal duruma ve yargısal işleyişe bakın, asıl ve büyük kaynak orada.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)