GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:2
Tarih:02.10.2025

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün raporunu görüştüğümüz Kamu Denetçiliği Kurumunun Başkanını ve seçkin üyelerini de selamlamak isterim.

Tabii, gerçekten bir anayasal devletimiz olsaydı, gerçekten bir hukuk devleti olsaydık burada Kamu Denetçiliğinin neler yaptığını, nasıl mesafeler aldığını, hakkını yargı yolunda veya başka yollarla alamayan vatandaşların derdine nasıl derman olunduğunu konuşabilirdik ama bugün, bu koşullarda, Türkiye'yi getirdiğiniz bu bataklıkta, Kamu Denetçiliği gibi Türkiye'ye çok lüks sayılabilecek bir kurumun raporunu tartışmayı zül sayıyoruz. Bunun halk dilinde bir karşılığı vardır: "Kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür." Çünkü değerli arkadaşlar, çok ağır yargısal sorunlar içerisindeyiz ve maalesef son yılların en büyük palavrası "Yargı bağımsızdır, bağımsız yargının sonucunu bekleyin."dir. Böylesine ağır kanayan yaralarımız varken, böylesine mağduriyetler varken, demokrasimiz 19 Mart darbe sürecinden geçiyorken Kamu Başdenetçiliğinin çözmeye çalıştığı sorunları önemsiyoruz, kendilerine teşekkür ediyoruz ama buradan bunları konuşmayı reddediyoruz, başka şeyleri konuşmamız lazım.

Değerli mevkidaşım, arkadaşım Ali Mahir Başarır bahsetti, ben de konuşacaktım Ayşe Barım'la ilgili, gereğini söyledi. İki yüz elli gün hapiste tuttunuz; 2 kez hastalanmış, beyin anevrizması olan bir vatandaşımız. Bir iftira üzerinden tuttunuz ve buradan böbürlenerek "Bugün tahliye oldu." diyorsunuz. Sizi kınıyorum Sayın Grup Başkan Vekili, o kişinin iki yüz elli gün yatmaması gerekirdi. Bunun hesabını kim verecek, hanginiz verecek? Hiçbiriniz. Önünüze bakacaksınız işte böyle. Biliyoruz, cevap veremeyeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Kendileri iki yüz elli saat dururlar mı acaba?

BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Beni niye kınıyorsun ki? Beni niye kınıyorsun?

MURAT EMİR (Devamla) - Niye biliyor musunuz? Bakın, siz Ergenekon, Balyoz kumpaslarının da avukatıydınız.

BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Ben değildim!

MURAT EMİR (Devamla) - O yıllarda "Biz bu savcının, Zekeriya Öz'ün arkasındayız." diyenlersiniz ve o gün, o gün onca hukuksuzluk yapılırken, devlet FETÖ'ye teslim edilirken, millî ordumuza operasyon çekilirken keyifle seyrettiniz ve ortaklık yaptınız. Bunu hepimiz biliyoruz ve o yıllarda o mağduriyetleri dava eden Mehmet Haberal AİHM'e gitti ve bir karar çıkarttı. O karar şu: "Hâkimler verdikleri ağır cezalarda kasten yaptıkları hataların sorumluluğuna katlanırlar." hükmü çıktı. Ne yapıyorsunuz? Hangi hâkime bu uygulandı? Hiçbirine çünkü "Bir yıl içerisinde rücu edilir." hükmü var. O bir yılı aşıyorsunuz, sonrasında hâkimler yani sizin talimatlandırdığınız hâkimler yani AKP gençlik kollarından aldığınız hâkimler akşama kadar açık hukuksuzluklar yapıyorlar. Seyrediyorsunuz, cezalandırıyorsunuz ve şu bilinsin istiyorsunuz: "Türkiye'de sarayın, siyasi iktidarın istemediği hiç kimse tutuklanmaz, onların istemediği kimse tahliye olmaz." Bu böyle bilinsin istiyorsunuz. Ayşe Barım dosyası budur, açıkça budur. O hâkim cezalandırılmalıdır çünkü kasten ağır bir kusur işlemiştir, bir vatandaşımızın iki yüz elli gün hapiste kalmasının birinci dereceden failidir.

