Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 2 |
Tarih: | 02.10.2025 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, aslında Meclis teamüllerine göre genel başkanlar soru önergesi vermezler ama içinden geçtiğimiz süreç hukukun yoksunluğunu en yüksekte yaşadığımız bir süreç ve Genel Başkanımız geçtiğimiz ay Adalet Bakanının yanıtlaması istemiyle 7 soruluk bir soru önergesi verdi ve Bakan da yanıtladı. Bakanın yanıtında özetle şu var: "Türkiye bir hukuk devletidir." Gerçekten hukuk devleti midir Türkiye yani buna inanıyor musunuz? Veriler Türkiye'nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde en dibe düştüğünü gösteriyor. En son endekste Türkiye 142 ülke arasında 117'nci sırada, birçok Afrika ülkesinin de çok daha gerisinde, Avrupa Konseyi üyeleri içerisinde de en sonda; hukuk devleti ilkeleri bakımından. Peki, adalete güven var mı? Adalete güven de yok. Bütün kamuoyu araştırmaları, ekonomiyle beraber adaletin Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimi bakımından en kötü alanları olarak gösteriliyor yani yurttaşlarımızın en az yüzde 80'i, bazı ölçütlere göre de yüzde 90'ı adalete ve yargıya güvenmiyor; böyle bir ortam yarattınız. Nedeni ikili hukuk yani AK PARTİ'lilere, iktidardan yana olanlara uygulanan hukuk ile muhaliflere, CHP'lilere uygulanan hukuk. Birçok örnek saymıştı Genel Başkanımız, iki üç örneği söyleyeyim. Mesela, avukatlara uygulanan hukuk. Mehmet Pehlivan, avukat, İmamoğlu'nun avukatı; şu anda hapiste, yüz günden daha fazladır; kendi ayağıyla adliyeye gitti, kaçma şüphesi yok, davet edilmişti, gitti, tutuklandı. AK PARTİ'ye yakın bir avukat, simsarlık yapıyor, kaçma şüphesi içerisinde, ev hapsiyle tutuldu. Veya HSK'yle ilgili yaptığımız şikâyetler; bakın, kurumsal şikâyetler yapıyoruz, bir tanesiyle ilgili herhangi bir işlem yapılmadı.
Değerli arkadaşlar, bakın, sizlere soruyorum: Vicdanınız elveriyor mu, vicdanınız? Ya, bakın, savcı çağırıyor, tehdit ediyor İstanbul Adliyesinde; çocuğuyla, ailesiyle tehdit ediyor. Masasında ne var? Masasında beyaz Toros var; değerli arkadaşlar, savcının masasında beyaz Toros var, maket. Doğduğu zaman bilmediği o beyaz Toros'u metafor olarak masasına koymuş. Bu ne anlama geliyor? Bunu şikâyet ediyorsunuz, HSK bir işlem yapmıyor, tam da Cumhurbaşkanının beyaz Torosları mahkûm ettiği günde ve Meclisin önünde beyaz Toros yakılıyor. Bununla ilgili HSK yazamaz mı, bir işlem yapmaz mı "Nedir senin motivasyonunun bu beyaz Toros'la ilgili olarak, hangi mesajı veriyorsun?" diye. Bakın, bunlarla iş tutuyorsunuz, bunlarla; bütün bunlarla iş tutuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu Parlamentoda milletvekilliği yapan Aykut Erdoğdu -milletvekili- tutuklu şu anda, kendisiyle ilgili iddia milletvekilliği dönemine ilişkin. Açın, CMK'ye bakın, bu Parlamento değiştirdi o yasayı: 161'inci madde. Yetkili yer neresi? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı. Peki, ne işi var soruşturmanın İstanbul'da? Ayrılıp gönderilmesi lazım değil mi? Neden yapılmıyor? Bakın, bunlardan hiç mi incinmiyorsunuz?
Veya Zeydan Karalar, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı. Kendisiyle ilgili iddia 2016 yılına ilişkin, Seyhan Belediye Başkanıyken. Kütahya Belediyesiyle ilgili olarak, MHP'li belediyeyle ilgili olarak ayıracaksınız, Kütahya'ya göndereceksiniz; 2016'yla ilgili iddiayı kendi elinizde tutacaksınız. Buna, bakın, biz değil sizlerin ses çıkarması lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, şunları ifade edeyim, şöyle bir şey var: İstanbul'da bir başsavcı var. O başsavcı daha önce 26, 37 ve 14. Ağır Ceza Mahkemelerinde çalıştı. 26. Ağır Ceza Mahkemesinde çalışırken Başkan Vekilimiz Sırrı Süreyya Önder'e üç yıl, sekiz ay ceza verdi; üç yıl, sekiz ay. Onu da rahmetle anıyorum. Aynı gün Selahattin Demirtaş'a da ceza verdi. O cezalar onaylandı, Anayasa Mahkemesine gitti. Anayasa Mahkemesi 15'te 15 ihlal tespiti yaptı ve Sırrı Süreyya Önder tahliye oldu. Bakın, ya böyle bir karara imza atmış adam, bir hukukçu, böyle bir görevde olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ama ne yaptınız siz?
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ne yaptınız siz? O zaman DEM'le ilgili ihtiyaç vardı, muhaliflerle ilgili ihtiyaç vardı, onlarla işi gördünüz, sonra Bakan Yardımcısı yaptınız. Sıra CHP'ye gelecek ya, o zaman oradan aldınız, İstanbul'a getirdiniz, şimdi aynı görevi yapıyor.
Bakın, size bir örnek vereceğim, bununla ilgili olarak vereceğim. Selahattin Demirtaş ile Sırrı Süreyya Önder'in Anayasa Mahkemesi başvurusu aynı gün yapıldı, aynı mahkemenin kararı. Sırrı Süreyya Önder'le ilgili karar 2019'un Ekiminde çıktı. Aradan geçmiş altı yıl, aynı mahkeme kararı, aynı başvuru. Peki, nerede Selahattin Demirtaş'ın kararı? Altı yıl geçmiş, Anayasa Mahkemesi... Bakın, birine karar vermiş, rahmetli Sırrı Süreyya Önder'le ilgili olarak... Ya, bakın, buna nasıl hukuk diyeceksiniz değerli arkadaşlar? Bu ne biçim hukuk? Hani Anayasa Mahkemesi, en fazla sizin karşı çıktığınız mahkeme... İki başvuru, aynı mahkemeye ilişkin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bunun birçok örneği var. Bunları bizim değil değerli arkadaşlar, sizlerin çıkıp burada konuşmanız lazım, bunları sizin konuşmanız lazım.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)