GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:20.07.2025

MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Bizleri izleyen tüm Türkiye halklarını ve cezaevlerindeki tüm siyasi yoldaşlarımı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sizlere bu kürsüde akıl almaz bir başka konuyu gündeme getirmek istiyorum. Bu kürsüde daha önce de cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlukları, ikincil cezalandırma yöntemlerini ve siyasi mahpusların özgürlüklerine nasıl engel olunduğunu her fırsatta dile getirmiştik. Bu durumun insani, ahlaki ve hukuki hiçbir normla bağdaşmadığını hatta yürüttüğümüz toplumsal barışa darbe vurduğunu, zehirlediğini de her defasında dile getirdik. Şimdi, öyle bir örnek vereceğim ki anlattıklarımız tamamıyla ete kemiğe bürünecek, sizlere "Bu kadar da olur mu?" diye büyük ihtimalle dedirtecektir. Bakınız siyasi mahpus Muhammet Ahmet, Mart 2025'te, diğer arkadaşlarıyla birlikte Burhaniye Cezaevinden Samsun Çarşamba S Tipi Kapalı Cezaevine sürgün ediliyor. Bu sistematik sürgün uygulamasının kabul edilmezliği bir yana, mahpusun Burhaniye Cezaevinden yanında getirdiği Millî Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı basılan, Profesör Doktor Hasan Pekmezci'nin yazdığı ve Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri için çıkarılan "Desen" adlı kitaba Çarşamba Cezaevi idaresince el konuluyor ve mahpusa verilmiyor bu kitap. Peki, nedir bu "Desen" adlı kitap, ne anlatılıyor? Desen adlı kitap bu, MEB onaylı, bandrollü, Anadolu güzel sanatlar lisesi için hazırlanmış. İçerisinde, içeriğinde öğrenciler için çizim teknikleri, desenin tarihsel gelişimi, bolca örnek var; çizimler var, fotoğraflar var, resimler var; yazarın sanat yolculuğuna ilişkin içerikler söz konusu, öğrenciler için kaynak niteliğinde bir kitap. Tabii ki mahpus büyük ihtimalle bir ressam, resim merakı var ve bu kaynaktan da yararlanıyor, uzatmaya da gerek yok. Şimdi, cezaevi bu kitaba el koyuyor, bir eğitim kurulu toplanıyor. Bu kurulda 1 müdür, 2'nci müdür, 2 öğretmen, 1 psikolog, 1 sosyal çalışmacı ve 1 kütüphane memuru bulunuyor; oturuyorlar, tartışıyorlar, bir karara varıyorlar: Bu kitabın birçok sayfasında müstehcen fotoğrafların, resimlerin ve çizimlerin olduğunu..." Bu çizimler kurum içerisinde disiplini, düzeni ve güvenliği zorlaştırabilecek nitelikte olduğundan sakıncalıdır." denilerek maalesef kitap mahpusa verilmiyor. Şimdi, tabii, bu karara karşı çıkanlar da oluyor, şerh koyanlar da oluyor; 1 öğretmen, 1 psikolog ve 1 sosyal çalışmacı buna şerh koyuyor ancak şerhleri etkili olamıyor. Söz konusu kitabın Bakanlık onaylı olduğunu söylüyorlar, tamamen resim sanatıyla ilgili olduğunu, ahlaka aykırı olarak değerlendirilemeyeceğini ve kitabın mahpusa verilmesi gerektiğini belirtiyor bu 3 üye. Şimdi, müstehcen denilen resimler, fotoğraflar bunlar. Tamamıyla kara kalem çizimleri arkadaşlar, sizler de görüyorsunuz. Kara kalem çizimleri, tabii ki birçok fotoğraf ve resim de var. Şimdi, buna ne demek gerekiyor? Gerçekten Adalet Bakanlığına sormak gerekiyor; arkadaşlara, özellikle Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne sormak gerekiyor: Bu kitabın okullarda kaynak olarak, kitap olarak verilmesinden mi, bu sanatsal içeriklerden müstehcenlik çıkaran ahlaksız anlayıştan mı, bu anlayışın mahpuslara yaklaşımlarından mı, idare ve gözlem kurullarında verilen kararların bu zihniyete sahip şahıslardan oluşmasından mı dem vuralım? Bu resimlere bakıp "Cezaevinin düzeni bozulacak." diyen akıl ile binlerce infaz yakmaya onay veren akıl aynı zihniyettedir. Bu akıl tek başına da değildir, onun destekçileri de vardır, arka çıkanları da vardır maalesef. İşte, bu zihniyetteki memurların ülkesi hâline gelmiştir Türkiye.

Maalesef, kanser tedavisi gören Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'a da yüzlerce ağır hasta mahpusun özgürlüğüne de aynı anlayış maalesef engel olmaktadır diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)