GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:112
Tarih:19.07.2025

HAYDAR ALTINTAŞ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Sayın Altan Öymen'e Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve CHP camiasına başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bundan sekiz yüz yıl evvel Mevlâna'nın söylediği şu sözle sözlerime başlamak istiyorum: "İki yol var her insanın önünde, kolayını arar dininde geleneğinde, içindeki sese kulak verirse eğer, farklı anlamlar bulacaktır derinde." diyor. Biz, hep beraber, iktidar veya muhalefet diye bakmaksızın Türkiye'nin bugünkü sorunlarına cevap ararken içimizdeki sese kulak verirsek ne duyacağımızın bazı özetlerini size söylemek istiyorum. Bundan yüz yirmi beş yıl evvel yaşamış, Osmanlı Devleti'nin önemli devlet adamı ve yaptığı eserlerle cumhuriyete de esin kaynağı olmuş Cevdet Paşa'nın çok müthiş bir sözü var: "Toplumlar için en büyük tehlike, geçiş döneminde dengeyi kaybetmektir." diyor. Evet, Türkiye Cumhuriyeti devleti 102'nci yılda içine girdiği acayip bir partili başkanlık sistemiyle dengesini kaybederek savruldu ve bu savrulmayla yönetilemiyor, halka dirlik düzenlik getiremiyor, ekonomiyi düzeltemiyor, her çeşit problem bu yönetemeyen sistemin içerisinden çıkıp üzerimize doğru geliyor. Eğer bu sistem doğru çalışsaydı her sınav döneminde sınavlarda hatalar yapılmaz, bunda şüpheye düşülmezdi; hukukun üstünlüğü zedelenmezdi, kuvvetler ayrılığı ilkesi ayak altına alınmazdı. Bu düzende ısrar etmeye devam ettiğimiz müddetçe anayasal değerlerimizin önemli bir bölümünü kaybedeceğimiz gibi, bu arada iktisadi değerlerimizden de bazılarını çok ciddi olarak kaybedeceğiz.

Bakın, şu rakama dikkatinizi çekmek istiyorum: Türkiye'de bugün 1 ila 249 arasında işçi çalıştıran işletmelerin toplam sayısı 2 milyon 183 bindir, bu işletmelerde çalışan işçilerin sayısı 13 milyon 400 bindir, toplam SGK kapsamındaki işçi sayımız 17 milyondur. Bu çerçeveden bakıldığında, bugün sıraları boş gözükmekle beraber Cumhurbaşkanlığı Strateji Dairesinin yapmış olduğu teşvik planlarında 1 işçi çalıştırmak için 3 milyon lira yatırım yapmak gerekiyorsa Türkiye'nin göz bebeği olan ama bugünkü ekonomik modelle hayatiyetleri tehlike altında olan bu 13 milyon 400 bin işçi ve onları çalıştıran 2 milyon 183 bin işletmenin sadece iktisadi değeri bir yıllık gayrisafi yurt içi hasılamızdan daha büyüktür. Bunların göz göre göre batmasına işte bu içine girdiğimiz yönetemeyen sistem sebep olmaktadır. Bu sistem çökerse Türkiye bu işin altından kalkamaz.

Ayrıca, bütün ekonomik sistemde asimetrik bir model uygulanıyor. Mesela Çin'e kucağımızı açtık, Çin bizden ithal ettiği mallara yüzde 30 gümrük vergisi uygularken biz Çin'den gelenlere yüzde 3 vergi uyguluyoruz. Dolayısıyla Çin ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti arasında yapılan 2024 yılı dış ticaret açığımız 18 milyar doların üzerine çıkmıştır. İşte, bu model ve bu usulle işletmelerimizi yönetmeye kalkarsak ekonomimiz demokrasi gibi, hukuk gibi aynen çökecek ve bu çöküşün altında kalacağız.

Onun dışında bir örnek daha: Adı var, kendisi yok olan Türkiye Ziraat Odaları Birliğine sorarsanız 4 milyon çiftçi var, ÇKS'ye sorarsanız 1 milyon 750 bin-1 milyon 800 bin çiftçi var. "BAĞ-KUR ödeyen çiftçi sayısı ne kadar?" diye sorduğunuzda 400 bin kişi var. Bu şartlarda sosyal güvenlik primini bile ödemek için senede 210 bin lira para ödemek zorunda kalan ve bu parayı ödemek için en aşağı 21 ton buğday, 15 ton süt satmak zorunda olan bir çiftçi köyde niye dursun ve bu şartlarda gıda maddelerinin fiyatları nasıl ucuzlasın? Eğer sürekli ithalat yaparak "Paramız var." diye davranırsak üretim kaynaklarımızın kökünü de kaybedeceğiz. Bütün bunların ötesinde kaybolan demokrasiye, kaybolan ekonomiye, kaybolan insan haklarına ve bozulan eğitim sistemine, sağlık sistemine, yirmi yılda 210 defa değiştirilerek ahlaka uymayan bir ihale sistemine baktığımızda bunun temel sebebi partili başkanlık sistemidir. Bu sistem insanların anayasal haklarını kullanma imkân ve kabiliyetini bile ortadan yok etmiş, meydana getirdiği korku tüneliyle kişiler söz söyleme haklarını bile kullanamaz hâle gelmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, birinci öncelik olarak bu bizi yönetemeyen partili başkanlık sistemini revize etmek ve ondan sonra da dünyanın normlarına, dünyanın kırılmakta olduğu noktaya ve kendimize bakarak iç yapıyı nasıl düzelteceğimize karar vermek zorundayız, aksi takdirde iç yapıyı düzeltemeyiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)