GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:112
Tarih:19.07.2025

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarımız; görüşülmekte olan teklif üzerine şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, hayatını kaybettiğini büyük bir üzüntüyle öğrendiğimiz eski Genel Başkanımız, gazeteci yazar, kıymetli insan Altan Öymen'e Allah'tan rahmet; büyük CHP aileme, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Yine buradan bir isyanımı dile getirmek istiyorum: Seçilmiş bir Belediye Başkanı olan ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunan Murat Çalık aylardır ağır sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Mevcut sağlık durumunun cezaevi koşullarında tedavi edilemeyecek kadar ciddi olduğu ortada ama bu iktidar tüm dünyanın gözü önünde bu insana işkence çektiriyor. Adli Tıp süreci durmadan uzatılıyor. Günden güne eriyip giden Başkanımız hastanede mahkûm koğuşunda tutuluyor. Annesi, ablası dışarıda yaşlı gözlerle feryat figan ediyor. Anne kendisi hasta ama çocuğunun sağlığı için sabahlara kadar hastane kapısında bekliyor, "Oğlumu kaybetmek istemiyorum, gözümün önünde eriyor." diyor. Bir anneye bunu yaşatmak insanlık mıdır değerli arkadaşlar? Sizde hiç vicdan yok mu? Sizin hiç adalet anlayışınız kalmadı mı? Sizin anneniz yok mu değerli arkadaşlar? Yargıyı siyasetin sopası hâline getirerek hukuksuz uygulamalarla aklınız sıra Cumhuriyet Halk Partili belediyelere diz çöktürmeye çalışıyorsunuz. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün partisiyiz; biz yedi düvele diz çökmemişiz, size mi diz çökeceğiz! Haydi oradan! (CHP sıralarından alkışlar) Buradan Adalet Bakanına sesleniyorum; bu ülkenin savcılarına, hâkimlerine sesleniyorum: Murat Çalık bir an önce serbest bırakılmalı ve tutuksuz yargılanmalıdır. Bu yapılan adaletsizliktir, vicdansızlıktır, insan haklarına da aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, kısa adı "Türk Parasının Kıymetini Koruma" olan kanun teklifi üzerinde görüşüyoruz. Komisyonda da iktidar mensubu arkadaşlara söylemiştim, bu teklifin adını duyunca içimden bir gülme geldi. Allah aşkına cevap verin, siz bu ülkede yandaşların hakkı dışında, sermayenin çıkarı dışında neyi korudunuz da Türk parasının kıymetini koruyacaksınız? Sizin ülkeyi yönettiğiniz yirmi üç yıllık ekonomik tabloda Türk parasının değeri de ortada, insanlar yoksullukla boğuşuyor; emekli, asgari ücretli, kamu emekçisini evine ekmek götüremez, pazara çıkamaz hâle getirdiniz. İnsanların cebine giren parayı Antalya sıcağında kalmış dondurma gibi erittiniz. "Ben ekonomistim." dediniz, "İrrasyoneliz." dediniz, "Nas dururken sana bana ne oluyor?" dediniz, "Faiz sebep, enflasyon sonuç." dediniz, milleti açlığa mahkûm ettiniz. Bugün bu ülkede açlık sınırı 26.115 lira, buna karşın emekli maaşı 16.881 lira, asgari ücret ise 22.104 lira. Böyle mi koruyacaksınız Türk parasını?

19 Mart demokrasi darbesinin bu ekonomiye maliyeti ortada. İki yıl boyunca âdeta kapı kapı dolaşarak biriktirilen Merkez Bankası döviz rezervlerinde 60 milyar doları aşkın erime yaşandı. Faiz indiriyordunuz, faizleri yükselttiniz; 19 Mart öncesi 39 lirayla seyreden euro kuru bugün 47 liraya yükseldi, vatandaşın cebindeki paranın alım gücü kalmadı.

Bakın, iktidar mensup arkadaşlar, siz çarşıya pazara çıkmaktan kaçtığınız için bilemezsiniz ama zeytin talanı yasasının yılmaz savunucusu, sermayenin sözcüsü Sayın Varank kazayla Ankara'da pazara çıktı; o biliyor pazar fiyatlarını, kendi bir şey diyemedi ama etiketleri mutlaka okumuştur. Vatandaş çocuğuna meyve alamıyor, meyve.

Değerli arkadaşlar, siz Türk parasının kıymetini korumak istiyorsanız sizin yapacağınız tek şey sandığı vatandaşın önüne getirmek. Meclis tatile girerken görüştüğümüz bu torbada da vatandaşın yaşadığı sorunlara yönelik hiçbir şey yok. Vatandaşın dişinden tırnağından artırarak aldığı araca vergi artırımı var. Bakın, 2025 yılının ilk altı ayında yurttaşlar toplamda 4 trilyon 771 milyar lira vergi ödemiş ama hâlâ "Nasıl fazla vergi alırız?"ın peşindesiniz. Ne var bu torbada? Öve öve bitiremediğiniz Uzay Ajansının bütçesinden 2,4 milyar TL'ye yakın kaynağın Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na aktarılması var.

Ben buradan yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum: Siz derin bir yoksulluk altında mücadele ederken bu iktidarın derdi kendi varlığını ve sermayenin çıkarlarını korumak. Ülkenin zeytinliklerini korumayan; doğasını, suyunu, ormanını korumayan; köylüsünü, üreticisini, çiftçisini korumayan; emeklisini, emekçisini korumayan; aylarca emek vererek sınava hazırlanan minicik öğrencilerin sınav sorularını korumayan, Kartalkaya'da yaşamını yitiren 78 canımızı korumayan, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçisini korumayan, her gün katledilen yüzlerce kadınımızı korumayan; sahillerimizi, kıyılarımızı, tarihî alanlarımızı yandaşa peşkeş çekip korumayan; Antalya Müzesi'ni rant için yıkım kararı alıp korumayan, milletin iradesiyle kazanılmış demokratik sonuçları korumayan; adaleti, hukuku, insan haklarını korumayan bu iktidardan Türk parasını korumasını beklemeyin çünkü bu iktidarın bu ülkenin halkına verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Bir ülke düşünün değerli arkadaşlar, halk devletin koruyacağı ne varsa onları devlete, iktidara karşı korumak zorunda kalıyor. Neden? Çünkü devlet ile iktidarı özdeşleştirdiniz.

Son olarak iktidara seslenmek istiyorum: Bu ülkenin ezilen, horlanan, aç bırakılan, toprakları talan edilen yurttaşları bu ülkeyi kendi çıkarları için parsel parsel satan, sermayeye peşkeş çeken sizlere sandıkta gereken cevabı verecek; biliniz ki yaşattığınız karanlığa mahkûm olacaksınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)