GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:112
Tarih:19.07.2025

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ben de biraz önce vefat haberini öğrendiğimiz, sosyal demokrasinin ağabeyi, Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Altan Öymen Bey'e Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifine geçmeden önce Parlamentonun çalışma usulleri hakkında kısaca bir bilgilendirme yapmayı görev olarak addediyorum. Malumunuz, Anayasa’nın 93'üncü maddesi, İç Tüzüğü'müzün 4'üncü ve 5'inci maddeleri Meclisin hangi tarih dilimi içerisinde çalışacağını net olarak düzenliyor. Anayasa'da yazan çalışma takviminin, İç Tüzük'le net olarak belirtilmiş olan bir sürecin -üzülerek ifade ediyorum ki- Parlamento tarafından dikkate alınmayışı ve 1 Ekimde başlayan çalışma takviminin 1 Temmuz itibarıyla sona ereceğini bilmemize rağmen, özellikle dokuz aylık çalışma takvimi içerisinde 21 kez toplantı yeter sayısı bulunamadığından Meclisin kapanmış olması, 22 kez aç-kapa çalışma kararı alınan gün sayısıyla toplamda 7 Genel Kurul çalışma haftası toplantı yeter sayısından, 7 Genel Kurul çalışma haftası ise aç-kapa nedeniyle gerçekleştirilememiş. Yani iktidar, Meclisi çalıştırmayı becerememiş arkadaşlar, işin özü bu. Dokuz ay boyunca La Fontaine'in "Ağustos Böceği ile Karınca Hikâyesi" gibi yatmış, yatmış, temmuz ayına gelince de arka arkaya kanun tekliflerini Parlamentonun gündemine taşımış. Arkadaşlar, önünüzü görmekten bu kadar aciz misiniz? Sadece haziran ve temmuz ayı içerisinde 6 tane kanun görüşüldü. 1 Ekimden bu yana; Sayın Başkanım, otuz sekiz hafta çalışma süremizin on dört haftası boş geçirilmiş. Planlama yok, yorgun bir iktidar, bir hafta sonrasında gündeme neyi getireceğini dahi hesaplayamayan bir durumla karşı karşıya. Gelen kanun tekliflerinin en az yüzde 70'i Anayasa Mahkemesinin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini iptali sonrasında yapılan yasal düzenlemelerden ibaret ve toplamda dokuz ay boyunca çıkardığımız kanun teklifi sadece 22; 6'sı son bir ayın içerisinde ve 4 tane de uluslararası sözleşme. E, arkadaşlar, aylarca yattınız, yattınız, milletin öncelikli gündem maddelerini Genel Kurula getirmediniz ve temmuzun sıcağında sadece bir kısım şirketlere vermiş olduğunuz taahhütlerin gereğini yerine getirmek adına Meclisin tansiyonunu yükselterek gece gündüz bir çalışma takvimini milletimizin huzuruna sunuyorsunuz. Yaptığınız gerçekten çok büyük bir yanlışlık, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Elbette ki Maden Kanunu'yla alakalı bir kısım çalışmalar...

HALUK İPEK (Amasya) - Meclis hep böyle çalışıyordu.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Böyle olmadığını gayet iyi biliyorsunuz Sayın Başkan ama ayıbınızı örtmek için buradaki bir hatibe laf atmayı kendiniz için bir gerekçe görüyorsanız; onu da milletin takdirine, sizin vicdanınıza bırakıyorum.

Ancak şunu özellikle ifade edeyim: Elbette ki Maden Kanunu'nda bir kısım düzenlemeler, elbette ki milletimizin ihtiyaçlarını karşılıyor ancak 1'inci, 2'nci, 4'üncü, 11'inci ve 12'nci maddelerde açıkça Anayasa'ya aykırılıklar söz konusu. Dolayısıyla görüşmekte olduğumuz Maden Kanunu üzerinden bu kürsüde aslında bir gelecek tartışması yapıyoruz. Bu kanun sadece maden sahaları, maden arama ruhsatları, bu konuyla ilgili planlanan kurulu değil doğayla, insanla, inançla ve vicdanla ilişkili derin bir meseleyi gündeme getiriyor.

Zeytin sıradan bir tarım ürünü değildir; zeytin bir emektir, bir değerdir, bir kültürdür, bir medeniyettir, bir inançtır arkadaşlar. Peki, biz ne yapıyoruz? Maden şirketlerinin önünü açmak adına zeytinliklerin kesilmesini, taşınmasını, yerinden edilmesini tartışıyoruz. Üstelik bunu sadece kâğıt üzerinde mümkün olan zeytin ağacını başka bir yere taşıma iddiasıyla meşrulaştırmaya çalışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, zeytin ağacı ortalama on-on iki yılda ürün vermeye başlar ama asıl verimini otuz yıl sonra, bazen yüz yıl sonra verir. Bazı zeytin ağaçları bin yıl yaşar yani bir zeytinliği yok ettiğinizde, aslında bir kuşağın değil, birkaç kuşağın emeğini yok ediyorsunuz; emeği, ata yadigârlarını, mirası yok ediyorsunuz. Sizin için bunun hiç mi değeri yok? Şimdi soruyorum: "Bu ağaçları başka yere taşıyalım." demek gerçekten bir çözüm müdür? Üç beş maden patronuna söz verdiniz diye millete hikâye anlatmayı bırakın. Hayır, uygulamada bu mümkün değil; taşınan zeytin ağaçlarının büyük bir kısmı tutmuyor, tutsa bile verimli hâle gelmesi onlarca yıl sürüyor. Bu nedenle zeytini keserseniz o toprağı öksüz bırakırsınız sayın milletvekilleri.

Buradan bir kez daha bu yürütme maddesinde sizlerin vicdanına sesleniyorum: Gelin, bu hatalı işlerden dönelim diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)