GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bu sabah gerçekleştirilen şafak operasyonuna, toplumun demokrasi konusunda yan yana geldiğine ve bunun Mecliste de sağlanabileceğine, 215 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne, emekli maaşlarına blokaja ve dezenflasyon programına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:18.07.2025

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, yine bu sabah bir şafak operasyonu daha... 18 kişi hakkında gözaltı kararı, 14 kişi gözaltına alındı. Kim bunlar? İstanbul Büyükşehir Belediyesine yürütülen operasyon kapsamında gözaltına alınan kişiler. Şimdi, bu operasyonlar uzun süredir devam ediyor ve bu operasyonların yaratmış olduğu tahribat ciddi boyutlarda. Bunu birçok açıdan ele almak mümkün. Dün de dile getirdik, bugün bir kez daha altını çizmek isteriz ki bu tür anlayışlar demokratik siyasete, demokratik kurumlara, demokratik ilişkilere, demokratik teamüllere karşı açılmış ciddi bir saldırıdır. Bu saldırılar devam ettiği sürece bizim mücadelesini vermekte olduğumuz barış ve demokrasi hattı her geçen gün tabii ki tahrip edilecektir. Bu tahribata bir son vermemiz gerekiyor. Buradan özellikle bu Mecliste alacağımız kararlarla, ortaya koyacağımız tavırlarla aslında bu gidişata, bu anlayışa “Dur!” diyebiliriz çünkü bu odakların -bunu çok iyi biliyoruz, 15 Temmuz haftasındayız- hangi mekaniğin parçası olduklarını artık idrak etmeliyiz. Dün kötü, bugün iyi olamazlar. Burada bir süreklilik var. Bu darbe mekaniği çalışıyor; öyle ya da böyle farklı yüzlerle, farklı anlayışlarla çalışıyor.

Bakın, Sayın Ekrem İmamoğlu Türkiye Belediyeler Birliği Başkanıydı, işte 19 Mart operasyonundan sonra görevinden alınınca Türkiye Belediyeler Birliğine Vekil Başkan olarak Sayın Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar seçildi. O da alındı, o da yok, onun yerine şimdi Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Vahap Seçer seçildi. Tabii, tebrik ediyoruz ama kaygılıyız da acaba onun başına ne gelecek? Şimdi, böyle acayip bir şeyin içinde yaşıyoruz. Dolayısıyla bu yerel demokrasiye, demokratik kurumlara, demokrasi mücadelesi verenlere karşı bu anlayışa hemen son vermemiz gerekiyor, bu konuda güçlü bir mutabakatla tavır almamız gerekiyor çünkü karşımızda olanlar Meclisi hedef hâline getirmiş odaklardır. Bakın, bunun altını ısrarla çiziyorum, orada bir yargı bağımsızlığı yoktur, bir hukuk devletinin mekanizması çalışmamaktadır, tam tersine, hukuk devletini tasfiye edecek bir zihniyetle karşı karşıyayız; bu tehlikeye karşı bugünden uyarmak istiyoruz. Evet ama bugünkü iktidar partisi kendi tabanına dönüp bakarsa aslında bizim uyarımıza ihtiyacı yok, bu mesajı bizzat kendi tabanından alır.