Değerli arkadaşlar, güncel konulardan gidelim. Ağır hukuksuzluklar var, sabaha kadar konuşabiliriz. Bugün Can Atalay'ın annesi misafirimizdi Mecliste, Şükran anne. Arkadaşlar, yasama yılını açtık değil mi? Geldi Cumhurbaşkanı, alkışladınız, "Millî irade" dediniz, "Millî iradeye saygısızlık olur ayağa kalkmamak." dediniz değil mi? Millî iradenin temsilcisi şu anda cezaevinde, ne yaptınız? Sizin mesai arkadaşınız cezaevinde, hem de suçlu değil hem de hükümlü değil hem de hakkında hâlâ milletvekili olduğunu ve yargılanmasının hukuksuz olduğunu, serbest bırakılıp gelip burada görevini yapmasının gerektiğini söyleyen 3 Anayasa Mahkemesi kararı var, tam 3 tane. Niye bakıyorsunuz sadece, bir şey yapın arkadaşınıza. Anne gelmiş "Benim oğlum da milletvekili, seçildi." diyor. Sizi seçen oylar ne kadar kutsalsa, ne kadar değerliyse onu seçen oylar da o kadar değerli. Ne hakkınız var buna? Anayasa'yı açıkça çiğniyorsunuz. İlk başta ne dedim ben; anayasalı bir devletsiniz, kusura bakmayın, anayasal bir devlet değilsiniz.

Devam edelim. Selahattin Demirtaş, 2016'da tutuklanıyor, 3 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var hakkında, 3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi demiş ki: "Siz bu tutukluluğu siyasi nedenlerle yapıyorsunuz, siyasi rakibinizi cezaevine koymak için yapıyorsunuz." Niye uymuyorsunuz hâlâ? Neden unuttunuz? Her yere gidiyorsunuz, adalara gidiyorsunuz, dağlara gidiyorsunuz; Edirne'yi niye hatırlamıyorsunuz? İşinize gelmiyor çünkü arkadaşlar. Bu ülkede her şeyi yapabilirsiniz, yapamayacağınız bir şey var, Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı seçtirmemek Türkiye'de en ağır suçtur işlenebilecek. Buradan kendimizi ihbar ediyoruz; Tayyip Erdoğan'ı bir daha Cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz, göreceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, size açıktan sataşıyorum; siz siyasi yankesici bir iktidarsınız, siyasi yankesicisiniz. Şimdi itiraz edemezsiniz, ben yine de söyleyeyim. Bakın, sayıyorum size: Şişli Belediyesine çökmek lazım ama Belediye Meclisi üyesi arasındaki mesafe çok fazla. Ne yapmak lazım? Ya, bu, terör örgütü üyesi olsun, atalım içeriye, hemen bir kayyum atayalım. Peki, ne yapmak lazım? Yok, delil yok, öyle bir şey yok. Savcılık dosyasından söylüyorum; 2 Kürt vatandaşı, daha önce DEM PARTİ'sinde siyaset yapmış vatandaşı belediye meclisi üyesi yapmak suçu diyor ya savcılık. Okuyun, açın; öyle gülümseyeceğinize açın, dosyayı okuyun. Türkiye Cumhuriyeti'nde savcılık 2 Kürt vatandaşı Şişli'de Belediye Meclisi üyesi yapmış olmayı suç sayıyor ve bunun üzerinden Şişli'ye kayyum atadınız; bunun adı siyasi yankesiciliktir.

MHP'li arkadaşlar -gerçi kimse kalmamış, bir arkadaşım var, saygılar sunuyorum- değerli arkadaşım, Sayın Bahçeli "Artık bu kayyumlar bitsin." dedi. Komisyonda da bir şeyler yapılır mı, yapılmaz mı ama çalışıyoruz ve acaba "Şişli'nin Belediye Başkanı serbest kalıp da tekrar görevine döner mi?" kaygısıyla o gün, Sayın Devlet Bahçeli'nin "tweet" attığı gün Emrah'ı götürdüler, ifadesini aldılar biliyor musunuz? Tekrar İBB dosyasına takmak için, ya, bu nasıl... "Yankesici" değil de ne denir? Yankesicilik.

