GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:20.07.2025

CHP GRUBU ADINA SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, gecenin ilerleyen saatlerinde çok önemli bir kanun tasarısını görüşmek üzere buradayız. Tabii bu tasarıya, bu torbaya eleştiride bulunmak istiyorum. Şu anda torba kanun içerisinde uzunca süreden beri, sürekli dile getirdiğimiz gibi her şey var; doktorlar var, eczacılar var, optisyenler var, diş hekimleri var, organ nakli var, kenevir var, sahra hastanesi var. Ne ararsanız var ve burada ortak mutabakatla da bir sonuç almak istiyoruz.

Buraya gelen tekliflerde -açık bir şekilde çağrıda bulunmak istiyorum- konunun mahiyetindekileri bir arada konuşabilirsek çok daha sağlıklı olur. Şu dakikaya kadar konuşan milletvekillerimizin büyük bir çoğunluğu, herkes başka bir konuya değindi; kimisi optisyenlerden, kimisi diş hekimlerinden, kimisi eczacılardan, kimisi sahra hastanesinden bahsetti. Burada kimin ne konuştuğu da ne yazık ki meçhul bir şekilde ortada. Arzu ediyorum ki -Sayın Meclis Başkanımızdan ve iktidar partisi temsilcilerinden- ülkemizin temel sorunlarına kalıcı, katılımcı, kapsayıcı çözümler üretmeliyiz ve bu anlamda da çalışmalarımızı yerinde ve nitelikli bir şekilde planlamalıyız ama görünen o ki şu anda bunu sağlamak pek de mümkün değil.

Ben bu tasarının, bu torba kanunun içerisinde eczacılarla ilgili olan bölümü üzerine yorum yapmak istiyorum. Eczacılarımız, 46 bin eczacımız 80 bine yakın eczane teknisyeniyle birlikte, aslında ilk basamak sağlık hizmetinin, danışılan, ilk kapısı çalınan sağlık hizmetinin önemli temsilcilerinden biridir. İlacın üretiminden son tüketiciye, hastamıza ulaştırılana kadar özveriyle çalışan kıymetli meslektaşlarımızın yaşadıkları sorunlara çözümler üretmek için burada sizlere birtakım taleplerini, isteklerini ileteceğim. Amma velakin, öncelikle, kanun tasarısının içeriğiyle ilgili yani eczacılık sektörüyle ilgili konu başlıklarını vurgulamak istiyorum. Takviye edici gıdalarla ilgili bir tasarı var, daha doğrusu özel tıbbi amaçlı gıdalarla ilgili. İTS'ye, takip sistemine alınması, kayıt altına alınması ve takibi güvence altına alınarak sahteciliğin ve sahte ürünlerin önüne geçilmesi gibi bir amaç var. Çok doğru ve yerinde bir amaç. Komisyonda bu maddeyle ilgili konuşma yapılırken -Sayın Komisyon Başkanımız burada- Komisyon Sözcümüz Ümmügülşen Öztürk'ün, AKP milletvekilimizin talebiyle besin desteklerinin, multivitaminlerin, minerallerin, bitkisel ürünlerin, sporcu takviyelerinin, kişisel desteklerin de Sağlık Bakanlığının ruhsatlandırmasıyla eczaneler tarafından satılması konusunda hemfikir olarak mutabakata vardık. Komisyon Başkanımız, Vedat Bilgin Bakanımız burada, Komisyonda bize bilgi sunan Bakan Yardımcımız Şuayıp Bey burada, Komisyonda yapmış olduğumuz konuşmalar, metinler burada; Sağlık Komisyonu Başkanından muhalefetine bütün milletvekillerinin ortak mutabakata varmış olduğu ve bu yasa tasarısının içerisine eklenmesi talep edilmiş olan vitaminlerin, minerallerin, kişisel desteklerin, takviye ürünlerin Sağlık Bakanlığı ruhsatıyla eczanelerde satılması talebi ne yazık ki torbanın içine eklenmiş değil. Peki, o zaman bu Sağlık Komisyonu ne için toplanıyor, Sağlık Komisyonunun etkisi nedir? Sağlık Komisyonun aldığı kararlar yasa tekliflerinde değerlendirilmiyorsa, oy birliğiyle alınan kararlar bu torba yasaya eklenmiyorsa benim tavsiyem odur ki Komisyonumuz bence bulunduğu noktayı terk etsin. (CHP sıralarından alkışlar) Şu anda Komisyonumuzu itibarsızlaştıran bir torba yasayla karşı karşıyayız. Ben Sağlık Komisyonu üyesi olarak bu tutumu kınadığımı vurgulamak istiyorum. Meclisin saygınlığına gölge düşüren bu tutumu kınıyorum. Buradan Külliye'den, saraydan gelen bir tasarı neyse öyle geçiyor. Peki, bu milletvekillerinin önerisini niye kimse ciddiye almıyor, niye önemsenmiyor, alınan karar niye uygulanmıyor? Sayın Bakan Yardımcımız da muhakkak cevap verecektir buna. Hep birlikte ortak aldığımız karar ne yazık ki uygulamadı. Niye biliyor musunuz? Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği geçen hafta buradaydı, görüşme talep etti. Sermaye istemedi. Milletvekilleri istedi, Meclis istedi; sermaye istemedi: "Bu satışa sınır gelmesin, kapı kapı gezelim, ev ev satalım, marketlerde satalım, benzin istasyonlarında satalım, kozmetik mağazalarında satalım, internette satalım; herkese satalım, kimse bizim önümüze engel olmasın." Arkadaşlar, bu Meclis toplumun sağlığı için çalışmıyor mu, toplumun güvenliği için çalışmıyor mu? Sağlık okuryazarlığının bu kadar düşük olduğu bir süreç içerisinde toplum sağlığını korumak bizim boynumuzun borcu ama birtakım tekelleri aşamıyoruz görünen o ki. Umut ederim ki bu yasa tasarısı "Daha sonra hazırlayacağız, daha sonra getireceğiz." derken yıllara sirayet eder bir şekilde sonraya bırakılmasın. Sayın Bakanımızdan, Bakan Yardımcımızdan, alınan kararın bir an evvel bu Meclise getirilerek uygulanmasını talep ediyorum, yoksa bu Meclisin saygınlığına gölge düşürüldüğünü de ifade etmek isterim, bu da bize yakışmaz. İnternette satılan ürünler, markette satılan ürünler; bu mudur sağlığa verilen değer, önem gerçekten merak ediyorum.