Biraz önce Adıyaman'da Sayın Tutdere'nin yerine bir vekil seçildi, Sayın Ufuk Bayır, Cumhuriyet Halk Partisinden ama sevindirici bir tabloyu gördük, tanıklık ettik çünkü AKP'li Meclis üyeleri de oy birliğiyle seçtiler. Yani, toplumun bu anlamıyla, demokrasi konusunda çok barışık olduğunu görüyoruz, yan yana geliyor. Peki, burada niye bunu anlayamıyoruz, burada niye yan yana gelemiyoruz? Hâlbuki burada da atacağımız adımlar var. Sayın Meclis Başkanımız sabah bir toplantı yaptı Mecliste oluşacak komisyon konusunda, gerçekten önemli bir adım. Gerçekten bu komisyonu güçlü bir şekilde hayata geçirecek adımları hep birlikte atmalıyız. Kimse dışarıda kalmamalı. Farklı dünya görüşlerinde olabiliriz, bunun mücadelesini verebiliriz ama bunun mücadelesini vereceğimiz yer Meclis ise Mecliste yan yana gelmeyi başarabilmeliyiz, diyalog kurabilmeliyiz, konuşabilmeliyiz. Artık dilimizi de tavrımızı da bu dönemin siyasetine uygun bir hâle getirmekle mükellefiz çünkü toplum bizden bunu bekliyor. Topluma rağmen olmaz, halka rağmen olmaz. Halka rağmen yapılan siyasetin adına zaten demokrasi denmez. Dolayısıyla eğer toplumdaki bu gelişmeleri yakından izliyor ve toplumun dertlerine çare bulmaya çalışıyorsak işte o yüzden Meclis vardır, o yüzden Meclisteki rolümüzü de oynamak zorundayız. Ama biz ne yapıyoruz? Sürekli tersine bir kürek çekme hikâyesi var burada. İşte, örnek mi istiyorsunuz? Maden yasası. Toplum nerede? Tam da kapıda, Dikmen Kapısı'nda, oradalar. Halka rağmen halka sırtını dönmüş, buraya kapanmışız, orada zeytini ağacını, doğasını, suyunu savunanları dinlemiyoruz. Tam tersine, burada Komisyon Başkanı bize neyi anlatıyor? Güler misin, ağlar mısın, 80 bin ağacı kesecekmiş, yerine 160 bin ağaç dikecekmiş. Nereden bulacaksın sen 160 bin zeytin ağacını?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İtalya'dan mı getireceksin, Yunanistan'dan mı? Aklımızla dalga mı geçiyorsunuz? Doğasına sahip çıkmayan, toplumuna sahip çıkmayan bir siyaset anlayışı, bir iktidar anlayışı olamaz. Biz, buradan iktidarı bir kez daha bu konuda gerçekten uyarıyoruz. Bu yasayı geri çekin. Bu yasanın bu ülkeye hiçbir yararı olmadığı gibi ülkenin geleceği açısından da çok büyük riskler barındırmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, bu "barış" dediğimiz meselenin aslında nasıl bir mesele olduğunu dile getirdiğimiz her konuda anlamamız mümkün. Dile getirdiğimiz her konu aslında bununla ne kadar yakından ilişkili bunu çok net anlayabiliyoruz. "Kadın cinayetleri" dediğimizde toplumsal barış, barış ilişkisi; "doğa" dediğimizde, bu kendini ortaya koyuyor. Ücretliler, emekliler yani "çalışma barışı" dediğimizde bu kendini ortaya koyuyor. Burada bunları sürekli dile getirmemize rağmen iktidar âdeta bu konulara kulağını kapıyor.

Bakın, son bir uygulamadan daha bahsedeceğim. Yani "toplumsal barış" dediğimizde, bugün yoksullukla mücadele etmeden bu toplumsal barışı nasıl var edebilirsiniz? Emekli maaşlarına blokaj; ya, emekli maaşı ne kadar ki siz buna blokaj koyuyorsunuz? Borcu olana, bankada borcu olan emeklinin maaşına blokaj koyarak onu sefalete mahkûm etmenin ötesinde ölüme mahkûm ediyorsunuz. Neyle yaşayacak? İnsanlar nasıl geçinecek? Hiç bunun hesapları yapılmıyor. Yapılan tek bir hesap var, o da nedir? Sermayenin hesabı. Sermayenin hesabını kim yürütüyor? 3'lü çete. Bakın, yeni bir çete söyleyeceğim size: 3'lü çete; Hazine ve Maliye Bakanı, Merkez Bankası, TÜİK Başkanı el ele vermişler, sermayenin adına resmen bir çete aklıyla emeklilerin, emekçilerin haklarının üzerine çökme peşindeler. Programın adı da: Dezenflasyon programı. Bu Dezenflasyon programının bakın, nasıl bir şey olduğunu size bir örnekle göstereceğim. En düşük emekli maaşı alanların maaşlarında yaptıkları iyileştirme ne kadar biliyor musunuz normal zammın ötesinde? İlave zam istedik ya biz hani; hatırlayın, burada tartıştık. 2 kuruş. Yanlış duymadınız; 2 kuruş. Tabii beş para etmez aklıyla yapacağı zam 2 kuruş bunların. Ama sermayeye gelince 25 milyar liralık yeni bir kredi olanağı yarattılar sermayeye. İş insanları mağdurmuş. Bu kredinin adı ne biliyor musunuz? "Nefes Kredisi" Yani sermaye nefes alacak, emekliler 2 kuruşla boğulacak. İşte, zihniyet budur. Bu zihniyeti mahkûm etmediğimiz sürece, bu çeteci akıl, yargıda çete, ekonomide çete, her yerde çete karşımıza çıkar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin lütfen.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu çetelerin de hedefinde tabii ki Meclis vardır, tabii ki demokrasi vardır, tabii ki halk vardır.

Teşekkür ederim.