Bayrampaşa, Hasan Mutlu; Belediye Meclisi üyesi farkı 22'ye 15. Arıyorlar, "Ağabey, ya, seni alacaklar bak, gel aramıza." diyorlar. Gelmiyor, bak, ben söylemiyorum, dosyalarda var, "tape"lerde var; gelmiyor. 2 kişiyi tehdit, 2 kişiyi istifa; 15'e 18'lik bir fark, 4 de bağımsız. Bağımsızlara baskı üstüne baskı; bağımsızlardan birisi ne yapsın, çekiniyor, benim verdiğim oy belli olsun diye işaretliyor. O işaret ortaya çıkınca da sizinkiler feryat ediyor "Hakkımız gitti." diye. Arkadaşlar, hakkınızı sandıktan alacaksınız, hakkınızı milletten alacaksınız. Milletten almadığınızı mahkemeden, bırakın mahkemeyi, savcılık tutuklamalarından almaya kalkarsanız bunun adı siyasi yankesiciliktir. Gelin bunlara cevap verin.

Evet, Gaziosmanpaşa, orada çoğunluk Cumhur İttifakı'nda olduğu için, rahatlıkla, daha bizim başkanımız seçilmeden işlenmiş suçlar üzerinden aldılar. Hemen eller kalktı, indi, Gaziosmanpaşa'ya çöktüler.

Manavgat, devam edelim, Manavgat'ta fark 20'ye 16, 4 fark var; ne yapmak lazım? Ne yapmak lazım? Siz bilirsiniz ne yapmak lazım? Ne yaptılar biliyor musunuz? 7 Belediye Meclisi üyesini tutukladılar. Ya, bundan daha utanılacak ne olabilir? Bu hırsızlık olacak şey mi? Bu hırsızlık, bu yankesicilik. Defalarca söylüyorum...

HALİL ELDEMİR (Bilecik) - Esas hırsızlık Manavgat Belediyesinde.

MURAT EMİR (Devamla) - Ya, gel anlat, gel anlat, gel konuşuruz.

HALİL ELDEMİR (Bilecik) - Bak, esas hırsızlık Manavgat Belediyesinde, tescilli.

MURAT EMİR (Devamla) - O 7 kişiyi tutukladılar, bizim arkadaşlarımız istifa ettiler arkadan gelsin diye. İlçe seçim kurulu başkanı istifaları kabul etmedi, baskı yedi ama sonunda bizim arkadaşlarımız istifa ettiği için arkadan geldi ve biz Manavgat'ı almayı başardık, orayı çalamadınız.

Beyoğlu'nda yine aynı şekilde, 17'ye 16, 2 üyeye baskı yapıldı.

Değerli arkadaşlar, bakın...

HALİL ELDEMİR (Bilecik) - Manavgat Belediyesini savunamayanlar burada başka bir sandık hikâyesi uyduruyor.

MURAT EMİR (Devamla) - O videoları sen seyrettin, ben de seyrettim, daha çok seyredeceksin.

HALİL ELDEMİR (Bilecik) - Biliyoruz zaten, daha çok video...

MURAT EMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, böylesine ağır bir darbe sürecinin içerisinden geçerken, böylesine ağır hukuksuzluklar varken, böylesine kişiler sizin şimdi yaptığınız gibi peşinen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MURAT EMİR (Devamla) - ...masumiyet karinesi yok sayılarak suçlanıyorken; bunun üzerinden seçilmiş belediye başkanları, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu cezaevinde tutsak olarak tutuluyorken Türkiye'de konuşacağımız başka bir konu yoktur. Ombudsmanlık kurumu çok kıymetlidir ama onu Cumhuriyet Halk Partisinin, halkın iktidarının kurulduğu, hukuk devletinin tekrar tesis edildiği bir dönemde tekrar konuşuruz.

Ben tekrar Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)