Onun dışında bir maddemiz var, toptan satış. Eczanelerde yapılacak "toptan satış" kavramının açıklanması gerekmekte. Buradaki tanımlamayı doğru yapmak zorundayız. "Toptan satış" "hastaların alacağı 2 kutu, 3 kutlu 5 kutu" çok muğlak ifadelerdir. Bu "toptan satış" kavramını eğer tanımlamazsak bütün eczacıları denetime gelen arkadaşlarımızın inisiyatifine bırakırız. Arkadaşlarımızı, meslektaşlarımızı hırsızlıkla, yolsuzlukla, kaçakçılıkla itham edecek bir yasanın doğru tanımlanmadan çıkmasını da doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

Bir diğer konu yine İTS stok affı. Bu, çok kıymetli ve değerli. İTS sistemi, Sağlık Bakanlığı kurmuş olduğu İlaç Takip Sistemi kesintiler sebebiyle, entegrasyon sebebiyle eczanelerde programlarda yaşanılan teknik sebeplerle bildirim hataları vermekte ve eczacılarımızın üzerinde stok olarak kalmakta ve bugün bakanlık bu anlamda bir adım attı, bu stoktaki tutarsızlıkları affediyor, silerek eşitliyoruz ama bir eksiğimiz var, daha doğrusu üç eksiğimiz var: Bir, yayınlanma tarihi. Yasa geçmiş tarihli olarak çıkıyor "15 Mart 2025 tarihinde uygulanacak." diye çıkıyor. Yasa geçmişe yönelik çıkar mı? Yasa bugün yürürlüğe girdiyse bugün itibarıyla yürürlükte olması lazım amma velakin suistimal kaygısıyla 15 Mart tarihi adres gösteriliyor. Böyle olmaz, bunu Komisyonda da vurgulamıştık, bu yasa ne zaman yürürlüğe giriyorsa o gün itibarıyla geçerli sayılmalı. Bu konuda bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Bir talebimiz de kontrole tabi ilaçlar. Bunların büyük bir çoğunluğu grip ilaçları. Öksürük şurupları gibi güncel, aktif, sürekli kullandığımız ilaçlar muaf tutulmuştur. Bu muafiyet kaldırılmalı. Bunların da İlaç Takip Sistemi'nden düşürülerek stokların eşitlenmesi gerekiyor.

