Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 5 |
Tarih: | 09.10.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SÜMEYYE BOZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyen değerli halklarımızı ve cezaevinde direnen siyasi tutsakları saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de derinleşen ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve gelir adaletsizliği artık rakamların değil, mutfakların, kadınların, pazarların omzundaki yükün giderek gerçek bir hâle dönüştüğünü göstermiş durumda. Çarşıda, fırında, pazarda, eczanede herkeste aynı soru gündemde: Bu maaşla nasıl geçineceğiz? Asgari ücret daha işçinin eline geçmeden eriyip bitiyor. Emekliler yıllarca çalışmanın karşılığında aldıkları maaşla ne kira ödeyebiliyor ne de mutfağı döndürebiliyor. Elektrik, doğal gaz, gıda, ulaşım, her şey her geçen gün zamlanıyor. Küçük esnaf borçla ayakta duruyor, çiftçi mazot ve gübre fiyatlarına yetişemiyor bile. Veriler de gösteriyor ki açlık sınırı 27.970 TL, yoksulluk sınırı 91.109 TL. Bekâr bir çalışanın maliyetinin ise 36 bin lirayı aşmış durumda olduğunu önceki hatipler de dile getirdi. Peki, soruyoruz: Bir asgari ücretle hem kira hem gıda hem eğitim hem sağlık nasıl karşılanır? Peki, kadınlar bu tablonun içerisinde nasıl ayakta kalsın? Bu bir yaşam değil hayatta kalma mücadelesi, toplumsal bir yoksunluk, insani bir tükeniştir ve bu yük de en çok kadınların omuzlarındadır. Bugün Türkiye'de yoksulluğun yüzü artık kadındır çünkü bu ülkede yoksulluk artık sadece bir gelir meselesi değil, cinsiyet meselesidir. TÜİK'in 2025 verilerinden sahada araştırma yapan diğer anket şirketlerinin verilerine kadar, sonuçlarına kadar açıkça görülüyor ki kadınların iş gücüne katılım oranı oldukça düşük ve istihdam oranı da düşük. Ve kadınların yönettiği hanelerde yoksulluk riski erkeklerin yönettiği hanelerdeki yoksulluk riskinden tam yüzde 28 oranında daha fazla. Bu tablo bize şunu gösteriyor: Ekonomik kriz erkek egemen sistemle birleştiğinde kadın yoksulluğunun ortaya çıktığı bir ülke ortaya çıkıyor. Yani bu tablo sabah evinden çıkmadan çocuğunun kahvaltısını düşünen bir annenin, pazarda en ucuz sebzeyi almaya çalışan, aramaya çalışan kadının, işyerinde taciz, tecavüz, mobbing mağduru olarak işinden çıkmak, ayrılmak zorunda kalan kadınların hikâyesidir. Bu tablo kadınların görünmez emeğinin görünmeyen hayatlara dönüştüğünün ve bu dönüşümün bir sistem sonucu olduğunun somutlaşmış hâlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
SÜMEYYE BOZ (Devamla) - Bu yoksulluğu, bu eşitsizliği, bu sessizliği değiştirmeden demokrasiden, özgürlükten ve adaletten söz edemeyiz çünkü kadının özgür olmadığı bir toplum da özgür olmaz. Ve biz DEM PARTİ olarak diyoruz ki: Yoksulluğun kadınlaşmasına karşı dayanışmanın da kadınlaşması gerekir. Kadınların emeğini görünür kılacak, dayanışma ekonomisini büyütecek, yerelde ve kırsalda kadın üretim kooperatiflerini destekleyecek bir ekonomik anlayışı inşa etmek gerekiyor. Bir kadının emeği görünür olduğunda bir toplum nefes alır; ekolojik üretimi, yerel dayanışmayı ve kolektif paylaşımı güçlendirir yani kapitalist rekabetin yerine toplumsal dayanışmayı koyar. Ve biz inanıyoruz ki kadınların eşit ve özgür, onurlu yaşadığı bir ülke ancak demokratik bir cumhuriyetin temelleri üzerinde inşa edilir, onun temelleri üzerinde yükselir.
Bu duygularla bütün kadınlara selamlarımı iletiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)