GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:20.07.2025

MEHMET KARAMAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifi sağlık alanında birtakım teknik düzenlemeler içermekte ancak toplumumuzun, sağlık çalışanlarımızın ve kamuoyunun uzun süredir dile getirdiği hayati sorunlara çözüm getirmekten uzak çünkü sağlık yalnızca bir hizmet sektörü değildir; Anayasa’nın 56'ncı maddesiyle güvence altına alınmış, devletin korumak, geliştirmek ve adil biçimde sunmakla yükümlü olduğu bir temel insan hakkıdır. Ancak bugün karşımızdaki tablo bu hakkın piyasa koşullarına teslim edildiğini, vatandaşın nitelikli sağlık hizmetine erişiminin giderek zorlaştığını göstermektedir.

Türkiye'de yıllardır uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı, kamu hastanelerini sistematik olarak zayıflatmış, vatandaşlarımızı özel sağlık kuruluşlarına yönlendiren bir düzen yaratmıştır. Bu süreçte sağlık hizmetleri âdeta bir ticari meta hâline gelmiş; hastalar müşteri, hekimler de kurumsal rant çarklarının bir parçası konumuna itilmiştir. Oysa millî görüşün temel ilkesi bellidir, insan hayatı ve kul hakkı her türlü ekonomik çıkarın üzerindedir. Sağlık, para kazanılan değil emanete riayet edilen bir alandır çünkü bir devletin yaşaması ancak insanın yaşamasıyla mümkündür.

Bu kanun teklifinin en büyük eksikliği mevcut kriz alanlarına dokunmamasıdır. Örnek verecek olursak; randevu krizi yüzünden vatandaşlarımız günler, haftalar boyunca uzman hekime ulaşamıyor. Bu yükü azaltacak, sistemi adil hâle getirecek hiçbir düzenleme yok. Nadir hastalıklar, bebek ölümleri, belirli hastanelerdeki etik dışı uygulamalar... TBMM araştırma komisyonlarının raporları ortadayken bu alanlara dair tek bir somut adım atılmamış. Atanamayan sağlık personellerimiz var, mezunlar her yıl artıyor ama istihdam planlaması yok. Bu kanun teklifi, binlerce gencimizin umutlarına bir satır bile ayırmamış.

Sayın Başkan, özellikle üzerine söz aldığım kanun teklifinin 15'inci ve 16'ncı maddeleri sağlık alanında reklam ve sahte tıbbi cihaz düzenlemelerini içeriyor ancak bu maddeler halk sağlığını koruma konusunda caydırıcılıktan uzak ve yetersiz bir çerçeve sunmaktadır. Evet, özel sağlık kuruluşlarının reklam faaliyetlerine sınır getirmek doğru bir adımdır fakat insan sağlığını tehlikeye atan tanıtım uygulamalarında yalnızca para cezası öngörmek yüksek cirolu özel hastaneler için sembolik bir yaptırım olmaktan öteye geçmeyecektir. Bu art niyetle hareket eden kurumlar, maddi kazanç uğruna kamuoyunu yanıltan reklamlarla hastaları gereksiz işlemlere yönlendirmekte, hem vatandaşlarımızı mağdur etmekte hem de kamu kaynaklarının israfına yol açmaktadır. Bu nedenle, tekrar eden ihlallerde faaliyet durdurma ve ruhsat iptali gibi ağır yaptırımlar açıkça düzenlenmeli, zincir hastanelerde sistematik ihlallerin sorumluluğu müteselsil biçimde üst yönetime kadar uzanmalıdır.

Kıymetli milletvekilleri, sahte tıbbi cihaz meselesi ise yalnızca idari bir ihlal değil doğrudan insan hayatını tehdit eden ağır bir suçtur. Bu alanda sadece para cezasına dayalı bir yaklaşım, yüksek kazançlı firmalar için ödenebilir bir maliyet olarak görülür ve suistimallerin devamına zemin hazırlar. Sahte cihaz kullanımı, çoğu zaman kasten yaralama veya öldürme sonuçları doğurur. Bu nedenle, cumhuriyet savcılığına bildirim zorunluluğu, ruhsat iptali, kamu ihalelerinden men ve sosyal güvenlik sözleşmelerinin feshi gibi yaptırımlar açıkça kanuna yazılmalıdır. Ayrıca, ikinci el cihaz satışı ve izinli satış yerleri gibi gri alanlar netleştirilmeli, iyi niyetli kişiler ve işletmeler mağdur edilmeden halk sağlığını koruyan şeffaf ve etkin bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun koordineli, hızlı ve etkili çalışacağı bir sistem kurulmadan bu düzenlemeler amacına ulaşmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, nihayetinde, bu kanun teklifi parça parça düzenlemelerle sağlık sistemini yönetmeye çalışıyor ve diğerleri gibi yetersiz kalıyor. Oysa sağlık, bu ülkenin geleceği için bir adalet ve kul hakkı meselesidir. Hekimin emeği, hastanın canı, kamunun güvenliği piyasa mantığına feda edilemez. Bizler, bu teklifin geri çekilmesini ve tüm paydaşların katılımıyla kamu yararını, adaleti ve liyakati esas alan yeni bir sağlık reformu hazırlanmasını talep ediyoruz. Sağlık sistemini bir rant alanı olmaktan çıkarıp insan onuruna yakışır bir hizmet anlayışına kavuşturmak için bu Meclisin iradesine güveniyoruz.

Teşekkür ediyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)