Eczacılar olarak bu maddeyle ilgili son talebimiz vergi muafiyeti. Sonuç itibarıyla, daha önceden satılan, teknik aksaklıklar sebebiyle bildirimi yapılmamış olan ilaçları şimdi, yeniden çıkış yapacağız, bir daha fatura keseceğiz. Daha önce faturasını kestiğimiz, Sosyal Güvenlik Kurumuna satışıyla faturalandırdığımız, fişleriyle belgelendirdiğimiz ürünleri şimdi, stok eşitliyoruz diye bir daha faturalandırmamız gerekiyor, bu da ikinci bir vergi yükü. Zaten meslektaşlarımız ekonomik olarak zor durumda, sıkıntı içerisinde, onları yeni bir mali yükle karşı karşıya bırakmayalım. Maliye Bakanlığımıza bu konuda çağrıda bulunuyorum. Yetkili arkadaşlarımızın bu konuda gerekli temasları kurarak, doğru bir şekilde bu düzenlemeyi yapacağından şüphem yoktur. En azından atılmış olan bu güzel adımla vergi yükü ve sorumluluğundan kurtulan meslektaşlarımızın bu zorlu sürecin içerisine düşmelerini istemem.

Bunun dışında, meslektaşlarımızın beklediği diğer konu başlıkları bu yasada yer almadı ama bundan sonraki pakette yer alması için çağrıda bulunacağım hızlıca. Kamu kurum iskontosu uygulamayan firmalar var. Firma diyor ki: "Ben bu ilacı getireceğim, Bakanlığa yüzde 30 indirim yapacağım." Yapmıyor. 22 firma, 66 tane ilaç, kurum iskontosu yapmıyor. Peki Bakanlık ne yapıyor? Bakıyor, sadece bakıyor. Şu yasa teklifinde herkese ceza var; 1 kat ceza, 2 kat ceza, şu kadar ceza, bu kadar ceza, kapama cezası, ruhsat iptal cezası. Bakanlık bu firmalara niçin müdahale etmiyor, buradan soruyorum. Bu firmaların uygulamadıkları iskontolar için geçmişe dönük olarak ceza kesmesi gerekiyor. Gözlerimizi kapattık, firmalar ne isterse onu yapıyor. Niye çıkarıyoruz bu yasaları o zaman? Uygulamayacaksak, denetlemeyeceksek, yaptırım yapmayacaksak ne için çıkıyor bu yasalar? Merak ediyorum, cevabını bekliyorum.

Sosyal Güvenlik Kurumuna eczacılarımız fatura kesiyor. Bir firma fatura keserken onunla yaptığınız ticaret üzerinden anlaşırsınız. Biz ne yapıyoruz eczacılar olarak? SGK'ye kesilen fatura eczanenin toplam cirosu üzerinden iskontolandırılıyor. SGK'ye kesilen fatura tutarı üzerinden iskonto oranlarının belirlenmesi gerekiyor. Bu konunun düzenlenmesi lazım.

Hasta ilaç bilgilendirme sistemi... Hastalarımız eczaneye geliyor, biz ilaçlarına bakamıyoruz. İlaç danışmanlığı yapacağız ama yasak. Niye? Kişisel Verilerin Korunması Kanunu. Mali müşavirlere serbest, avukatlara serbest, eczacılara yasak. Eczacı kendi hastasının ilaç bilgisine bakamıyor. VERBİS sistemine muafiyet tanımlanması gerekiyor ki sağlık hizmetimizi sağlıklı bir şekilde verelim.

Euro kurundaki konuya değinmek bile istemiyorum. 46 lira olan euro şu anda 21 lira. Piyasada da birçok ilacın yokluğuna sebebiyet veren bir tutumdur. Ayrıca enjektör, strip, iğne ucu gibi birçok üründe fiyat farkları almış başını gidiyor. Striplere, şeker hastalığında çocuklarımızın, yavrularımızın kullandığı bu striplere ödenen para 57 lira ama piyasada 100 liradan başlıyor; 150, 200, 250, 400 liraya kadar strip var. En aşağı fark kutu başına 100 lira ödüyor. Bu çocukların sağlığını "Sağlıkta tasarruf yapacağız." diye yok saymaya kimsenin vicdanının elvermemesi lazım. Bakanlığımızı da milletvekillerimizi de bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum. (CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)